Abdullah Sevimçok yaptığı açıklamada şunları söyledi. “Geçtiğimiz yıllarda yaşanılan ve devamında süregelen ekonomik kriz, 2010 yılında da zaman zaman kendisini hissettirerek, kişisel bazda en çok etkisini zorunlu ve kişisel harcamalarda göstermiş, böylelikle de kriz zamanlarında insanların en çok alınması gerektiğini düşündüğü ve uyguladığı önlemlerden bir tanesi de harcama kısmak olmuştur. Bunun neticesinde de kıyafet/giyim, ev masrafları ve dışarı çıkma masrafları, halkın krizde en fazla düşürdüğü gider kalemlerinden olarak etkisini esnafımız üzerinde de göstermiştir. Yılın son döneminde ise hükümetin arka arkaya yaptığı açıklamalar ve çalışmalarla bu kemer sıkma politikası bir nebze de olsa azalmıştır…
2010 yılının tablosuna Esnaf ve Sanatkarımız açısından genel olarak baktığımızda ise geçtiğimiz yılın esnafımız açısından oldukça sıkıntılı geçmiş olduğunu söylemek doğru bir analiz yapabilmek ve önümüzü görerek yaşanılan sıkıntılardan da ders alabilmek adına söylenebilecek en doğru söylem olacaktır. Çünkü krizin etkileri nedeniyle durgunluk yaşayan ekonomimiz ve esnaf camiamız henüz tam anlamıyla zor günlerini atlatamamıştır. Özellikle esnaf ve sanatkarlarımızı bunaltan piyasadaki bu ekonomik durgunluğun sebepleri bundan üç-dört yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Enflasyon tek haneli rakamlara inmiş ve kredi faizlerinde önemli ölçüde düşüşler yaşanmıştır. Bunun neticesinde de insanlar araç, tüketici ve konut kredileri ile geleceklerini uzun vadede ipotek altına aldırmışlardır. Kredi kartlarında ise kişisel ödeme tehlike sınırları çoktan aşılmış ve her bir bireyin farklı farklı bankalardan en az üçer dörder tane kredi kartı olmuştur. Bu kredi kartlarının da hesapsızca kullanımı sonrasında ödenemeyen borçlar ise kredi kartı mağdurlarının yeni borçlanmalara gitmesini tetiklemiştir.
Bugün gelinen durumsa oldukça vahimdir. Her üç kişiden birinin bankalara kredi borcu vardır. Vatandaş geleceğe karşı güvencini yitirmiş, tüketimlerini kısmak zorunda kalmış ve bu elzem durum karşısında da esnaf ve sanatkar iş yapamaz hale gelmiştir. Tek umut ışığı hükümetin 2010 yılının son aylarında arka arkaya yaptığı olumlu açıklamalardır. Vatandaşın tesellisi hükümetin bir an evvel borç yapılandırma tasarısı ve istihdam paketi çalışmalarını kanunlaştırmasıdır. Reel sektörün 2011 yılına daha güvenli bakabilmesi adına hükümetimiz ivedilikle sıkıntıyı en aza indirgeyecek ve yeni haksız rekabet ortamları oluşturmayacak türden adaletli kanunlar çıkartarak yaklaşan Genel Seçimler öncesinde insanların 2011 yılına daha da güvenli bir şekilde bakmasını sağlamak zorundadır…
Resmi rakamlar açısından Esnaf ve Sanatkarımızın durumunu incelersek de 2008 ve 2009 yıllarına nazaran yaşanan bu global krizin etkilerinin Antalya’mızda yavaş yavaş da olsa silindiğini görerek geleceğe dönük umutlarımızı ve planlarımız da tazelemekteyiz. 2008 yılından bugüne doğru geldiğimizde bölgemizde açılan iş yeri sayısında tüm bu olumsuzluklara rağmen yine de bir artış olması sevindiricidir. Tabi ki bu olumlu havada Antalya ticaretindeki büyümenin de büyük bir katkısı olduğu gerçeğini unutmamak gerek. Son üç yılın verilerini kısaca sıralayacak olursak karşımıza şöyle bir tablo çıkacaktır;
ANTALYA ESNAF VE SANATKARLAR ODALARI BİRLİĞİ DÖNEMSEL KAYIT RAPORU
|
YIL
|
ODA KAYDI
|
TERK
|
2010
|
8353
|
5229
|
2009
|
6993
|
3667
|
2008
|
5118
|
3401
|
Esnaf ve Sanatkar teşkilatımız Antalya’mızın en büyük sivil toplum kuruluşudur ve 75 Bin civarındaki üye sayısıyla da oldukça geniş bir ailedir. Bu yüzdendir ki ekonomik açıdan yeni önlemler planlanırken yapılması gereken ilk iş, desteğe fazlasıyla ihtiyaç duyan küçük işletmelerin yani esnaf ve sanatkar camiamızın sıkıntılarını gidermek öncelikli olmalıdır.
Eğitime önem verilmeli ve mesleki eğitimler yaygınlaştırılmalı, esnaf teşkilatlarımıza çok daha faydalı olabilecek meslek eğitim imkanları sağlanmalıdır. Biz Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği olarak 2011 yılını eğitim ve tanıtıma ayırmaya karar verdik ve bu doğrultuda esnafımızı geliştirmeye yönelik çok önemli adımlar atarak yenilikçi projelere de imza atacağız. Devletin, toplumun ve bireylerin mutluğu için en iyi çözüm yolu eğitimdir.Yaşama dair değerler ortaya koyabilmek ve iyi bir şeyler üretebilmek için eğitime ihtiyaç vardır. Günümüz gelişen ülkelerine baktığınız da ise eğitimin hep ön safhada olduğunu göreceksiniz. Türkiye’de ise eğitim olanağı diğer ülkelere göre daha geride kalmıştır. Bu sorun hepimizin sorunu olmalıdır ve hepimiz bu eğitim konusu hakkında bir şeyler yapabilme gayreti içerisinde olmalıyız. İşte bu sebeple Esnaf Odalar Birliği olarak bizler 2011 yılında eğitim ve öğretime yoğun bir şekilde ağırlık vermek ve esnafımızın gerek mesleki gerekse de kişisel gelişimleri adına eğitimler almasını sağlamayı hedefliyoruz. 2011 yılı için bir başka önemli hedefimiz ise tanıtım olacak. Çünkü tanıtımın önemi asla yadsınamaz. Bugün dünyanın en iyi ürününü yada hizmetini gerçekleştirmiş bile olsanız, bunu tanıtamadıktan ve hedef kitlenize ulaşamadıktan sonra başarılı olma şansınız yoktur. Esnaf camiasının Antalya’da söz sahibi olabilmesi ve sevilebilmesi için çok iyi bir şekilde tanıtılmasının şart olduğunu düşünüyoruz. Antalya’ya ve halkımıza kendimizi ne kadar tanıtırsak o kadar varızdır ve o kadar da seviliyoruzdur. Fakat bizleri başkaları tanıtırsa da yanlış tanıtır. Bizi en iyi bizler tanıtırız. Bu görüş ışığında esnafımızı ve camiamızı tanıtmak için 2011 yılında elimizden gelenin daha da fazlasını yapmak için çaba göstereceğiz…
Yine 2011 yılında vatandaş yerli malına özendirilmelidir. Yerli malını tercih etmek demek yerel üretimi desteklemek ve dolayısıyla da istihdamı sağlamak demektir. Bununla birlikte hükümet tarafından hazırlanmakta olan istihdam paketinin içerisinde vergi muafiyeti ve sigorta primi gibi işçi çıkarmaların önüne geçecek ve istihdamı özendirecek tedbirlerinde mutlaka yer alması gerekmektedir…
2011 yılından ve hükümetten başka bir önemli isteğimizde yıllardır bir türlü çıkmayan Büyük Mağazalar Yasasının çıkmasıdır. Çünkü, küresel krizin esnaf ve sanatkarımızda yarattığı tahribatın şiddeti her geçen gün sayıları hızla artan hiper, gros ve AVM’ler sayesinde daha da artmaktadır. Öyle ki artık mahalle aralarında bile ardı ardına cep marketler açılmaktadır. Bu durum ise küçük esnafımızı iş yapamaz bir hale sokmakta ve kepenk kapattırmaktadır. Bununla alakalı olarak ilgili belediyeler ve yetkili mercilerce mahalle aralarına gelişi güzel olarak açılan bu tür cep marketler hususunda ivedilikle önlemler alınmalıdır. Büyük Alışveriş Merkezlerinin çalışma saatleri ve tatil günlerine de tıpkı yurtdışında olduğu gibi bir düzenleme getirilmeli akşam belli bir saatten sonra bu tür yerler kapanmalı ve en azından haftanın bir günü de açılmamalıdır…
Antalya’mız çok hızlı bir şekilde büyüyen, yoğun bir şekilde göç alan ve turizmin de etkisiyle çok çarpık bir şekilde ticaret yapılan bir yer halini almıştır. Bölgemizdeki ticaretin bir an evvel düzene girmesi, isteyen kişinin istediği yere işyeri açamaması gerekmektedir. Tabi ki bu husus da Belediyelerimize de önemli bir iş düşmektedir. Belediyeler de şehir esnafının turizmden daha fazla pay alabilmesi adına bu şehrin caddelerini ve iş yerlerini güzelleştirmek adına çalışmalar yaparak turisti şehre çekecek kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlemelidir. Otellerdeki her şey dahil sistemi yüzünden şehir esnafıyla bir türlü buluşamayan turistlerin özgürlükleri verilerek yabancı turistlerin de bu şehrin kaldırımlarına ayak basması sağlanmalıdır.
Şu asla unutulmamalıdır ki ülkemizin ve ekonomimizin bel kemiği olan esnaf ve sanatkarımızın ayakta kalması demek ülkemizin de dimdik bir şekilde ayakta durabilmesi demektir…
Bu duygularla değerli Esnaf kardeşlerime ve kıymettar Antalyalılara 2011 yılının bol kazançlar ile sağlık getirmesini ülkemizin refahı adına canı gönülden diliyorum…”