Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan DAÜ-SEN, “Diyelim ki istihdam edilen kişilere ihtiyaç var. Ancak böyle bir dönemde, hem de UBP Kurultayı’nın arifesinde, münhale çıkmadan rektörlüğün bunu nasıl yaptığını anlamak veya bunu kabullenmek mümkün mü? Özellikle de istihdam edilenlerin arasında UBP’ye yakınlığıyla tüm ülkede bilinenler ile rektörlük görevlilerinin çocukları varsa; bu etik dışı uygulamayı kabullenmek mümkün olabilir mi?” dedi.
DAÜ’de, son 3 yıl içinde tasarruf tedbirleri adı altında yaklaşık 200 kişinin işten durdurulduğuna, maaşlarda kesintiye gidildiğine ve zarar ediyor gerekçesiyle DAİ ve DAK’ın satıldığına işaret edilen açıklamada, Toplu İş Sözleşmesi’nin de yok sayılarak, özlük haklarıyla demokratik hakların geriletildiği ve çalışanların büyük bir bölümünün ihtiyat sandığı primlerinin zamanında yatırılmadığı iddia edildi.
Açıklama, şöyle devam etti:
“Üniversite'de yarı zamanlı çalışan, konusunda uzman, hatta davetli olarak üniversitemize gelip ders vermesi istenilen öğretim elemanları için münhal açıldığı bir dönemde nasıl olur da Yönetsel Destek Personeli alımı münhalsiz yapılabilir? Nasıl olur da akademisyenlerden oluşan Üniversite Yönetim Kurulu bu usulsüzlüklere, etik dışı davranışlara, bile bile onay veriyor?”
Bugün 2002 yılında seçim yatırımı olarak yasadışı bir şekilde yapılan istihdamların bir farklı sürümü sahneye konulmuştur. Yönetimde ise yine ayni isimler oturmaktadır. Maalesef yönetimde olan bu arkadaşlar geçmişte yaptıkları hatalardan ders çıkarmamışlar. Siyasi ayrımcılığı bütün kirliliği ile yeniden üniversitemize sokmuşlardır.
Bir kez daha belli olmuştur ki UBP Hükümeti ve onun Mağusa şubesi DAÜ Yönetimi her açıdan iflas etmiştir. Bu kirliliği temizleyebilecek bir Yargı, Sayıştay veya Savcılık göremiyoruz. Bu kirliliği temizleyecek olan halkın siyasi iradesidir.