Antalya Cam Piramit Sabancı Kongre ve Fuar Merkezinde yapılan toplantıya kadın dayanışma dernekleri üyeleri ve kadınlar katıldı.
Toplantıda konuşma yapan Platform Genel Temsilcisi Gülsüm Kav kadınların yasayla kazandıkları hakları hatırlatarak onların hayat kurtarıcı olabileceğini belirtti. Birkaç yıldır koruma yasasının yenilenmesinde çok emek verdiklerini kaydeden Kav, “Yönetmeliği elde ettikten sonra da kendini zor durumda hisseden kadınların ve bütün toplumun bu yasayı bilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İstanbul’da ilk adımımızı atmıştık, şimdi diğer illere gidiyoruz” dedi. Türkiye’de yaşam hakkı ihlallerinin son dönemde artmış durumda olduğunu ifade eden Kav kadınlarla beraber aynı oranda işçi ve şüpheli asker ölümlerinin de sıkılaştığını söyledi. Kadın cinayetleri ile ilgili araştırma sayısının yok denecek kadar az sayıda olduğunu belirten Kav kadına yönelik şiddet başlığında da çok fazla çalışma olmadığını söyleyerek konuşmalarını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de iki tane araştırma yapılmış, biri Hacettepe diğeri, Tübitak. Hacettepe 2011 yılı çalışmasında evlenmiş kadınların yüzde 26 ile yüzde 57 arasındaki oranlarda eşleri tarafından hayatlarında en bir defa fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıkları, her 10 kadından 4’ünün eşinden fiziksel şiddet gördüğü belirtiliyor. Tübitak’ın 2011 yılındaki çalışmasında ise bin 800 evli kadınla 56 ilde yapılan araştırmada her 3 kadından birinin fiziksel şiddete maruz kaldığı bildiriliyor.”
Resmi rakamlara göre bir soru önergesi üzerine Adalet Bakanlığının kadın cinayetlerinin 2002’den 2009’a kadar yüzde 1400 oranında arttığını açıkladığını belirten Kav aynı yıl Münevver Karabulut davasının gündeme geldiğini hatırlattı. Dava sürecinde testereyle parçalanmış bir kadının söz konusu olmasına rağmen basında ‘aşk cinayeti’ adı altında magazinleştirilerek ele alındığından rahatsız olduklarını kaydeden Kav, “Kadın kurumlarından da açıkçası çok ses çıkmadı. 2008 krizi sonrasında kadın cinayetleri adıyla bir mücadele önerimiz oldu. Bu çağrıya yanıt verenlerle birlikte 2010 yılında ilk yürüyüşümüzü yaptık. Biz halkımızın arasına karıştık, öldürülen kardeşlerimizin aileleriyle bağ kurduk” dedi. Ayşe Paşalı, Esin Güneş gibi çok sayıda kadınların öldürüldüğüne değinen Kav şöyle konuştu:
“Bütün kadın kardeşlerimiz kendi hayatlarına dair karar almak uğruna ölüyorlar. Geldiğimiz noktada koruma kanununda bir düzenleme oldu. Artık Ayşe Paşalı’ları koruyan bir kanun elde ettik. Kolluk kuvvetlerine bir yetki verildi. Şiddeti önleme merkezleri kurulması kanunda yer aldı. Ceza kanunu ilgili ise Meclis'te bunun çalışmasını yapıyoruz. Erkek egemen meclisten erkeklere daha fazla ceza verilmesini onaylatmak için elimizden ne geliyorsa yapacağız.”
Mücadele ettikçe haklar kazandıklarını, kazanmaya da devam ettiklerini ifade eden Kav Türkiye’de acımasızca kadın cinayetleri olduğunu söyleyerek “Artık caydırıcı ceza kararları çıkıyor mahkemelerden. Biz bunları fiilen elde ettiğimiz kararlar olarak görüyoruz. Biz hukukta kadın cinayeti teriminin kullanılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Uğraştıkları işin ölüm kalım meselesi olduğunu söyleyen Kav “Kadınlarımızı hastanede yaralı olarak görmeyi olumlu olarak görüyoruz. Artık yaralanmadan onlarla buluşmayı arzu ediyoruz. Öldürülmeyen, hayatta olan kardeşlerimizle mücadelemiz daha önemli hale geldi. Türkiye’de kadınlar aslında topluma uyum sağlayan taraf olarak, kentleşme arttıkça daha fazla eğitim almak, çalışmak, mutlu değilse boşanmak istiyor. Buna erkek egemenliği ayak diriyor. Yaşadığımız şey kadınların toplumsal ilerlemeye uyum sağlaması, erkeklerin geride kalarak buna ayak diremesidir. Erkeklerin ortak bir kurgu ile ve tasarlayarak kadınları öldürdüğünü görüyoruz.” İfadelerini kullandı. 8 Mart’ta ‘8 kadın 8 hayat’ adıyla bazı ünlü isimlerin yüzleri morlu şekilde yaptıkları etkinliğin kadına yönelik şiddetin normalleştirilmesine hizmet ettiğini söyleyen Kav “1 Mayıs’ta devletin ne kadar güvenlik gücü olduğunu gördük. Bunun yüzde 1’i bile kadınların korunması noktasında kullanılmalıdır. Biz bundan sonra her seferde aynı olanakları kadınları korumak için istiyoruz” dedi.
Platform Hukuk Sözcüsü olarak konuşma yapan avukat Gökçesu Özgül ise koruma yasası hakkında bilgi verdi. Kadınların gerçekten de korunmaya çok ihtiyacı olduğunu söyleyen Özgül kanunun çok önemli olduğunu, önceki kanunun sadece evli kadınları koruduğunu, temel eksikliğin de buradan geldiğini belirtti. Şimdiki kanun bütün kadınları kapsadığını ifade eden Özgül, “Günde 5 kadının öldürüldüğü ülkede ‘Kadın Bakanlığı’nın olması gerekiyor. Hukuk alanında elde ettiğimiz çok önemli adımlar var. Yargı erkek egemen sistemin en önemli kademelerinden bir tanesi; yargı erkek egemen sistemi besliyor, büyütüyor ve onunla omuz omza görev yapıyor. O yüzden yargıdan gelen en ufak bir kadını destekleyici açıklamayı çok önemli görüyorum” dedi. Özgül daha sonra 12 adımda kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin uygulamaya yönetmeliğini katılımcılarla paylaştı.