Başbakan Erdoğan'ın, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un ‘İnternet Andıcı’ davasında tutuklanmasına ilişkin yaptığı ilk açıklama kısa oldu.
Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg'le ortak düzenlenen basın toplantısında konuya ilişkin soru üzerine konuşan Erdoğan’ın ilk sözleri, "Şu anda yasal süreç başlamış vaziyette. Bu süreç içerisinde benim yoruma ve değerlendirmeye girmem doğru olmaz" oldu.
Erdoğan’ın üzerinde durduğu nokta, 'tutuksuz yargılanma' oldu ve şahsı ve partisinin arzusunun bu yönde olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
"2 yıl Genelkurmay Başkanı olarak beraber çalıştığımız mesai arkadaşımdır. Burada tutuklu değil de tutuksuz yargılama olması her zaman belirttiğimiz üzere bizim arzumuzdur ve süratle bu noktada neticelenmesi şahsım ve partimin arzusudur. Bu şekildeki yolu isabetli bir yol olarak görüyoruz.”
Başbakan Erdoğan’a basın toplantısında yöneltilen diğer sorular Suriye, Fransa’da senato yolunda olan ‘inkar yasası’ ve Irak’taki son gelişmelerdi.
SURİYE
"Şu anda Suriye’de, kendi vatandaşlarını acımasızca katleden, 7 bine yakın vatandaşını öldüren bir yönetim var. İnsan hakları, özgürlükler, dünya barışı, kardeşklik gibi hedefleri olan ülkelerin bu tür yönetimlere karşı herhalde alkış tutması beklenemez. Kaldı ki bizim sınır komşumuz ve akrabalık bağlarına sahibiz. Suriye dini, mezhepsel ve ırkçı bir iç savaşa doğru gitmektedir ve bu engellenmeli.
Burada Türkiye öncelikli rol üstlenmek durumundadır. Çünkü burada meydana gelebilecek bir savaş, bizi de sıkıntıya sokacaktır; tehdit oluşturacaktır. Nitekim 8 bin civarında Suriye vatandaşı şu an bize sığınmış durumda ve engellenmese bu sayı daha da fazla olacaktır.
Şu anda BM Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu bazı kararlar var ama bunlar Libya benzeri değil. Biz de yaptııımlarımızı uygulmaya başladık ve bunlar gelişmelere göre artarak devam edecektir."
FRANSA – 'inkar yasası'
"23 Ocak’ta Fransa senatosuna bu konunun gelmesi beklenen bir şeydi. Türkiye olarak açıkladığımız 8 maddelik yaptrımlara devam ediyoruz. Bunun dışında Fransa içinde tasarıya karşı oluşan tepkiler var. Biz de Sarkozy yönetiminin bu anlayışına karşı olan çevrelerle işbirliği içinde, bu konuların parlamentolar tarafından değil de tarihçiler tarafından ele alınması gerektiğini anlatacağız.
Bu tamamiyle mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik atılmış bir adımdır. Orada 500 bin Ermeni varsa 500 bin Türk ve 7 milyona yakın da Türklerle işbirliği içinde olabileceğine inandığımız kesim var. Şu anda bu tür STK’larla işbirliğmizi sürdürüyoruz.
Türkiye’de yatırımı olan Fransız kuruluşları da rahatsızlar. Bu kuruluşlar da mektuplar yazdılar. Netice ne olur bilemem ama biz şimdi Fransız iş adamlarıyla burada biraraya geleceğiz ve sanotoya bu hassasiyeti bildirmeleri için hatırlatmada bulunacağız. Bu ortak bir problemdir ve süreç bu şekilde devam ederse ilişkiler için ciddi hasarlar meydana getirebilir."
IRAK - Haşimi'nin kaçışı
"Yarın son durumla ilgili Başbakan Nuri el Maliki ile görüşeceğim. Ne yazık ki Irak'ta bir mezhep anlayışı ortaya çıkmaya başladı ve bu da ülkeyi kan gölüne çevirmiş vaziyette. Bunları tasvip etmek mümkün değil.
Kendi bakan arkadaşının binasına tankın namlusunu doğrultursanız hiçbir zaman sağlıklı bir yaklaşım bulamazsınız. Haşimi'nin evinin önüne tankların gelmesi burada akla ziyan bir yaklaşım olduğunu ortaya koyuyor.
Özellikle Haşimi'yle ilgili atılan adımları kabullenmemiz mümkün değil. Ben Biden'a da Obama'ya da demokratik sistem oturuncaya kadar kalmakta fayda olduğunu söyledim. Bunların demokrasiyi anlaması daha uzun yıllar alacak öyle görünüyor."