Beymelek Taş Evler sahibi Osman Güngör, “Bu bölgeye gelen insanlara isterlerse çobanlık da yaptırıyoruz. Bu konuda ilgi de var. Çobanlık yapanlardan çok olumlu görüşler aldık memnuniyetlerini bizlere bildiriyorlar”
21 Ay önce faaliyete başlayan ve alternatif turizm adına örnek bir proje olarak Demre Beymelek’te hayata geçen “Beymelek Taş Evler”in sahibi eski Beymelek Belediye Başkanı Osman Güngör, bölgede seracılık ile geçinen halkın artık evlerini pansiyona çevirmeye başladıklarını ve turizme adım attıklarını söyledi.
Beymelek Taş evler projesinin hayata geçmesi ile birlikte bölgede turizm adına bir hareketlenmenin olduğuna dikkat çeken Güngör, dünyanın dört bir yanından misafiri taş evlerde konuk ettiklerini ve doğal ortamı onlara sunduklarını söyledi.
Taş Evler projesinin nasıl doğduğunu anlatan Osman Güngör, “ Beymelek’te Belediye Başkanlığı yaptığım sırada tespit ettiğim bir husus vardı. Bölgemizde geçim kaynağımız seracılık. Kişi başına düşen sera miktarı 700 m2. İle sınırlı. Seralar aile işletmesi olduğu için üç beş kişilik aile üç dört dönüm serada geçimini sağlıyor. Ama sonrasında veraset yolunda arazinin bölünmesi ile 18 yaşından sonra aile bireylerinin kendi seralarını kurmak istedikleri zaman bu geçimlerine yetmemektedir. Bu yüzden de alternatif geçim kaynakları aramamız lazım. Bu da bölgenin kendi karakteristiği turizmdir. Turizm deyince akla hep beş yıldızlı oteller gelir. Oysaki biz burada geçmişten geleceğe miras Taşevler diyerek BAKA ile bir proje başlattık. Bunun amacı yöredeki insanlar bir oda iki oda evlerini turizme açsın diyedir. Bunun öncülüğünde biz Hümmet Koca Konağında yaptık. Bu konakta iki odamızı proje kapsamına aldık. Bunun dışında dokuz tane daha evi proje kapsamında faaliyete başladık” diye konuştu.
Bugün geldikleri noktayı da özetleyen Osman Güngör, “Dünyanın her yerinden insanlar buraya gelmeye başladılar. Örneğin uluslararası otel arama sitelerindeki puan derecelendirmemiz on üzerinden dokuz buçuktur. Bu da olağan üstü bir sonuçtur. Turizmimizi çeşitlendirmemiz lazım. Misafirin buraya gelip sadece köyde kalmasının yanı sıra, burada bir otantik bahçe oluşturduk. Doğal hayat dediğimiz yaban hayvanlarını tavukları, kuşları, keçileri koyunları ortaya koyduk. Bununla yetinmeyip serada gezintiler yapıp, zeytin, narenciye hasatları yaptık. Keçiboynuzu pekmezi etkinliği yaptık. Tüm bunların yanı sıra Likya yoluna Beymelek’te Bakanlığımız ile bir güney rotası ekledik. Yine kalkınma ajansı destekli turizmi çeşitlendirmek açısından bu bölgede St.Nicalous yolları adı altında 100 km.lik bir kültür rotası ortaya çıkardık. İnsanlar artık bu rotayı yürümeye başladı. Bu rotanın özelliği ise St.Nicolous.com adresinden GPRS koordinatlarını telefonunuza indirdiğinizde rehbere bile gerek olmadan gecede dahil olmak üzere rotadan kolayca yürümeleridir. Bu rotada biz sekiz rota belirledik. Bu rotalar üzerinde onlarca antik şehir var. Ve her biri ayrı bir güzellikte. Bir insan bu rotaları yürüdüğünde mutlaka diğerlerine tavsiye ediyor. Bunun dışında tekne turumuz var, sahilde balıkçılık etkinliğimiz var, caretta caretta gözlem, endemik bitki türleri, kuş gözleme etkinliklerimiz var” dedi.
Misafirlere günlük “Çobanlık” turu
Son dönem çobanlık yapmak isteyen konuklara da Çobanlık turu hizmeti de sunduklarını söyleyen Osman Güngör bu konuda da ilginin her geçen gün arttığını söyledi. Güngör “ Bu bölgede gelen insanlara isterlerse çobanlık da yaptırıyoruz. Bu konuda ilgi de var. Bunu nasıl yapıyoruz diye soracak olursanız; sabahleyin çobanlık yapmak isteyen misafirlerimizin çıkınına gerekli gıda malzemeleri ki; bunlar arasında domates, peynir, biber, salatalık, yufka ekmek başta olmak üzere diğer günlük gıda malzemeleri de koyarak bölgeyi bilen diğer çobanlık yapan arkadaşlarımız ile birlikte dağa gönderiyoruz. Bütün gün boyunca orada büyük bir keyifle çobanlık yapıyor ve akşamüzeri de pansiyonumuza dönüyor. Çobanlık yapanlardan çok olumlu görüşler aldık memnuniyetlerini bizlere bildiriyorlar ”diye konuştu.