1950’li yıllarda tarihi Aspendos antik tiyatroda başlayan, konser ve tiyatrolarla temeli atılan, 1963 yılında dönemin Antalya Belediye Başkanı rahmetli Avni Tolunay’ın özel katkılarıyla, önce Antalya halkı tarafından benimsenerek, büyüyerek günümüze taşınan Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nin bu yıl 47.si yapılıyor.
Böylesine tarihi bir geçmişi olan Türkiye’nin ‘Oscar’ı haline gelen Altın Portakal Film Festivali’nin çalışmalarını hem bu vakfın Kurucular Kurulu Üyesi olarak hemde bir gazeteci olarak yakından takip ediyorum.
Festivaller bir şehrin tanıtımına, turizmine, ticaretine önemli katkılar sağlayan etkinliklerdir.
Böyle bir festival içinde Dünya’da ve ülkemizde hiç bir yere nasip olmayacak özellikleri olan Antalyamız’da bu önemli festivalin yapılışı ayrı bir önem taşımaktadır.
İstanbul, Adana ve Ankara’da buna benzer düzenlenen festivaller, Altın Portakal’ın gölgesinde kalmaktadır.
Ülkenizde rakipsiz olan Altın Portakal Film Festivali’nin, Antalyalılar olarak ne kadar kıymetini biliyoruz ? Türkiye olarak ne kadar kıymetini biliyoruz? Soru işaretleriyle karşılıyorum ...
Dünya’nın en ünlü festivallerinden olan Fransız Rivierası Cannes’da yapılan, Cannes Film Festivali’nin dünyada yarattığı fırtınayı bilmeyen yok.
Her yıl burada düzenlenen festivalde dünyanın en önemli filmcileri, starları, yapımcıları, TV kanalı yetkililerinin mutlaka bir araya geldiği Cannes Film Festivali, aynı zamanda bir film Pazar olma özelliği taşımaktadır.
Bu film festivaline gelen yönetmen, yapımcı, TV kanalı yöneticileri bir yıl içerisinde oynatacakları filmlerin seçilip alındığı, milyon dolarların döndüğü bir ortam yaratmaktadırlar.
Turizmi, kültürel geçmişi, denizi, kumu, mevsimsel özelliğiyle doğa harikası olan Antalya’da her yıl düzenlenen Altın Portakal Film Festivali’nin kıymetini bilip sahip çıkılmasını isteyenlerdenim.
Bu festivalin uluslararası rakipsiz olabilecek tüm altyapısının da olduğuna inananlardanım...
Yüzlerce beş yıldızlı tatil köyü, otelin olduğu, 600 km üzerinde kıyı şeridi olan turizmin başkenti Antalya’nın, her yıl 10 milyona yakın turisti ağırlayarak memnun etmesi de ayrı bir özelliğidir.
Bu insanların Antalya’ya tatile gelmesinden dolayı, devletin, turizm yatırımcılarının, bölge esnafının ve çalışanların inkar edilemez maddi ve manevi faydalar sağladığı ortada...
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin siyasi bir yapısının da olmadığını da yönetimi seçmede oy hakkı olan biri olarak bilenlerdenim.
Yönetim kurulu seçimlerinde taraf olmamaya özen gösteren Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın, yapılan seçimde kurulcular kurulu üyelerine her hangi bir baskısı da olmamıştır.
Bu yüzden geçmişte de Başkan Hasan Subaşı’yla birlikte görev almış ve bir çok başarılı Altın Portakal Film Festivalleri’nde başkan vekilliği yapmış, eski DYP’li meclis üyelesi Hüseyin Şanlı’nın ve o dönemde de festivalde başarılı hizmetler vermiş Göksel Kumsal’ın, şimdi bu vakıfta yine genel müdür ve Başkan Akaydın’ın danışmanı olması, siyasi kadrolaşma olmadığının en büyük göstergesidir.
Antalya’nın tanınmış işadamlarından turizmci Cengiz Haydar Barut, yaptığı peyzaj işleriyle ünlü Yılmaz Erel, Felsefe hocası Prof. Dr. Hasan Aslan, Enfeksiyon Hastalıkları’nın ünlü hocası Prof. Dr. Latife Mamıkoğlu, seramiğin usta sanatçısı Tufan Dağıstanlı, Antalya’nın tanınmış hekimlerinden ortopedi uzmanı ve şu an Tabipler Odası Başkanı Dr. Arif Bulut, Antalya’nın tanınmış işadamlarından ve ATSO Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Sayın’dan oluşan AKSAV yönetim kurulu üyelerinin içerisinde, kimse her hangi bir yöneticinin bir siyasi kadrolaşmanın eseri olduğunu söyleyemez...
Bu yönetim son 6 aydır toplantı üzerine toplantı yapıp, İstanbul-Antalya arası mekik dokuyarak, bu yıl ki Altın Portakal Film Festivali’nin daha iyi, daha güzel, daha başarılı olması için geceli gündüzlü çalışmalar yaparken, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’da bu işin başkanı olarak, özel destek verdiğini biliyorum.
Şimdi iş Ankara’nın ve Antalya’nın saygın işadamı ile politikacılarında...
Antalya’ya yakışır bir festivalin maddi bölümünü organize etmek için herkesin elele, gönül gönüle vererek, bu festival için elini taşın altına koyma zamanı...
Sayın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın, böylesine büyük bir organizasyona omuz vereceğini, hükümetten, gereken maddi desteği sağlayacağından eminim.
Sayın Günay’ın bu tür konulardaki tarafsızlığı, artniyetsiz kişiliği ve yöneticiliğini bilenlerdenim.
Antalya’daki otel sahiplerinin, turizmcilerin, işadamlarının, uçak şirketi sahiplerinin daha fazla destek vermelerinin, Sayın Günay’la birlikte Antalaya’nın tarihine altın harflerle yazılacaklarını bir kez daha duyurmak istiyorum.
Dünyada bahsettiğim örnekleri bulunan Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nin maddi manevi Türkiye’ye ve Antalya’ya katkılarını hepimizin düşünüp, bizimde üzerimize düşeni yapabileceğimizi göstermek için gün bugündür.
Bu yazım Türkiye’yi ve Antalya’yı sevenler için BİR ÇAĞRI OLSUN...