Bildirgede, AB'nin Suriye'de yaşananlardan dehşete düştüğü ve yetkililerin gaddarca eylemlerinden sorumlu tutularak er veya geç hesap vereceği açıklandı. Bununla birlikte herhangi bir somut ek yaptırımdan bahsedilmemesi ise kimi beklentilerin boşa çıkması olarak yorumlandı.
Zirvede ayrıca, Bulgaristan ve Romanya'nın Şengen bölgesine katılmasının önünde hiçbir engel kalmadığı belirtildi.
Zirve sonrası gazetecilerin Avrupa Konsey Başkanı Herman Van Rompoy'a “Suriye konusunda bu zirvenin katma değeri ne oldu? AB sadece güçsüz bir spekülatör mü?" gibi sorularına Rompoy şöyle yanıt verdi: “Gördüğünüz gibi kullandığımız dili sertleştirdik ve sorumluların ne olursa olsun bir gün adalete hesap vereceğini ve onların gaddarlıklarını belgeleyen kişilerle yakın çalışacağımızı belirtiyoruz. Biz elimizden geleni yaptık, yapıyoruz. Arap Ligi ile birlikte Birleşmiş Milletler'den karar çıkarmak istedik ancak Suriye meselesinde sorumlu arıyorsanız Rusya ve Çin'in bu kararnameyi engellediğini hatırlatırım size. Bir sorumlu arıyorsanız bunu AB tarafında bulamazsanız”
Yine aynı basın toplantısında soruları yanıtlayan Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da bugün 25 ülke tarafından imzalanan mali disiplin anlaşmasının önemine değinerek “Mali sorumsuzlukların yaşandığı eski kötü günlere artık dönmeyeceğimizi düşünüyorum” dedi.
Bütçe disiplinini güçlendiren ve sadece İngiltere ve Çek Cumhuriyeti'nin imzalamadığı yeni hükümetler arası anlaşma 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe girecek. Bütçe disiplininden taviz veren ülkeler yarı otomatik yaptırımlarla karşılaşacak. Bütçe açıklarının hedeflerin üzerinde olması durumunda düzeltme mekanizmalarının otomatik olarak devreye gireceği de kayda geçirildi böylelikle Almanya’nın uzun süredir bu yöndeki beklentisi karşılanmış oldu.
Altın kural olarak adlandırılan üye ülkelerin yapısal bütçe açıklarının gayri safi yurtiçi hâsılalarının yüzde 0,5'ini aşamayacağı hükmü pek çok ülke için zor bir hedef olarak görülse de oluşturulan Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) adlı fondan faydalanabilmek için anlaşmaya taraf olmak şart. İmzalayan ülkelerin bütçe yapma yetkileri de kısmen Brüksel'le paylaşılıyor ve Euro Bölgesi ve AB içinde ekonomi politikaların daha yakın koordinasyonu amaçlanıyor.