Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde gelinen son aşamayı değerlendiren İzcan, tarafların niyetinin sorunu çözmek olmadığının altını çizerek, esas niyetin zamana oynayarak birbirini suçlamak olduğunu vurguladı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinde iki devletli çözümden bahsettiğini ve Türk Dışişleri’nin Kıbrıs sorunu ile ilgili politikasının geçmişten bir farkı olmadığının bir kez daha ortaya çıktığını belirten İzcan, “ Sn. Erdoğan’ın ziyareti sırasında verdiği mesajlar Ankara’nın Kıbrıs sorunun çözümü ile ilgili politikasının değişmediğinin göstergesidir. Sn. Erdoğan biz boşuna garantör olmadık demiştir ancak Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin garantörüdür. Sn Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri bunu gözardı ederek Kıbrıs’ta oluşturulan statükoyu koruma ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanma çabasındadırlar. Türk Dışişlerinin Kıbrıs sorununu çözme politikası yoktur”dedi.
Cumhurbaşkanı Eroğlu ve ekibinin de Türk Dişıişlerinin belirlediği politikanın sözcüsü olduğunun altını çizen İzcan, “ 2015 yılında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için birbiri ile yarışanlar aynı politikanın temsilcileridirler. Ne Sn. Özersay ne de Sn. Nami sorunun çözümü konusunda farklı bir politika izlememektedirler. Güven artırıcı önlemler ve Maraş konusunda da Türk Dışişlerinin belirlediği politakaları savunmaktadırlar. Kıbrıs Türk toplumunun çözüme inancı ve motivasyonu kalmamıştır. Bu politikalarla çözüme ulşamak da mümkün değildir. Birleşik Kıbrıs Partisi gelinen aşamada Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ankara’nın belirlediği siyaseti değil Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını koruyacak, güven artırıcı önlemleri hayata geçirebilecek cesareti gösterecek ve sorununun çözümü yönünde yeni bir ivme ve motivasyon yaratacak bir adayın Cumhurbaşkanı seçilmesi için çözüm ve barış yanlıları ile birlikte hareket edecektir. Ülkemizin ve insanımızın çözüm ve barış umudunu yeniden canlandırmak için bu şarttır” dedi.