Türkiye Jinekolojik Onkoloji Derneği'nin Antalya'da bu yıl 12'incisini düzenlediği Jinekolojik Onkoloji Kongresi devam ediyor. Serik ilçesine bağlı Belek beldesinde Jinekoloji Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Ayhan, Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Hastanesi'nde görevli Dernek Genel Sekreteri Doç. Dr. Faruk Köse, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Jinekoloji Onkoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Macit Arvas, Prof. Dr. İlkkan Dünder, Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, Prof. Dr. Aytekin Altıntaş ve Prof.Dr. Turhan Uslu'nun katılımıyla kongreye ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Jinekolojik Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ali Ayhan, rahim ağzı kanserinin Türkiye için önemli bir sorun olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de 2008 yılında yapılan bir çalışmaya göre bin 444 rahim ağzı kanserinin tespit edildiğini belirten Ayhan, bu hastalardan 500'ünün aynı yıl hayatını kaybettiğini söyledi. Türkiye'de son yıllarda rahim ağzı kanseri nedeniyle ölümlerin azaldığını anlatan Ayhan, "Rahim ağzı kanseriyle ölümlerin azalmasında toplumun bilinçlenmesi ve yardımcı sağlık personeli ile hekimlerin ortak bilgi alışverişinde bulunması önemli rol oynuyor" dedi.
Rahim ağzı kanseriyle ilgili erken tanı ve korunmaya yönelik tedbirler alındığını belirten Ayhan, rahim ağzı taraması sistemiyle erken tanıda önemli bir mesafe aldıklarını vurgulayarak, "Erken tanı rahim ağzı kanserlerinde hayat kurtaran bir yoldur. Erken tanı halinde rahim ağzı kanserini tamamen önleyebiliyoruz" diye konuştu.
"SİGARA İÇEN TOPLUMLARDA RAHİM AĞZI KANSERİ DAHA FAZLA"
Sigara içen toplumlarda rahim ağzı kanserinin daha sık görüldüğünü vurgulayan Ayhan, "Sigaranın bırakılması, çok eşlilikten kaçınma ve tam olmasa da gebelik önleyici dediğimiz prezervatif tipi olayların kullanılmasının bu kanseri önleyicilikte önemli bir yeri var" dedi.
Yumurtalık ve rahim içi kanserlerin evlenmemiş ve doğurmamış kadınlarda, rahim ağzı kanserlerinin ise çocuk sahibi olmuş kadınlarda daha sık görüldüğünü dile getiren Ayhan, "Genital kanserli hastalar uygun tedaviler yapılarak, doğurganlıktan sonraki riskler de paylaşılarak çocuk sahibi olabilirler. Her kanserli hasta üreme fonksiyonunu kaybedecek değildir" ifadelerini kullandı.
"YUMURTALIK KANSERİNE YAKALANAN 10 KADINDAN 6'SI 5 YIL İÇERİSİNDE HAYATINI KAYBEDİYOR"
Yumurtalık kanseriyle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Faruk Köse ise, genital kanserler içerisinde en kötü kanserin yumurtalık olduğunu söyledi. Yumurtalık kanseri taramasının, yani erken teşhisin bugünkü tekniklerle mümkün olmadığını belirten Köse, kendilerine gelen 4 kadından 3'ünün ilerlemiş vaka şeklinde olduğunu söyledi. Bu kanserin genellikle 65 yaş kadınlarda görüldüğüne dikkat çeken Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kanser nadir olarak genç kızlarda da görülüyor. Hastaların en önemli şansları geçirebilecekleri ilk cerrahidir. Bu tür ameliyatların ilk cerrahilerinin donanımlı merkezlerde yapılması mecburiyeti olan en önemli kadın genital kanserdir. Cerrahi müdahaleden sonra bile bir kısmı tekrarlamaktadır. Bu hastalığa yakalanıp da 5 yıl yaşar dediğimiz 10 kadından 6'sı hayatını kaybediyor."
"DOĞUM KONTROL HAPLARI YÜZDE 40 ORANINDA RİSKİ AZALTIYOR"
Yumurtalık kanserini engellemesi için doğum kontrol haplarını öneren Köse, şunları söyledi:
"Doğum kontrol hapları etkin kullanıldığı takdirde yumurtalık ve rahim içi kanserini yüzde 40 oranında azaltır. Doğum kontrol hapları etkin gebelikte de, yani istenmeyen gebelikler açısından da etkili bir yöntemdir. Prezervatifler ise daha az güvenilirdir. Doğum kontrol hapları düşük dozda hormon içermektedir ve uzun süreli kullanılması da mümkündür. Bütün hormonlar iştahın artmasına yol açmaktadır. Kullanan kişi diyetine dikkat ettiği takdirde kilo artışı olmayacaktır. Rahim ağzı kanserinin ana etkeni HPV virüsünün en çok görülen tiplerine karşı aşı geliştirilmiştir. Bu aşılar erken yaşta ülkemizde 11-12 yaş aralığındaki genç kızlara yapılmaktadır. Dünya genelinde aşılama aralığı ise 9 ile 26 yaş arasıdır. Aşı etkinliğini 56 yaşına kadar sürdürür. Yüzde 70-80 oranında koruyuculuk sağlar. Ancak aşı yapılan kadınlarda tarama devam ettirilmelidir. Çünkü yüzde 20-30 oranında HPV virüsünün farklı tipleri kansere neden olabilir. Aşının herhangi bir yan etkisi yoktur."
"8 MİLYON KADINA ÜCRETSİZ AŞI YAPTIRILABİLECEK"
Doç. Dr. Köse, Sağlık Bakanlığı'nın başlattığı rahim ağzı kanseri aşısıyla ilgili de bilgi verirken, bakanlığın başlattığı çalışmanın 2 ay içerisinde sonuçlanmasını beklediklerini söyledi. Köse, "HPV aşısı 3 doz uygulanır. Her bir dozu 250 liradır. Toplam maliyeti 750 lirayı bulur. HPV aşısı, yüksek maliyeti nedeniyle SGK tarafından karşılanmıyor. Sadece bazı özel sağlık sigortaları bu aşıyı karşılıyor. Ancak Sağlık Bakanlığı, aşıyı SGK kapsamına almak için çalışma başlattı. 48 lira gibi bir maliyet ortaya çıkarıldı. 2 ay içerisinde çalışmalar sonuçlanacak ve ihale aşamasına gelinecek. Eğer bakanlığın belirlediği fiyatla ihaleyi bir firma alırsa 8 milyon kadın aşıyı ücretsiz olarak yaptırabilecek" diye konuştu.
"ERKEN TANI HAYAT KURTARIYOR"
Prof. Dr. Macit Arvas ise, kadınlarda genital kanser türleri arasında en fazla rastlananın rahim içi kanseri olduğunu söyledi. Rahim içi kanserinin menopoza girmiş yaşlı kadınlarda daha fazla görünen bir hastalık olduğunu vurgulayan Arvas, "Kadınlar adet görmüyor ve düzensiz kanamalar var ise dikkat etmeleri gerekiyor. Rahim içi kanserlerinde erken tanı konulabiliyor. Bu kanser türünde en önemli konu erken tanıdır. Erken tanı tüm kanser türlerinde olduğu gibi rahim içi kanserlerinde de hayat kurtarır.
Türkiye'de kadınlar doğum yaptıktan sonra hekimle ilişkinin bittiğini düşünür. Oysa her kadın 40 yaşından sonra yılda bir kez düzenli olarak jinekolojik muayenesini yaptırmalıdır" dedi.