2003 yılında babasından organ nakli yapılan Berk'in böbreği bir yıl sonra attı. 2004 yılında Berk'e bu kez kadavradan hem böbrek hem de karaciğer nakli yapıldı. Takılan ikinci böbrek de 6 ay önce attı. Berk'in tekrar diyalize girmesine gönlü elvermeyen anne böbreğini vermek için başvurdu. Önceki gün gerçekleştirilen başarılı bir operasyonla anneden alınan böbrek Berk'e nakledildi.

Antalya'da yaşayan Şefik ve Emine Yeriş çiftinin 13 yaşındaki oğlu İbrahim Berk'e 6 aylıkken böbrek hastalığı teşhisi kondu. Böbrek ve mesanesinde oluşan taş nedeniyle defalarca ameliyat olan Berk'in böbrekleri, 6 yaşında iflas etti. Yaklaşık iki yıl diyalize giren Berk'in babası Şefik Yeriş, oğlunun diyalizde çektiği sıkıntılara dayanamadı ve böbreğini vermek için gönüllü oldu. Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi'nde 2003 yılında gerçekleştirilen operasyonla Berk'e babasından böbrek nakli yapıldı.

 

Yeriş ailesinin mutluluğu, bir yıl sonra vücudun böbreği reddetmesiyle yarım kaldı. Bu sırada doktorlar, Berk'in böbrek rahatsızlığının aslında karaciğerinin bir enzimi salgılamamasından kaynaklandığını belirledi. Sağlığına kavuşabilmesi için hem böbrek hem de karaciğer nakli yapılması gereken Berk'in umutları tükenmek üzereyken, uygun bir kadavra bulunduğu haberi geldi. Bir yıl sonra tekrar ameliyat masasına yatan Berk'e aynı anda hem böbrek hem de karaciğer nakli yapıldı.

Yaşama azmiyle organ naklinin sembollerinden biri haline gelen ve fotoğrafları organ bağışıyla ilgili afişlerde kullanılan Berk'in kadavradan takılan böbreği de 6 ay önce attı. Tekrar diyalize girmeye başlayan Berk için vefakarlık sırası anneye geldi. Anne Emine Yeriş, Medical Park Antalya Organ Nakli Bölümü'ne başvurarak oğluna böbreğini vermek istediğini söyledi. İkili önceki gün aynı sedye üzerinde ameliyathaneye götürüldü ve Berk'e annesinden üçüncü kez böbrek nakli yapıldı.

Küçük çocuğun sağlık durumu ve operasyon hakkında bilgi veren Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Tıbbi Direktörü ve Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof.Dr. Alper Demirbaş, "Daha önce defalarca operasyon geçirdiği için teknik olarak zor bir ameliyattı. Dr. Sabri Tekin'le birlikte ilk olarak Berk'i ameliyata aldık ve reddeden böbreğini çıkardık. Atardamarları ortaya çıkardıktan sonra annesinden alınan böbreği naklettik. Ameliyat 3 saat sürdü. İkisinin de sağlık durumları iyi. Berk ameliyattan 24 saat sonra

ayağa kalktı" dedi.

Berk'in literatüre geçebilecek bir hasta olduğunu belirten Prof. Dr. Demirbaş, şunları söyledi: "Vücuduna şu ana kadar 4 organ takıldı. Nakillerin dışında yaklaşık 20 defa taş ameliyatı oldu. 2003'te ilk böbrek nakledildi. Nakledilen böbrekte de taş oluşunca bir yıl sonra attı. Bu sırada taş oluşmasının nedeninin karaciğerdeki bir enzim eksikliğinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Bunun üzerine 2004'te Doç.Dr. Alihan Gürkan'la birlikte hem böbrek hem karaciğer nakli gerçekleştirdik. Aslında karaciğer sağlam olduğu için yarısını çıkardık. Yani şu an vücudunda hem kendi karaciğeri hem de kadavradan takılan karaciğer bulunuyor."

Berk ve ailesinin Türkiye'de organ naklinin simgesi olması gerektiğini vurgulayan Demirbaş, sözlerine şöyle devam etti: "Ailesi doğduğundan beri uğraşıyor. Bu kadar takipçisi olmasalardı Berk'i defalarca kaybedebilirdik. Bu nakil şunu da gösteriyor ki Türkiye'de artık en zor ameliyatlar bile mükemmel koşullarda başarıyla gerçekleştirilebiliyor. Bu aşamaya gelinmesinde Türkiye'deki bütün transplantasyon hekimlerinin, birlikte çalıştığım arkadaşlarımın büyük rolü var. Biz organ naklini 100 yılın buluşu olarak nitelendiriyoruz."

Kendini çok şanslı hissettiğini söyleyen ilköğretim 5'inci sınıf öğrencisi İbrahim Berk Yeriş ise, "Bir tane bile organ bulamayan insanlar var. Ben 4 kez nakil oldum. Bir ayağım hastanede bir ayağım evdeydi. Denize giremiyordum. Top oynayamıyordum. En çok bunları yapabileceğim için sevinçliyim" dedi.

Hiç düşünmeden oğluna böbreğini verdiğini söyleyen anne Emine Yeriş de şöyle konuştu: "Diyalize girmesine dayanamadım. Oğlum için canımı bile veririm. Doktorlarımızın sayesinde oğlumuz sağlığına kavuştu. 13 yılda o kadar çok şey yaşadık ki. Oğlumla birlikte bu yaşadıklarımızı kitap haline getirmeyi düşünüyoruz."