Antalya'nın Alanya ilçesinde partililerle bir araya gelen Çavuşoğlu, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Çavuşoğlu, bir gazetecinin "AB Dışişleri Konseyi'nin, Türkiye ile 22'nci faslın müzakerelere açılması konusunda alacağı karar Türkiye'nin AB defterini kapatabilir mi?" sorusuna, Türkiye'nin AB defterini kapatmayacağını ancak AB'nin kendisi için önemli bir sınav verdiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu'ndan ve AB'den bugüne kadar Türkiye'yi eleştiren kararların çıktığını belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "İçeriğindeki küçük detaylara bakıldığında kendisini gülünç duruma düşüren ifadeler var. Ekonomik sıkıntıdan batan AB, batan üyelerine çare bulamayan AB, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal politikalarını gözden geçirmesini öneriyor. Bu okuyan herkesi güldürüyor. AB'nin biraz daha ciddi olması lazım. Biraz daha vizyon ortaya koyması lazım. Biraz daha objektif olması ve çifte standarttan uzaklaşması lazım. AB'nin vizyon ve lider eksikliği var."
AB'nin bugün vereceği sınavın samimiyet sınavı olduğunu belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Sözünde durup durmayacağının bir göstergesi olacaktır. Fransa'nın itirazı üzerine açılmayan dosyanın, Fransa'nın itirazını kaldırması üzerine açılma ihtimali var. Fransa bu konuda Almanya ile fikir ayrılığı içerisinde ve bu dosyanın açılması yönünde tavır gösteriyor. Eğer siz bu dosyaları açmıyorsanız o zaman Türkiye'ye 'Bunları niye yapmıyorsunuz?' demeye de hakkınız yok. Umarım sağduyu üstün gelir. Almanya'da hatasından döner. Diyelim ki izin vermediler. Bu dünyanın sonu değildir. Türkiye üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ama AB'den genel anlamda engellemeler gördük. O yüzden çok sayıda dosya açılmadı. Dolayısıyla biz dosya açılmadı diye bu süreci tıkamayız. Kendi reform sürecimize devam edeceğiz"
GEZİ OLAYLARINDAN EN FAZLA İSTANBUL ETKİLENDİ
Gezi Parkı eylemlerine değinen Çavuşoğlu, Gezi Parkı eylemlerinin turizme yansıması ile ilgili soru üzerine, olaylardan en fazla İstanbul'un olumsuz etkilediğini belirtti. Gezi Parkı'nın özellikle İstanbul'daki turizm gelirlerimizde önemli oranda azalmaya neden olduğunu anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Taksim'in çevresinde birçok otelin doluluk oranı yüzde 30'a düştü. Sezon öncesinde yüzde 100 doluluk vardı. Alanya'yı ne kadar etkiledi bilmiyorum ama Antalya'da geçen yıl günde 100 rezervasyon alırken şimdi günde 40 rezervasyon alınıyor. Anladığım kadarıyla acenteler de, tur şirketleri de bunu biraz suistimal ederek fiyatı düşürmeye çalışıyor. Maalesef herhangi bir olumsuzlukta böyle oyunlar görüyoruz. Gezi Parkı olayları şu anda bitmiş durumda. Genel anlamda o tansiyon düştü. Turizmde de rezervasyonların tekrar yükseleceğini düşünüyoruz. İstanbul'daki turist sayısındaki düşüşe İstanbul'daki İntercontinental Otel'i örnek verebiliriz. Ahıska Türkü olan otelin sahibi, 1 hafta içinde kaybının 3 milyon dolar olduğunu söyledi. Bu bir otel için çok ciddi bir kayıptır. Bu istihdamı olumsuz etkiliyor. İşten çıkarmalar oluyor."
SEÇİMİ KİM KAZANIRSA ONUNLAYIZ
Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne başkan adaylığı konusunda adının geçtiği sorulması üzerine Çavuşoğlu, şunları söyledi: "Antalya'nın köylerine gittiğimizde 'Aday olacak mısınız?' diye soruluyor. Ancak bugüne kadar benim böyle bir açıklamam olmadı. Tamamen kendiliğinden gelişen bir durum oldu. Herkes farklı şeyler söylüyor. Bazıları '3. dönemi bitiyor. Mevlüt Çavuşoğlu ne yapacak? Önümüzde yerel seçim var. Büyükşehir belediye başkanlığına aday olur. Siyasete devam eder. Daha yaşı genç' diyenler var. Her siyasetçinin bir yerde istenmesi o siyasetçi için güzeldir ama benim böyle bir düşüncemin olmadığını defalarca kamuoyuna açıkladım. Şu an böyle bir şey söylemek için çok erken. Benim için de erken, partimiz için de erken. Antalya'da seçimi kimle kazanacaksak onunla gideceğiz. Hepimiz o adayın arkasında birleşeceğiz."
SONU SARKOZİ GİBİ OLUR
Çavuşoğlu, bir gazetecinin Egemen Bağış'ın Merkel ile ilgili 'Sonu Sarkozy gibi olur' açıklaması ve Almanya'nın tutumunu nasıl değiştirir?" şeklindeki sorusuna şöyle karşılık verdi: "Türkiye gibi bir ülke herhangi bir AB üyesi ülkenin iç politikasına malzeme edilmemeli. Bunun o ülkeye de, siyasi lidere de faydası olmaz. Kısa vadede seçim kazanmak için bir atraksiyon olabilir ama uzun vadede kimseye kazandırmaz. Sarkozy’de bunu çok kullandı. Türkiye'yi Ermeni meselesinde malzeme olarak kullanmaya çalıştı ama seçimde bir faydası olmadı. Seçimi de kaybetti. Sayın Bağış'ın söylemek istediği bu. Altının çizilmesi gereken asıl konu, Almanya bizim müttefikimiz. Avrupa'da, ticarette, NATO'da ve birçok alanda ortak yanlarımız var. Almanya'da yaşayan 3 milyondan fazla vatandaşımız ve soydaşımız var. Almanya ile artık bir bütün olmuşuz. Almanya ile her meseleyi rahat bir şekilde oturup konuşmamız lazım. Ancak, Almanya'da seçim zamanı geldiğinde birden bakıyoruz en ılımlı partiler bile radikalleşmeye başlıyor. Türkiye aleyhtarı oluyor. Bu da kabul edilebilecek bir şey değil."