Hüseyin Kaya

Yaşam Kaderdir

2 Ekim 2017 Pazartesi

Yazı sığınağımızdır ve yanılmayan sonsuz aklın denetimini sağlar.
Akletmez misiniz? Hala düşünmeyecek misiniz? şeklindeki sadece insana has bir hatırlatmanın muhataplığını da kazanırız yazıya başvurarak.
 
Oku! emrindeki sırrın, kalem vasıtasıyla bize öğretildiğini şaşmaz biliyoruz üstelik.
Gördüğümüz ne varsa göremediğimizi idrak ettirir yazıyla hemhal olmak.
En sabırlı sohbetlerde dahi keserler sözünü. Hakikatın doğumuna ramak kalmıştır boğarlar aydınlığı.
Ama yazı öylemi bir kere kaleminin kırılmasını göze almışsan şahitlik mertebesinde bir özgürlük sunar sana.
Düşünce kalemin ucunda aklın en muhteşem raksını ifade eder kimi zaman.
Düşünce, düşünce sonsuz kerem sahibi elini çeker üzerimizden yoksa.
Ah İnsan ne kadar da nankörsün..
Hiçlikten yokluğa evrildin. Yokluktan var edildin.
Tutundun tutuklu gibi çarmıha gerilmiş sanki anne karnında.
Bir konaklamadır bu dünya. Dirildin bir kez daha dirilmek için.
İrkilmez isen dirilemezsin bunu bil.
Ölmeliyiz, Çünkü yeniden dirilmek bizi bekliyor. Büyük uğraş bu.
Her şey bu serüvene bağlı yorumlanmalı
Adalet, emek, iyilik, yetimi korumak, çevreye zarar vermemek.
Bunun yolu belli. Kur’an ve eksiksiz uygulayıcısı Hz. Muhammet (S.A.V.)
İnsanlık bu yola bigane kalışının trajedisini yaşıyor.
Coğrafyamızda yaşanan tüm olumsuzlukların nedeni bu değil midir?
 
İslam coğrafyası daha bir asır önce cetvelle çizilmiş Batı mirası sanki.
Şimdi bunun üzerine Sayın Barzani senin yaptığın iş mi?
Kürtlerin bir sorun yaşadığı muhakkak tıpkı diğer kavimlerin yaşadıkları gibi.
Cetvelle çizilmiş ülkelerin özgür olduğunu mu sanırsın.
Bu bir bağımsızlık iradesi olarak değil bir heva ve hevesin gecikmeli de olsa denenmesinden başka bir şey değildir. Kürtler İslam Coğrafyasının vazgeçilmez bir unsurudur ve Ümmmet-i Muhammedin en şahsiyetli kavimlerindendir. Bu coğrafyada her kavmin hakları kadar Kürtlerin de hakkı olduğu kabul edilmelidir. Belirlenmiş bir süre içerisinde gösterilecek gayretler ve zorunluluklar bu coğrafyanın yeniden şekillenmesine sebep olacaktır. Kürtlerinde bu gayrete destekleri şarttır. İyi düşünülmemiş ve zamansız olan bu referandum genel gidişatı da olumsuz etkileyecektir.
Her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı coğrafyanın ve tarihin yok sayılarak gerçekleştireceği bir şey değildir. Bölgedeki ulusların yaşadıklarına bakın bir de ulus bile olmayan Ürdü’nün durumuna bakınız.
 
Yeni öğretim yılına girdik ve yine üniversiteler için akademik yıl başladı. Sorunlarımız devam ediyor. İşin temelinde bir sorun var bir türlü aşamıyoruz. Yap boz şeklinde ilerliyoruz. Yetkiler iyi niyetli bunda sorun yok. Lakin ehliyet ve idrak sorunu var sanki. Bir defa hangi meslek olursa olsun iyi insanı üretmeli eğitim. İyi hukukçu, tıpçı, fizikçi her ne ise aynı zamanda iyi insan olmalı. Başta ilkokuldan itibaren çocuklarımız Kur’an ne diyor bilecek. Ezeli ve ebedi kelam bedeni olgunlaşırken ruhunu olgunlaştıracak çocuklarımızın. Metodoloji ve referans kaynakları genişletilecek. Şimdi kopuk eğitim söz konusu. Öğrenilen unutulup üzerine bir sonraki öğretiliyor. Çocuk temel kavramları unutuyor ve daha ağır konu devam ediyor dolayısıyla bir şey anlamıyor. Bu önlenmeli. Üniversitelerin durumu bu anlayışla düzelmez. Bir defa üniversitelerin kaynakları konusu yönetimin işi olmaktan çıkarılmalı. Üniversite ihale yapmamalı kantin işletmemeli. Bilim üretmekten başka meşguliyet ve yetkisi olmamalı.
 
Bir yasama yılına daha girdik. Meclisimizi yoğun bir gündem bekliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iyi işlemesi için çıkarılacak kanunlarda istişari mekanizmalarının ve sorumluluğun genişletilmesi amaç edinilmelidir. Bir şekilde siyasi merkezlerin daha çok söz sahibi olması gereken bir anlayışa ihtiyaç vardır. Son sözü söyleyecek iradenin isabet ettirmesi ve milli iradenin sağlıklı oluşması elzemdir. Bu dönem madem yeni bir dönem meclis başkanı meclisteki en genç üyelerden seçilsin. Siyasetin gençleştirilmesi amacına daha uygun olur ve kanaatimce daha hoş görülü bir meclis yönetimi sergilenir. Örneğin Fatih Şahin ve Murat Alparslan vekillerimizden çok güzel meclis başkanı olur düşüncesindeyim.
 
BİR ÖNERİ BİR HİKAYE
Yazılarımızda ve konuşmalarımızda daha çok Kuran ve Sünnet konusuna vurgu yapınca tarikatlere ve tasavvufa karşı mısınız diye mesajlar geliyor. Cevap Kuran’ın ve Peygamberin uygun görmediği her şeye karşıyım şeklindedir. Ama bir yandan tasavvufun öndelerinin nice güzel örnek aldığımız hikayeleri mevcuttur.
İşte bunlardan biri Şakik-i Belhi ve Harun Reşit arasında geçiyor.
Halifeye soruyor. Susuzluktan ölmek üzeresin bir sürahi su için ne veririsin. Servetinin yarısına kadar vardırıyor işi Belhi.
Halife elbette veririm diyor.
Ya diyor o içtiğin suyu idrar olarak dışarı atamıyorsun perişan durumdasın bunun için ne veririsin diye zorluyor ve bir idrarı yapmak için halifeyi servetinin diğer yarısına ikna ediyor Belhi.
Ve sonra şöyle diyor Şakik-i Belhi :
Bir içtiğin su ve onun idrarı için vermeyi düşündüğün değeri ancak bu kadar olan servetin malın mülkün için övünme ve güvenme.
Kalın sağlıcakla.