Albayrak konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı’nın kasıtlı davranışı, ihmali veya hantal tutumu yüzünden çok önemli bir kültür organizasyonu olan Frankfurt Kitap Fuarı’na ne yazık ki bu yıl ülkemiz katılamıyor. Hem de organizasyona dair bütün hazırlıklar tamamlanmışken. Sonra da siyasi nutuklarda ve kültür adına konuşurken mangalda kül bırakmayız. Bize ambargoyu koyan olarak başka adresleri hedef göstermekten de geri durmayız. Esasında ambargoyu biz kendi kendimize koyuyoruz da farkında değiliz. Ve ne acıdır ki bunu yapan da kendi Kültür Bakanlığı’mız. Yazıklar olsun.
Frankfurt Kitap Fuarı her yıl Almanya’nın Frankfurt şehrinde düzenlenen ve dünyanın en büyük kitap fuarı organizasyonudur. Yayın ve elektronik yayıncılık alanında faaliyet gösteren kuruluşların katılımıyla 1949 yılından beri gerçekleştirilmektedir. Bu fuar 100’den fazla ülkenin 7.000 üzerinde yayıncısını her yıl buluşturmaktadır. Geçtiğimiz yıl 400.000 ziyaretçi bu fuarı gezmiştir. Bu etkinlik sadece fuarın düzenlendiği tarihlerle sınırlı kalmıyor. Yıl boyunca organize edilen edebiyat, sanat, bilim , kültürel etkileşimler, iş, dil, din konularında muhtelif ülkelerin önde gelenyazar, araştırmacı, bilim adamları ve sivil toplum örgütlerinin katılımlarıyla 3.000’den fazla söyleşi, açık oturum, panel ve konferans düzenlenmektedir. Her yıl bir ülkenin onur konuğu olduğu bu fuarda 2008 Türkiye Yılı olarak kutlanmıştır.
Bu fuar 5 gün olup yayınevleri ve yazarların çeviri, kitap yazımı vb anlaşmalarının yapıldığı, ülkelerin yazarlarını ve kitaplarını tanıttığı dünyanın en büyük ve önemli kitap organizasyonudur. Ülkemiz bu fuara 2007 yılına kadar Dışişleri, Tanıtma Dairesi organizasyonu ile ve sınırlı sayıda katılınırken, Kültür Dairesi’nin devreye girmesi ile daha kapsamlı bir çalışma yapılmış 2007, 2008 ile 2009 yıllarında başarılı bir şekilde ülkemiz kültürü Frankfurta temsil edilmiştir.
Ancak ne acıdır ki 2010 yılı daha başarılı ve kapsamlı bir katılımla değerlendirilmesi gerekirken kültürle alakalı olduğunu iddia eden ilgili Bakanlığın ilgisizliği nedeniyle bu yılki fuara katılamadık. Üstelik çalışmalar Ocak 2010 tarihinde başlamış olmasına, Türkçe ve Almanca kataloğun hazırlanmasına, bilet ve otel rezervazyonlarının erkenden yapılmasına ve en üzücü olanı da stand bedeli olan 26.000TL gibi ciddi bir miktarın ülkemiz tarafından ödenmesine rağmen bunu başaramadık.
Bu başarısızlığın ve kendimizi bu adaya hapsedişimizin hesabını hangi bakanlık yetkilisinin vereceğini merak etmekteyim.Sayın Bakanın o kibar üslubunu nasıl bir açıklama ile birleştirmeye çalışacağını merak etmekteyim doğrusu. Ümit ederim bu ambargoda Rum tarafını suçlu göstermeye çalışan olmaz. Kültür Bakanlığı bünyesinde bir koordinasyon eksikliği, bir ciddiyetsizlik veya bir isteksizlik olabilir.
Ama Kıbrıslı Türkler olarak bizleri ilgilendiren bu noktada bunun teşhisini koymak değildir. Aslolan bunun hesabının sorulmasıdır. Aslında bu noktada bir suç duyurusu yatmaktadır. Bu ülkenin parası nasıl kör kuyulara savruluyor ve nasıl kendimizi soyutluyoruz dünya kültürüyle buluşmaktan?
Kendi sanatçısına vergi memurlarını elinde kılıçla saldırtan, mega, hiper, super, ultra yabancı sanatçıların hem konserlerini izleyen hem de bir tek kuruş vergisini almayan, çalışma dairesine işsizlik imzası atan ve tek kazandığı uluslar arası karikatür yarışmalarında altın madalya olan bir sanatçıyı 22.000TL vergi talebiyle mahkemeye veren, gitarıyla ve sesiyle para kazanan bir ses sanatçımızın 160.000TL vergi istemiyle peşine düşen ve yıl sonu geliyor olmasına rağmen hiçbir kültür-sanat derneğinden proje kabul etmeyerek 200.000TL’kik bütçeden yardım yapmamış olan bir hükümetin, adının içinde sadece “kültür” kelimesi olan bir bakanlığından daha fazla ne beklenebilirdi ki?
İlgisizlik olur, ihmal olur, kasıt da olur belki ama, bu kadarı da olmaz ki… Bu toplum sizleri affetmeyecektir!”