Başbakan Ahmet Davutoğlu canlı yayında soruları yanıtladı. İşte Başbakan'ın açıklamalarından satır başları:
Meclis'ten geçen tezkere
Suriye ve ırak sınırında türkiyedeki şartlardan bağımsız gelişne durumlar var. 20 yılı aşkın süredir ırak'ta bir güvensizlik ortamı var. Suriye'de ise otorite boşluğundan doğan radikal gruplar nedeniyle büyük bir istikrarsızlık var.
Tüm bu durumların Türkiye'deki iç huzuru ve demokratik ortamı etkilemeden ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Bu nedenle böyle bir tezkereye ihtiyacımız vardı.
Kılıçdaroğlu'nun dün söylediklerine hayret ettim. Esad'ı Şam'da muhafaza etmek için sırf bunun için tezkereye 'Hayır' dediler.
Kobani için gerekeni yaparız
Kobani'nin düşmesini istemeyiz. Düşmemesi için ne gerekiyorsa elimizden gelini yaparız.
Suriye'deki Türk halkının da Kürt halkının da gidebileceği tek yer Türkiye. Çözüm süreci olmasaydı eğer Kobani'den gelebilirler miydi?186 bin kişi girdi Türkiye'ye. Herkesin aklını başına alması lazım. Herkes bilsin ki çözüm sürecine devam edeceğiz. Kobani düşerse, bunda Türkiye'nin vebali yoktur.
Kobani düşerse bu çözüm sürecine bağlanmamalıdır. Kobani'deki Kürtler de kardeşimizdir. Önemli olan bizim tarihe nasıl geçeceğimizdir.
Kobani'deki gelişmenin sorumlusu PYD'dir
Çözüm süreci milli bir projedir. Bizim vatandaşlarımızla ilgilidir. olaylar olmasa da çözüm süreci vardı. Arap baharının getirdiği girdaba girseydik sonucu Türkiye için kötü olurdu. Irak Kürt Bölgesinin başı sıkıştığında yardım istediği yer Türkiye'dir.
Harekat kararı yok
Tezkere sonrasında bir askeri harekat kararı alınmadı.
Bugünkü tezkere bizim uluslararsı sınırlarımızı korumak için alındı. Uluslararası koalisyonla işbirliği gerekiyorsa kullanılacak. Aslında tezkere çözüm sürecini garanti altına alıyor.
Neden oylamaya katılmadı?
Oylamaya katılmayarak olağan bir durum olduğunun mesajını verdim. Herhangi bir savaş durumu yok. Bizim için tezkere yasal doğal bir süreçtir. Oylama sonrasındaki zirvenin nedeni de değerlendirme yapmaktı. Olağanüstü bir hal ile ilgili toplanılmadı. Yanlış anlaşılmamalı.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
Süleyman Şah Türbesi ile ilgili olarak her türlü tedbir alındı. Çıkan haberler spekülatiftir. Biz çatışma istemeyiz ama her türlü duruma karşı hazırız. Kesinlikle sessiz kalmayız.
BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARINA İHTİYAÇ YOK
Suriye ile aramızda bir güvenli bölgenin olması gerekiyor. Bunu gündeme getireceğiz. Bunun için Güvenlik Konseyi kararına ihtiyaç yok. Zaten 1270 ve 1278 sayılı iki Güvenlik Konseyi kararı vardır. Uluslararası tehditlere karşı nasıl hareket edileceği bellidir. Karar çok açık.
GÜVENLİ BÖLGE İHTİYACI
Türkiye'nin doğrudan sınırı vardır. En uzun sınır Türkiye iledir. Hava harekatı başarılı olursa IŞİD çekilirse bu sefer Rejim girecek. Bizim tercihimiz BM gücüdür. Kimse kendi kendine bir işe girişmez.
WIKILEAKS BELGELERİ
Keşke bütün kriptolar ortaya çıksa da Türkiye'nin ne kadar ilkeli ve doğru konuştuğu ortaya çıksaydı dedim.
ESAD BEKLİYOR, HAREKETE GEÇECEK
IŞİD hedefleri vurulurken Esad bir kenarda bekleyecek. Rejim bütün gücüyle Halep'e girecek. Bu kötü senaryo. O zaman çok daha fazla insan Türkiye'ye kaçacak. Esad cezalandırmak için bomba yağdıracak. Uçuşa yasak bölge olmazsa Türkiye'ye göç dalgası gelecek. Uçuşa yasak bölgede ısrarcıyız.
SURİYE REJİMİNİN TEHDİDİ ARTIK ANLAŞILDI
Esad'a herhangi bir sünni güvenebilir mi artık? Suriye rejiminin de IŞİD gibi ciddi bir tehdit olduğu artık anlaşılmıştır.
SURİYE'YE MÜDAHALE
2012 Ekim'inde Esad'ın atadığı başbakan kaçmıştı. Önce Ürdün sonra Türkiye'ye girdi. Muhalefet cumhurbaşkanlığına yaklaşmıştı, Hummus düşme noktasındaydı. Uluslararası müdahale o zaman olmalıydı. O zaman söylemiştim. Suriye rejimi ayakta duramaz dedim. Çünkü halka zulmeden rejim ayakta duramaz.
AYM'NİN İPTAL KARARI
TİB'in hakkına müdahaledir. Açık yüreklilikle tartışılması lazım. Fikir ve iletişim özgürlüğünü savunuyoruz. 28 Şubat'ta yazdığımızda yazmayı bıraksın denmişti. Her özgürlüğün bir ahlaki çerçevesi var. Her özgürlüğün etik boyutu var. uygulamadaki gecikme bir insanın hakkını hatta güvenliğini etkilerse bu gecikmeden kim sorumlu olacak?
Gezi olaylarında birisi Twitter'dan evimin adresini vererek saldıracaklarını duyurmuştu. TİB'in böyle bir durumda müdahale edip durdurması mı doğrudur, yoksa mahkemeye gidip bir karar almak mı. AYM'nin her insanın hakkını koruyacak şekilde karar alması gerekir.
Güvenlik tehdit edildiğinde ne olacak? Vatandaşların hukuku korunmalı. TİB böyle durumlarda mahkemeye gitmeden durdurma kararı alabilmesi gerekir. Hakaret, tehdit varsa TİB durdurmalı. AYM, bu kararla benim hukukumu koruyamaz.
HSYK SEÇİMLERİ
Yargıdaki tortuyu kaldırmak istedik
PARALEL YAPI İLE MÜCADELE
Adalet için her türlü tedbiri alırız