|
|
Vicdani Sorumluluk Nerede?
|
|
|
|
|
Son günlerde ülkemizde, vatandaşlarımızın kaybolması ve ölümleriyle sonuçlanan birçok olayda ihmalin ön plana çıktığı görülüyor.
5 genç hiçbir güvenlik tedbiri olmayan, ticari gaye ile kiraya verilen deniz bisikletiyle kayboluyor.
Bir deniz otobüsündeki yolcunun iddialarına göre dalgalarla boğuşurken görülüyor ama yardım edilmiyor.
Sonrasında konunun muhatapları sorumluluğu birbirinin üzerine atıyor.
Yasal prosedürü bir kenara bıraksak bile, vicdani sorumluluktan kimsede eser yok.
Siirt’te Botan Çayı kenarında piknik yapan aileler, baraj sularının tahliyesi sonrasında yükselen su miktarı yüzünden sele kapılıyor, 6 kişi canından oluyor. (Aynı terde can kayıplı ikinci facia. İlki 2011 yılında yaşandı.) Sebep barajlardaki kapaklardan verilen fazla su. Peki, bu barajda görev yapan insanlar, pazar günü zaten sıcak olan havada insanların piknik yaptığını bilmiyor mu?
Neymiş, siren uyarısı varmış. Yasak levhası ihlal edilmiş. Peki, kardeşim senin vicdani sorumluluğun nerede?
Her iki olayda da görülüyor ki, insanlarımızın insanlarımıza duyması gereken vicdani sorumluk kaybolmuş.
Biz bu iki olayı eş değer ihmallerle çoğaltabiliriz.
Mesele, ihmali olanların cezai şartlarla karşı karşıya gelmesi değildir.
Mesele, kanunlardan önce içimizdeki vijdani sorumluluğumuz, insana, çevreye, doğaya karşı hassasiyetin hep ön planda olmasını hatırlatmaktır.
Sanırız bir daha yaşanmasını istemediğimiz bu iki olay, kulaklara küpe olur.