Zorunu geçtik, kolayında boğuluyoruz” diyen Denktaş, su konusunun gündeme geldiği ilk zamanlar İrsen Küçük başkanlığındaki UBP hükümetinin, Türkiye-KKTC arasında imzalanan protokolle özelleştirmenin gerçekleşeceğini bildiğini ifade etti.
“CTP’nin ‘hayır özele verilmesin’ yaklaşımı ile çeşitli formüller üzerine tartışıldı. CTP ile DP-UG hükümetinde DP-UG olarak bir yasa tasarısı hazırladık. Bu yasanın Bakanlar Kurulu’na kadar olan süreciyle ilgilendik ancak süreç Bakanlar Kurulu’nda durdu” diyen Denktaş, tasarının su yönetiminin devlette olacağı, işletmenin tek bir ihale ile değil, 3 bölgeye ayrılarak yapılacağı bir sistemi öngördüğünü söyledi.
Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Denktaş, TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun adaya gerçekleştirdiği son ziyarette “işin farklı bir boyut kazandığını” belirterek; “Öyle anlaşılıyor ki, hala bir neticeye varılamadı. Şimdi TC hükümetinden, bizim hükümetimize yapılan öneri, ta ki yöntemde uzlaşmaya varıncaya kadar Türkiye Devlet Su İşleri evlerimize kadar olan yatırımı da yapsın. Tahsilâtı, tamiratı da Türkiye Devlet Su İşleri üstlensin. Ancak aldığım bilgiye göre bu öneriye de hükümetimiz tarafından karşı çıkılmış” dedi.
Denktaş; “şimdi diyorum ki, gelin Cumhuriyet Meclisi’nde partiler arası bir komite kuralım. Bu işi bağlayalım. Aksi takdirde tartışma hiçbirimize fayda sağlamıyor, sağlamayacak” ifadelerini kullandı.
1960’dan bu yana su projesinin gündemde olduğunu, hatta bu projenin Makarios’un “Türk suyu ile Elen Ağaçlarını sulamam” diyerek ret ettiği ilk proje olduğunu dile getiren Serdar Denktaş, 1990’da tekrar gündeme gelen konunun artık “hayatta” olduğunu anlattı.
“SUYU YÖNETECEK OLAN DEVLETTİR, İŞLETECEK OLANSA ÖZEL. BU İSTER TÜRK OLSUN, İSTER ALMAN”
“Ancak bu defa da yönetme konusunda yetki karmaşası yaşanıyor” diyen Denktaş, “ Deyim yerindeyse ‘su akar, Türk bakar’. Bu kadar karmaşıklık neden? Suyu yönetecek olan devlettir, işletecek olansa özel. Bu ister Türk olsun, ister Alman” diye devam etti.
Devlet-özel ortaklığı ile bu işi çözmek gerektiğini dile getiren Serdar Denktaş, böyle bir durumda belediyelerin de gelir kaybetmeyeceğini, aksine gelirlerinin artacağını belirtti. Denktaş şunları söyledi:
“Şöyle ki, su parasını tahsil edecek olan şirket, belediyelerin çöp, aydınlatma vs. diğer tahsilâtları da birlikte toplasın. O gelirleri belediyeye verirken, sudan da belli bir payı yine belediyeye ödesin.”
Bu konuda şartname hazırlanırken çok dikkatli olunması gerektiğini kaydeden Denktaş, şartnamede su ile ilgili personelin belediye personeli olarak kalması gerektiğini anlattı.
Denktaş; “yeter ki niyet olsun, yöntem var olmasa da bulunur” diyerek bu konuda önemli olanın niyet olduğunu belirtti.