Başbakan Küçük, kendilerinin her zaman işbirliği elini uzattığına, ancak gerek müzakerelerde gerekse doğalgaz konusunda gösterdikleri yaklaşım ve iyi niyetin Güney Kıbrıs tarafından olumlu karşılanmamakta olduğuna işaret ederek, “Temennimiz ve beklentimiz, müzakerelerde sağduyulu hareket edilmesidir” dedi.
Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış da, çözümsüzlüğün artık Türk tarafının değil; Rum tarafının, AB’nin, uluslararası kamuoyunun sorunu haline gelmeye başladığına dikkat çekerek, “Bunu görüyoruz” dedi.
Bağış, “Adanın doğal kaynakları gazoz değil ki gazı kaçsın. Şu anda bu kadar çözüme yönelik kapsamlı müzakereler devam ederken sanki bu gaz kaçacakmış gibi bir anda gidip Akdeniz’in tabanında delikler açma çabası aslında çözümü gerçekten kimin isteyip istemediği; kimin provokasyonla, şantajla süreci nereye sürüklemek istediğinin ispatıdır. Uluslararası kamuoyunun da bunu görmesi gerekir” şeklinde konuştu.
Gelişinde, Başbakan tarafından Başbakanlık Şeref Salonu’nun girişinde karşılanan Bağış ve beraberindeki heyete, TC Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün de eşlik etti. Görüşmede, Başbakanlık müsteşarları Hüda Aksoy ve Ömer Köseoğlu da hazır bulundu.
KÜÇÜK
Kabulde konuşan Başbakan İrsen Küçük, Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın Kıbrıs’a, Kıbrıs’la ilgili sorunlara, müzakere sürecine ve uyum çalışmalarına büyük ilgi gösteren ve karşılıklı ziyaretlerinde her zaman biraraya gelerek istişare ettikleri ve yardımlarını esirgemeyen bir bakan olduğuna işaret ederek, kendisini yeniden KKTC’de görmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Bu dönemde ülkede bazı sıkıntılar bulunduğunu ve bu ziyaretin daha da önem kazandığını belirten Küçük, çözüme yönelik müzakerelerin sürdüğünü, ancak Güney Kıbrıs’ın aniden ortaya çıkardığı petrol arama olayının krizin eşiğine kadar getirdiğini kaydetti.
Başbakan Küçük, gerek Türkiye gerekse KKTC’nin uyarılarına rağmen Rum tarafının ısrarını sürdürdüğünü; Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun New York’ta sunduğu işbirliği önerilerini olumlu karşılayacaklarını beklerken reddettiklerini öğrendiklerini ifade ederek, “Bu konudaki yaklaşım ve iyi niyetlerimiz maalesef olumlu karşılanmamaktadır” dedi.
Kendilerinin her zaman işbirliği elini uzattığını vurgulayan Başbakan Küçük, bir süre önce Güney Kıbrıs’ta yaşanan patlama ve ortaya çıkan enerji sıkıntısı üzerine anında yardım elinin uzatıldığı ve işbirliğinin başladığını hatırlattı ve şöyle devam etti:
“RUM TARAFINDAN AYNI ANLAYIŞI GÖREMİYORUZ”
“Bunlar güzel gelişmeler. İki toplum arasında 1963 olaylarıyla patlak veren güvensizlik ortamının giderilmesi için elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. Ancak Rum tarafından aynı anlayışı göremiyoruz. Temennimiz ve beklentimiz, müzakerelerde sağduyulu hareket edilmesidir.”
Başbakan Küçük, günlük çıkarlar düşünülmeden; uzak gözlükle değil olaylara yakından bakmak gerektiğini de ifade ederek, “Her iki toplumun da ve Kıbrıs’ın çıkarları müzakere masasındaki başarılarımıza bağlıdır. Bazı ince konular gündeme getirerek müzakerelerin aksamasını biz kesin olarak istemiyoruz. Rum tarafından da istediğimiz görüşmeleri samimi şekilde sürdürmeleridir”şeklinde konuştu.
Başbakan İrsen Küçük; ülkede diğer taraftan, hükümet çalışmaları ve devletin daha da kökleşmesi, mevcut sorunların asgariye indirilmesi için çalışmaların Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin katkılarıyla sürdürüldüğüne işaret ederek, TC Hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a katkılarından dolayı teşekkür etti.
AB UYUM ÇALIŞMALARI…
Bu çerçevede, AB uyum çalışmalarının da sürdüğünü, Ankara ziyaretlerinde bu konuların istişare edildiğini anımsatan Küçük, Türkiye AB Bakanlığı’nın deneyimli personelinin Başbakanlık AB Birimi personeline verdiği destek için de teşekkür ederek, yürütülen bu çalışmaların KKTC’ye olumlu yansıdığını vurguladı.
Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi’nin çalışmalarının da bu çerçevede olumlu geliştiğini; uyum kapsamında 1. paketteki gerekli yasa ve tüzüklerin Meclis’e sevkedildiğini, 2. paketteki çalışmaların da sürdüğünü anlatan Küçük, Meclis’te de ilk kez sadece AB uyum yasalarını görüşecek bir komite oluşturulduğuna ve yasaların süratle geçirilmesi için çalışmaların sürdüğüne işaret etti.
Başbakan Küçük, Bağış’a katkılarından dolayı teşekkür ederken; Türkiye Başbakanı Erdoğan ve tüm Türk ulusuna da sevgi ve saygılarını iletmesini istedi.
BAĞIŞ
Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da, “Başbakanımızın selamlarını getirdim” diyerek başladığı konuşmasında, önemli bir dönemeçte olunduğuna işaret ederek, “KKTC’nin yalnız olmadığını, Türkiye’nin ve tüm imkanlarının arkasında olduğunu bir kez daha dosta, düşmana anlatmak için buradayız” dedi.
New York’ta iki ülkenin imzaladığı ve “tarihi” diye nitelediği anlaşmayla ilgili KKTC Hükümeti’nin gerekli adımları atmış olmasını çok önemsediklerini ifade eden Bağış, “Adanın doğal kaynaklarını incelemek, gerekli sismik araştırmaları yapmak üzere bir Türk şirketi olan TPAO’yu seçtiğiniz için teşekkür ederiz” dedi.
Konuk Bakan, KKTC ekonomisinin, özellikle turizm ve eğitim alanında sergilediği başarılardan dolayı da hükümeti kutlayarak şunları kaydetti:
“Gerçekten adada istikrarlı yönetimin ekonomiye nasıl olumlu yansıdığını hep beraber görüyoruz. Büyükelçi’den de, geldiğim andan itibaren, bu başarılı çalışmalarınızla ilgili çok olumlu şeyler duydum.”
AB sürecinin önemine işaret eden Egemen Bağış, KKTC’nin AB reformlarıyla ilgili çalışmalarından övgüyle söz ettiği konuşmasında şunları ifade etti:
“KKTC’nin bu konudaki kararlılığına bakılırsa, birçok aday ülkenin çok daha ilerisinde, hatta bazı AB üyesi ülkelerle bile kıyaslanacak düzeye geldiğiniz görülmektedir. Türkiye AB Bakanlığı olarak KKTC Başbakanlık AB birimiyle işbirliğimizden çok memnunuz.”
Bağış, Dışişleri Bakanlığı ile de işbirliği konusunda neler yapabileceklerini değerlendireceklerini ifade ederek, Türkiye’nin, tüm kurumlarıyla olduğu gibi, AB Bakanlığı’nın da KKTC’nin yanında, arkasında olduğunu, her türlü desteği vermeye hazır olduğunu vurguladı. Bağış şunları kaydetti:
“İnşallah daha aydınlık yarınları hep birlikte inşa edeceğiz. KKTC’nin haklı davasında çözüme yönelik attığı tüm adımlarda Türkiye her türlü desteği vermeye devam edecek. Çünkü çözümsüzlük çözümdür anlayışını kabul etmediğimizi zaten 9 yıl önce ilan etmiştik. O gün bu gün, devamlı çözümden yana çabalarımızı sürdürüyoruz.
“ADANIN DOĞAL KAYNAKLARI GAZOZ DEĞİL Kİ GAZI KAÇSIN…”
Ama artık çözümsüzlük bizim değil Rum tarafının, AB’nin, uluslararası kamuoyunun sorunu haline gelmeye başladı. Bunu görüyoruz. Tabii adanın doğal kaynakları gazoz değil ki gazı kaçsın. Şu anda bu kadar çözüme yönelik kapsamlı müzakereler devam ederken sanki bu gaz kaçacakmış gibi bir anda gidip Akdeniz’in tabanında delikler açma çabası aslında çözümü gerçekten kimin isteyip istemediği; kimin provokasyonla, şantajla süreci nereye sürüklemek istediğinin ispatıdır.
Uluslararası kamuoyunun da bunu görmesi gerekir. Göremeyenlere de yarından itibaren Strazburg’ta anlatmaya devam edeceğiz. Endişeniz olmasın.
Hep beraber, tek yumruğuz, haklıyız ve de güçlüyüz. Kimsenin şüphesi olmasın.”