Danıştay 8'inci Dairesi, Antalya'da bir ailenin, çocuğunun Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması için açtığı davada,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına atıfta bulunarak, dersin adı her ne kadar 'din kültürü ve ahlak bilgisi' olsa da içeriğiyle 'din eğitimi' olduğuna hükmetti.
Antalya'da 2008 yılında Fatmagül Özpınar İlköğretim Okulu 5'inci sınıf öğrencisi S.E.D.'nin ailesi, çocuklarının Din Kültür ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması için Muratpaşa Kaymakamlığı'na başvurdu. Kaymakamlığın başvuruyu reddetmesiyle ailenin 7'nci yılına giren hukuk mücadelesi başladı.
Ailenin avukatı Nusret Gürgöz, Antalya 3'üncü İdare Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davada yerel mahkemenin ilk olarak çocuğun din kültür ve ahlak bilgisi dersinden muaf tutulmasına karar verdiğini aktardı. Çocuğun yaklaşık 3 yıl mahkeme kararı uyarınca dersten muaf tutulduğunu kaydeden Gürgöz, Kaymakamlığın temyizi üzerine dosyaya bakan Danıştay 8'inci Dairesi'nin, okutulan ders kitaplarında din öğretiminde bir mezhebin veya tarikatın esas alınmadığı, kitapların genel olarak mezhepler üstü yaklaşım esas alınarak hazırlandığına işaret ederek yerel mahkemenin kararını bozduğunu söyledi.
Bozmanın ardından yerel mahkemenin kararında ısrar etmediğini anlatan Gürgöz şöyle konuştu:
"Dosyayı AİHM'ye taşımaya hazırlanırken, AİHM'in 'Mansur Yalçın ve diğerleri hakkında' kararı oluştu. AİHM, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması yönünde karar verdi. Bu çerçevede Danıştay 8'inci Dairesi'ne ek savunma gönderdik. Konuyu AİHM'ye ya da Anayasa Mahkemesi'ne taşımaya gerek kalmadan Danıştay da AİHM kararı uyarınca yerel mahkeme kararını bozdu."
'DİN EĞİTİMİ HALİNİ ALDI'
Danıştay 8'inci Dairesi ilgili kararında, devletin eğitim ve öğretimle ilgili üzerine düşen görevleri yerine getirirken müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerektiğinin altı çizildi. Devletin dinler karşısında tarafsız kalarak bütün dinsel inançları eşdeğer görmesi gerektiğine vurgu yapılan kararda, "Öğretimde uygulanan müfredatın belirli bir din anlayışını esas alması durumunda bunun din kültür ve ahlak bilgisi dersi olarak kabul edilemeyeceği ve din eğitimi halini alacağı açıktır" denildi.
Öğrenimin adının 'din kültürü ve ahlak bilgisi' olmasına rağmen içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceğinin açık olduğu kaydedilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Okulda zorunlu olarak okutulan din kültür ve ahlak bilgisi dersini ailenin dini ve felsefi inançlarına ya da inançsızlıklarına uygun olmadığını belirten davacıların herhangi bir din mensubu ya da ateist olduğuna bakılmaksızın bu içeriğiyle zorunlu tutulmasında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır."
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Anadolu Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Can da, kararın Alevilerin zorunlu din dersine karşı yıllardır sürdürdüğü mücadele açısından umut verici olduğunu söyledi.
Ailenin yıllardır hukuk mücadelesi verdikleri çocukları ise şu an lise 3'üncü sınıfa gidiyor