Dünyadaki yaşlı kişilerin yüzde 60'ından fazlasının gelişmekte olan ülkelerde bulunduğunu ifade eden Yaman, ''Dünyada 60 yaş üzeri 600 milyon kişi yaşıyor. Bu rakamın 2025 yılında 1 milyar 200 milyon kişiye, 2050 yılında ise 2 milyara ulaşması bekleniyor. Nüfus içerisinde giderek artan yaşlı bireylerin sağlıklı, aktif, üretken ve bağımsız kalabilmelerine yardım etmek için önlemler alınması, politikalar geliştirilmesi ve sağlık sisteminin yaşlı nüfusun gereksinimlerine göre yeniden planlanması son derece önemlidir'' diye konuştu.

 

Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yaşlı nüfusun hızla arttığına dikkati çeken Yaman, Türkiye'de üreme hızının yüzde 2'lerin altına düştüğünü söyledi.

 

Yaman, ''Türkiye OECD ülkeleri arasında en hızlı yaşlanan ülkelerden biri. Yaşlı nüfus orantısal olarak genç nüfusa göre artıyor. Bu nedenle yaşlı nüfus için hazırlık yapmamız gerekiyor'' dedi.

 

 

Yaşlıların şikayetlerinin, yakınları, aile bireyleri ve toplum tarafından 'gereksiz yakınma' gibi algılandığını ifade eden Prof. Dr. Hakan Yaman, ''Yaşlının yemek yeme alışkanlığı değişir, iştahsızlık olarak algılanır. Halbuki ağzında yara vardır çiğneyemez. Mutsuz görünür aslında depresyondadır ama 'Ahmet amca biraz matıfladı, bunadı' derler. Ama yaşlının durumu sağlık çalışanı tarafından irdelendiğinde depresyonda olduğu ortaya çıkar'' diye konuştu.

 

 

Yaşlı bireyler için ev içi güvenliğin önemine vurgu yapan Hakan Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

''Kalça, omurga kırığı nedeniyle erken ölen yaşlı hasta sayımız gerçekten çok fazla. Yaşlılar güvenli olmayan bir banyoda yıkanırken düşüp bir yerini kırabilir. Bu tür vakalarda yakınları çoğu zaman 'yaşlının her yeri ağrır' düşüncesiyle doktora bile götürmek istemezler. Ama yaşlı bireyin omuzunda kırık vardır ve üç ay sonra ölmüştür. Yakınları 'vadesi doldu' derler ama kırık kişinin erken ölümüne neden olmuştur. Koruyucu hekimlik çerçevesinde ev ziyareti yapılmasını ve yaşlılar için evin güvenliğine bakılmasını öneriyoruz.''