Atakol, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, ülkenin geleceğini tehdit eden çevre sorunlarıyla mücadele etmenin her Kıbrıslı Türk'ün görevi olması gerektiğini vurguladı.
BM'nin 1972 yılında, çevre kirliliğine, yeşilin ve doğal güzelliklerin yok edilmesine, doğanın tahribatına, kısaca, kötü geleceğe dikkat çekmek için "Dünya Çevre Günü" olarak kabul ettiği 5 Haziran tarihinde her yıl, dünyada, çeşitli etkinlikler düzenlenerek, çevre kirliliğine dikkat çekildiği ve çevre duyarlılığının yaygınlaştırılmaya çalışıldığını anımsatan Atakol, ÇEKOVA'nın da kurulduğu 2002 yılından beri, her yıl bildiri yayınlayarak KKTC'deki artan kirliliğe ve çevre tahribatına dikkat çektiğini kaydetti.
"11 yıldır yayınladığımız bildirilerde hep kötü geleceğe dikkat çektik. Bu yılda yayınlayacağımız bildiride, maalesef aynı kötü geleceğe dikkat çekeceğiz" diyen Atakol, "Dünyada hemen her ülkede çevre sorunları ön planda yer alırken, bizde çevre sorunu diye bir sorun yokmuş gibi bir vurdumduymazlık sergilenmesinden" yakındı.
"ÇEVRE İNTİHARI..."
Atakol, ülkede bugüne kadar gerçek anlamda 5 Haziran "Dünya Çevre Günü"ne sahip çıkılmadığını da ifade ederken "Oysa, ülkemizde bir çevre intiharı yaşanmaktadır. Bu intihar, ülkemizin geleceğini tehdit eder boyutları çoktan geçmiştir" dedi.
Atakol mesajında çevre sorunlarını şöyle sıraladı:
"KKTC, boydan boya çöplerle kaplanmış; doğal güzellikleri yok edilmiş; en değerli sembolü Beşparmak dağları taş ocakları ile köstebek yuvalarına dönüştürülmüş; flora ve faunası tüketilme noktasına getirilmiş; denizleri ve plajları kirletilmiş, sahilleri yağmalanmış, çarpık yapılaşma ve betonlaşma, dönüşü olmayan bir tahribata neden olmuş; fiziki planlamadan yoksun, plansız ve kontrolsüz bir yapılaşma sonucu, dünyanın en çirkin, köy, kasaba ve şehirleri yaratılmıştır."
Gürültü ve ses kirliliğinin de, insanların sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştığı ve turizmi olumsuz etkileyen önemli faktörlerden birisi haline geldiğine işaret eden Atakol, "Tarımsal ilaçların bilinçsizce kullanılması, seraların, evlerin içine kadar uzanması ve çevreye bırakılan plastiklerin dört yüz yıl devam eden kanserojen etkisi, kanser hastalıklarının artmasına neden olmuş; küresel ısınmanın etkisi, kuraklık ve yeşilin yok edilmesi sonucu erozyon büyük bir sorun haline gelmiş; hava kirliliği Avrupa Birliği standartlarının üstüne çıkmış; tabela anarşisi yollarımızda büyük bir görsel kirliliğe neden olmuş ve yol güvenliğini olumsuz etkilemiş; çöpünü nasıl depolayacağını ve nasıl ayrıştıracağını bilememiş veya becerememiş bir ülke durumuna düşmüş bulunmaktadır" dedi.
Atakol, gelişmiş çağdaş ülkelerin her geçen gün, ülkelerine yeni Milli Parklar ilave ettiklerine de dikkat çekti ve "biz ise ülkemizin tek Milli Parkını gecekondulaştırdık. Parkın yağmalanması acımasızca devam ediyor" ifadesine yerdi.
Bu kadar sorun yanında, ülkenin "geleceği köreltecek" diye nitelediği Petrol Dolum Tesisleri ve Kirli Sanayi projeleri ile boğuştuğunu iddia eden Atakol, "Ülkemizin geleceğini tehdit eden bu çevre anarşisine karşı mücadele etmek her Kıbrıslı Türk'ün görevi olmalıdır.
Cumhurbaşkanlığından başlayarak, Cumhuriyet Meclisi, Hükümet, Siyasi Partiler, bütün Kurum ve Kuruluşlar, Medya, Sivil Toplum Örgütleri, Okullar, Üniversiteler ve bireysel düzeyde her vatandaş kendisine düşen sorumluluk ölçüsünde katkı koymalıdır" dedi.
Atakol, ekonomi ve turizmin gelişmesinin, çevrenin korunmasıyla mümkün olduğu inancını da dile getirerek, mesajını şöyle tamamladı:
" Temiz, güzel, sağlıklı bir çevre güzel bir gelecektir, bir zenginliktir, bir gelişmişliktir, bir çağdaşlıktır. Devletin tüm yetkililerinin bu gerçeği göreceklerini ve bu önerilerimize kulak vereceğini umut ediyor, tüm vatandaşlarımızın temiz, sağlıklı bir çevrede yaşamalarını diliyoruz."