Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Abant’ta düzenlenen “2012 Hac ve Umre Organizasyonu Değerlendirme Toplantısı”, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in katıldığı açılış konferansıyla başladı.
Açılışta konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, hac ibadetinin modernleşme ve sekülerleşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını savunarak, “50-100 sene önce yapılan hac ibadetinin mahiyetiyle, bugün yapılan bir hac ibadetinin mahiyeti aynı mıdır; bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Şeâirin, meşair mekanlarının modernizasyonu, organizasyonlar, vasıtaların modernizasyonun hac ibadetine etkisi nedir? Şimdi haccın çeşitleri değişti. Lüks hac, VIP hac, otel tipi hac, müstakil tipi hac...İslam dünyası, Kâbe manzaralı odalardan bahseder oldu. Hatta Kâbe manzaralı devre mülkler satılıyor. Bu, hac ibadetinin, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Resul-i Ekrem’in bütün insanlığa armağan ettiği o büyük menasikin ruhaniyetiyle ne kadar uyuşuyor? Bu nereye varacak. Bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Tavaf ediyoruz. Tavafta hac ibadetini yapan insanların, bir kulağında telefon, bir gözünde kamera. Ben şahsen bu sene tavafların birisinde bir hacı adayının Brezilya’daki bir ortağıyla yaptığı iş görüşmesini kulaklarımla dinledim. Bu haccın mahiyetini nereye kadar götürecek. Sonra dört- beş katlı döner merdivenli metaf alanı tasarımları konuşuluyor. Bu modernizasyon hac ibadetini nereye kadar götürecek” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, sözlerine şöyle devam etti:
“Yaptığımız bütün toplantılarda, protokol görüşmelerinde, bu sorunları her fırsatta dile getiriyoruz. Hac bakanlığıyla bazen haftada bir bazen günde bir görüşmelerimiz oluyor. Bize ayrılan daracık Müzdelife yolu biter bitmez, karşımıza devasa bir trafik çıkıyor ve bu trafik içerisinde bizim yaşlı hacılarımızı karşıya geçirmemiz, bir salla bir denizi geçirmemize benziyor. Geçen sene yaptığımız görüşmelerde, ‘Müzdelife’deki üst geçidi biz yapmak istiyoruz. Standartları birlikte belirleyelim. Bunu biz yapalım ve hediye edelim’ teklifinde bulundum. Ancak ‘Biz artık başlattık' dediler ve bu yıl biz yine o üst geçidi kullanamadık. Buna benzer yüzlerce iş kalemi var ki doğrudan Suudi Arabistan’daki dostlarımızla daha fazla bir araya gelerek telafi etmemiz gerekiyor. Organizasyonda görülen sorunların kaynaklarından sadece bir tanesi bu.”