Geçmiş yüzyılların birinde bir külliyede eğitim gören delikanlı artık hocalık mertebesine erdiğine inanarak hocasından destur istiyor.
Hocası, “Evladım! Eğitimin tamam ama kalıp bir de ibn-i siyaseti öğrenmen gerekir” diyor.
Delikanlı, “Hocam ben kendimi yeterli görüyorum. Müsaade edin” dedikten sonra, hocasının elini öperek külliyeden ayrılıyor.
Memleketine dönerken yol üzerinde bir camide Cuma vaazı verildiğini görünce hem namazını kılmak, hem de hocayı dinlemek üzere camiye girip cemaate dahil oluyor.
Vaazı dinlerken bir de bakıyor ki hoca yanlış şeyler anlatıyor, yanlış bir şekilde okuyor.
Dayanamıyor, “Ey cemaati Müslim’in! Bu hoca yanlış anlatıyor, yanlış okuyor” diye bağırıyor.
Cemaat ne yapacağını şaşırıyor.
O an hoca öfkeyle bağırıyor; “Kimdir bu kafir? Vurun kafire atın dışarı” sözleri üzerine cemaat delikanlıyı döve döve kan revan içinde bırakarak dışarı atıyor.
Neye uğradığını şaşıran delikanlı uzun süre kendine gelemiyor.
Kendine gelince hocası aklına geliyor ve tekrar dergaha; hocasının yanına geri dönüyor.
“Hocam siz haklıymışsınız eksik eğitim almışım. İbn-i siyaseti de öğrenmem gerekirmiş” diyerek dergahta kalmaya devam ediyor.
Aylar geçiyor, eğitimi sürüyor ve hocası sonunda “Evladım, şimdi gidebilirsin. Artık ibn-i siyaseti öğrendin” diyor.
Delikanlı hocasının elini öperek arkadaşlarına veda edip külliyeden ayrılıyor.
Memlekete dönüşünü yine aynı yol üzerindeki camiye ve yine cuma gününe denk getiriyor.
Camiye giriyor, cemaate dahil olarak aynı hocadan vaazı dinlemeye başlıyor.
Bakıyor aynı hatalar, aynı okumalar… Fakat müdahale etmiyor.
Artık o ibn-i siyaseti öğrenmiş biri olarak farkını göstermek için hemen harekete geçiyor.
Ayağa kalkıyor, “Ey cemaati Müslim’in! Bu kadar değerli bir hocadan böyle bir vaaz dinlemek herkese nasip olmaz. Bu hoca ne mübarek bir adamdır. Her kim ki bu hocanın sakalından bir kıl koparırsa ne bu dünyada ne de ahirette sıkıntı çeker” deyince cemaat bir anda hocanın üzerine atılıp suratındaki sakaldan bir kıl koparmak için yarışa giriyor.
Neye uğradığını şaşıran hoca kan revan içinde kalırken, bizim delikanlı tebessüm ederek camiden ayrılıp memleketinin yolunu tutuyor.
Ben ibn-i siyaset hikayesine kıssadan hisse olsun diye sizlerle paylaştım.
Günümüzde ibn-i siyaset yapabileni, yapamayanı sanıyorum bu hikayemden sonra daha iyi anlayacaksınız.
[email protected]