Cumhurbaşkanı Erdoğan Ombudsmanlık Sempozyumu'nda Konuştu
|
|
|
|
Ombudsmanlık Sempozyumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Kamu Denetçiliği Kurumu kanunu 2006 yılında getirdik ama AYM iptal etti... |
|
|
|
2 Mart 2017 Perşembe - 16:19 |
|
|
|
|
|
|
|
Ombudsmanlık Sempozyumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Kamu Denetçiliği Kurumu kanunu 2006 yılında getirdik ama AYM iptal etti. Ana muhalefet partisinin ve dönemin cumhurbaşkanının hadiselere bakışı ve AYM'nin yapısını dikkate aldığımızda iptal kararı sürpriz olmadı. Bu sürpriz olmadı. Kamuda denetimi, şeffaflığı artıracak adımları engellemek istediler" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Uluslararası Ombudsmanlık Toplantısı'da konuşuyor. "Puslu havada avlanmaktan hoşlanan, tüm umudunu krize ve kaosa bağlamış eski Türkiye artıklarının oyunlarıyla da uğraşıyoruz" diyen Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle: 2012 yılında hayata geçirdiğimiz Kamu Denetçiliği Kurumu devletle vatandaşı kucaklaştırma konusunda en somut tezahürüdür. Biz bu kurumu daha önce kazandırmak istiyorduk. 2006 yılında kabul ettiğimiz kanun dönemin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Gecikmeyle de olsa bu kurumu daha sonra hayata geçirdik. Kamu Denetçiliğinin kuruluş serencamı eski Türkiye alışkanlıklarının kimin nasıl komunlandırıldığı bakımından önemlidir. 2006 yılında kanunun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gidenlerin yaklaşımı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle önüne geçmek istediğimiz sorunun işaretidir. Ana muhalefet partisinin ve dönemin cumhurbaşkanının hadiselere bakışı ve AYM'nin yapısını dikkate aldığımızda iptal kararı sürpriz olmadı.
DİK DURMASAYDIK BUNLARIN ONDA BİRİNİ YAPAMAZDIK
Türkiye bu seviyeye çok kolay gelmedi. Hizmetin önünü tıkayan, statükoyu muhafız anlatışıyla mücadele ettik. Elindeki kamu gücünü siyaseti hizaya sokmak için kullananlara karşı ülkeye hizmet etmeye çalıştık. Kamuda etkinliği ve verimliliği artıracak adımlar çeşitli bahanelerle engellenmek istendi. Hukuk, anayasa ve yasalar yenilikçi, uzlaşmacı ve objektif bir anlayışla değil, tamamen statükocu ve ideolojik bir bakış açısıyla yorumlandı.Türkiye'nin bugün geldiği noktadan geriye doğru baktığımızda bu anlattıklarımız yıllar önce yaşanmış uzak hadiseler gibi görünüyor olabilir. Ancak bu yaşadıklarımız meçhul bir tarihin, uzak geçmişin değil, sadece 3-5 yıl öncesinin olaylarıdır. Emin olun biz dik durmasaydık, elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymasaydık bu ülkede yapılanların onda birini dahi gerçekleştiremezdik.
'HEDEFLERE TAM OLAŞTIK DİYEMEM'
Türkiye son 14 yılda devletin maslahatını, vatandaşı önceleyen, vatandaşın hakkını koruma altına alan bir sisteme geçti. Devleti namütenahi gören tasavvur terk edilmiştir. İnsanımızın devletten korktuğu atmosferin yerine, 15 Temmuz'da olduğu gibi devleti canı pahasına sahiplenen bir iklim oluşturulmuştur. Türkiye'de artık vatandaşına tepeden bakan, ceberrut bir yönetim değil, vatandaşına hizmetkar olan anlayış vardır. Bir tek vatandaşımızın dahi devlet kapısından boynu bükük ayrılmasına gönlümüz razı olmaz.
ESKİ TÜRKİYE'NİN ARTIKLARI İLE DE UĞRAŞIYORUZ
Hedeflediğimize tamamen ulaştığımız iddiasında değilim. Bunun uzun ve zahmetli bir süreç olduğunun farkındayız. Reformları bizi ideallerimize bir adım daha yaklaştırdığını biliyoruz. Tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak 80 milyonun tamamı devletine sahip çıkmıştır. Hizmet eğitim diyerek milletin malını gasp eden çete, 80 milyonun direnişiyle hezimete uğramıştır. O gece milletimiz demokrasi destanını kanıyla, canıyla yazmıştır. Bu örgütün devletten tasfiyesine yönelik kararlı adımlar atıyoruz. Bu süreci hukuk içinde sürdüreceğiz. Örgütün verdiği tahribatın izlerini temizlemeye çalışıyoruz. Puslu havada avlanmaktan hoşlanan, tüm umudunu krize ve kaosa bağlamış eski Türkiye artıklarının oyunlarıyla da uğraşıyoruz. İnşallah FETÖ'nün ve vesayet odaklarının kalıntılarının tamamen tasfiye edilmesiyle Türkiyenin yolu ve bahtı daha da açılacaktır.
Bu süreçte Kamu Denetçiliği Kurumu'na da önemli görevler düşüyor. Kurumumuz son 5 yılda önemli bir göstergedir. Bugüne kadar yapılan başvuru sayısı 25 bine yaklaştı ve 23 bine yakını neticelendirildi. Kararı uyma oranı yüzde 42'dir. Kurumun etkinliğinin arttığını görüyoruz. Bu seviyeleri yeterli bulmuyoruz. Bunun artması için çalışmayı sürdürmeliyiz. Bu yılki sempozyumun temasının göç ve mülteciler olarak belirlenmesini isabetli bulduğumu belirtmek isterim. Dünyanın hemen her bölgesi göç ve mülteciler meselesiyle yüzleşiyor. Güçlü olan ülkelerin bu konuda duyarlı olmadığını ifade etmek isterim. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ana konuyu göçmenler oluşturuyor. Ama problemi çözmeye gelince sadece seyrediliyor. Her ne kadar göç ve mülteciler konusu devletlerin ve uluslararası örgütlerin gündeminde olsa da, daha çok güvenlik ekseninde tartışıldığını görüyoruz. Kuşkusuz yaşanan terör saldırılarının etkisi bulunuyor. Irkçı gruplar, mülteciler ile terör olayları arasında paralellik kurmaya çalışıyor. Bu sorunu ortaya çıkaran, insanları evlerini yurtlarını terk etmeye zorlayan saikleri ortaya çıkarmak zorunluluğu vardır. Sahil Güvenlik Komutanlığımız 2 yılda 130 bin göçmeni kurtardı.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|
|
|
DİĞER HABERLER |
|
|
|
|
|
|
|