|
|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milletvekili Kamer Genç'in itelenmesini eleştirerek şöyle konuştu: "Bir milletvekili böyle kürsüden apar topar paldır kültür iteklenerek, susturulamaz. Bunu yapan kişiye bir yaptırım uygulanması lazım. Meclis başkanı oya sunuyor. Gene AKP'lilerin oyuyla reddediliyor. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Çoğunluk diktatörlüğüdür. O diktatörlüğü başınıza yıkacağız. "Son zamanlarda demokraside geriye gidişler olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Demokrasi insan içindir, demokrasi insana saygıdır, demokrasi insanın düşüncesine saygıdır. Eleştiriye tahammül etmekdir. Demokrasi çoğunluğun iktidarı değil çoğulcudur. Demokrasi bir kişinin her şeyi yapabileceği rejimin adı değildir. Demokrasi yasama, yürütme, yargı organlarının birbirlerini sağlıklı denetlediği rejimin adıdır. Eğer yasama organını ya da yargıyı, yürütmenin eline verirseniz o demokratik rejim değildir. O nedenle demokrasi konusunda ciddi adımlar atmaya hazırız. Onun için anayasa değişikliği gündeme gelince demokrasi ise 'evet', hak ve özgürlüklerse 'evet', bu ülkeye özgürlük gelecekse sonuna kadar 'evet." Bu ülkeye, özgürlük demokrasi geleceğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:"İnsan hakları, medya özgürlüğü, kadın erkek eşitliği mutlaka gelecek. Demokrasi budur. Bunların olmadığı yerde demokrasi olmaz. Demokrasi havarisi kesilmek öyle havari kesilmekle olmuyor. Gereğini yapacaksınız. Demokrasi noktasında son zamanlarda ciddi geriye dönüşler var. Bu nasıl bir demokrasidir. Bu nasıl bir demokrasidir, hiçbir üniversitesi konuşmaz, medyanın yüzde 80'i AKP'nin yalakalığına soyunur. Bu nasıl demokrasidir ? Baskıya direnen sayısı azalır. İşçi örgütleri, medya örgütleri, üniversiteler, barolar, medya nerede? Böyle demokrasi mi olur. Bu nasıl bir demokrasidir? O nedenle diyoruz ki bu ülkeye ya demokrasi gelecek ya demokrasi gelecek. Sonuna kadar mücadele edeceğim. Tek kişi kalsam bile sonuna kadar mücadele edeceğim. Gelecek."
Seçimin bir demokrasi olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tek başına seçim demokrasi değildir. Hitler de seçimle Mussolini de seçimle gelmişti. Şimdi onlara demokrasi mi diyeceğiz. Burada şimdi geldiler. Önce naptılar.Düşünün parlamentoda bir milletvekimiz çıkıyor kürsüye elinde bir fener. Köstebeğinde kim olduğunu biliyorsunuz. Ve bunlar demokrasicilik oynuyorlar. Milletvekili arkadaşımız diyor ki, 'Ben konuşacağım' Eğri veya doğru konuşmak istiyor. Kimin kürsüsünden halkın kürsüsünden. TBMM'nin kürsüsü halkın kürsüsüdür.Seçimle gelmiş o arkadaşımız atamayla değil. Önce konuşmasını kesiyor başkan. Gümdemle ilgili konuşmadığı için. Arkadaşımız konuşmak istiyor. Oylamaya sunuyor başkan konuşsun mu, konuşmasın mı? AKP'nin oylarıyla konuşmasın kararı çıkıyor. Şimdi buradan bütün milletime şikayet ediyorum. Senin oy verdiğin kişiye, senin kürsünden TBMM'nin kürsüsünde konuşma yasağı getiren anlayışa 'evet mi, hayır mı' diyorsun. Bu nasıl bir demokratik anlayıştır. Vatandaşın seçtiği kişi vatandaşın kürsüsünde konuşturulmayacak. Konuşturulmuyor. O konuşmaya devam ediyor. Sesi kesilmiş vatandaş duymuyor sesini. Ama oturumu yöneten arkadaş AKP İdare Amirini göreve davet ediyor. 'Gel bunu sustur' diye. Kabadayı pos bıyık eski bir sendikacı. Onu çok iyi biliriz. Ne olduğunu da çok iyi biliriz. İşçinin parasıyla lüks arabaya binmek milletvekili dövmeye benzemez. O işçinin parasıyla altına lüks araba alacaksın, sendikana gideceksin, devletin bankasından ucuz kredi alacaksın. Daha bunların hesabını sormadık. Soracağız.Sonra kalkacaksın. Milletvekilini iteleyeceksin. Dövmeye kalkacaksın. Ne adına ileri demokrasi adına.Sevsinler sizin ileri demokrasinizi. Ve sonra kınama cazası isteniyor. Bir milletvekilini böyle kürsüden apar topar paldır kültür iteklenerek, susturulamaz. Bunu yapan kişiye bir yaptırım uygulanması lazım. Meclis başkanı oya sunuyor. Gene AKP'lilerin oyuyla reddediliyor. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Çoğunluk diktatörlüğüdür. O diktatörlüğü başınıza yıkacağız.