Özellikle son günlerde KKTC'de kamuoyunu meşgul eden özel “özel yolcu” konusuna da değinen Erhürman, hükümet yetkililerinin tutarsız söylemlerini eleştirdi. Bugüne kadar ülkeye birçok kez özel izinli girişler yapıldığını dile getiren Erhürman, her birinde de Bakanlar Kurulu kararı olduğunu ve bu kararların Resmi Gazete’de yayımlandığına dikkat çekti.
Resmi Gazete’de gelen kişilerin hangi meslekleri yaptığını da görebildiklerini ifade eden Erhürman, bunun doğru bir uygulama olduğunu söyledi. Özel iznin istisnai bir durum olduğunu kaydeden Erhürman, bu konuda bir Bakanlar Kurulu olup olmadığını hükümet üyelerine sorduklarını, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan'ın bu soruya “Evet” cevabı vermiş olmasına rağmen Dışişleri Bakanı Kudret Özersay'ın “Hayır, Bakanlar Kurulu kararı yoktur” dediğini vurguladı.
“ÜLKEYE İZİNSİZ GİRİŞ YAPILMIŞTIR”
Tufan Erhürman sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bakanlar Kurulu kararı olmaksızın özel izin olamayacağına göre, o zaman durum yok hükmündedir ve hiçbir izin yokken ülkeye giriş yapılmıştır. Bir ülkeye izinsiz giriş, başlı başına bir hukuki anomalidir. Bu da bütün Bakanlar Kurulu’nu ilgilendirir. Bu bütün kabinenin sorunudur. İkinci bir sorun da izin yoksa nasıl iniş izni verilir bir uçağa? Bir diğer sorun da madem bu uçak indi, neden orada gümrük memurları yoktu? Sağlık Bakanı ülkeye izinsiz giriş yapan kişilerin ‘karantinadaydılar, asla çıkış yapamazlar’ dedi. Ancak Sayın Ünal Üstel çıkıp dedi ki, ‘çıkıp yerinde inceleme yaptılar’. Bu saydığım dört noktayı da çıkıp bakanlar söyledi. Bunların hiçbiri hukuka uygun değil”
“İNSAN GETİRMEYİ BİLE BECEREMİYORSUNUZ”
Tufan Erhürman , ülkenin 1 Temmuz’dan sonrası için endişe taşıdığını, özellikle kapılar açıldığı anda bu sürecin nasıl yönetileceğinin merak konusu olduğunu söyledi.
Erhürman, “Siz 9 kişiyi yönetemediniz, altüst ettiniz. Bir de bize çıkıp diyorlar ki ‘Ülkeye büyük bir yatırımcı gelecekti de siz engel oldunuz’. Biz mi engel olduk? Siz ülkeye insan getirmeyi bile beceremiyorsunuz. Bu insanları 1 Temmuz’dan sonra da getirebilirdiniz. Kriz yönetiminin birinci şartı, insanlarda güven uyandırmaktır. Bu dönemde hep söyledik, bir kriz merkezi, bir bilim kurulu, bir merkezden, düzenli tek ağızdan açıklama ve şeffaflık” ifadelerini kullandı.
“PARA VARKEN NEDEN PANDEMİ HASTANESİ YAPILMIYOR?”
Tufan Erhürman , şöyle devam etti:
“Bizim esas gündemimiz sağlık ve ekonomidir. Pandemi hastanesi demekten dilimizde tüy bitti. Mart ayında biz pandemi ile karşılaştık. Sağlık Bakanı çıktı ve dedi ki ’45 gün içinde pandemi hastanesi yapacağım’. Sonra Başbakan Yardımcısı çıktı ve dedi ki ‘Yeni cezaevi binası da olabilir’. O da olmadı. Ben Temmuz’dan korkuyorum. Temmuz ayı bizim tehlikeli ayımız. Maliye Bakanı ‘İki ay içinde pandemi hastanesinin ihalesi tamamlanacak, ancak yılsonuna bitecek’ dedi. Para varken, neden pandemi hastanesi yapılmıyor anlamıyorum. Sizin bir B planına sahip olmanız lazım. Çünkü A’yı yapamadınız. A planınız pandemi hastaneli bir plandı. Biz Temmuz’a girerken pandemi hastanesiz gireceğiz”
Cumhurbaşkanlığı seçiminin erkene alınması konusuna da değinen Erhürman, şunlar söyledi:
“Biz Temmuz ayı itibariyle ‘sıfır vaka’ yaklaşımından ‘minimum vaka’ anlayışına geçiyoruz. Madem ki vakalı aşamadır, 1 Temmuz’dan itibaren maske, sosyal mesafe ve hijyeni tekrar söylemeye başlayacağız. Bizim çok dikkatli olmamız gereken bir dönemdir. Bu durumda Ağustos’ta seçim demek, Temmuz ayında bizim propaganda yapmamız demektir. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimini ertelediğimiz, aynı durumdur. O yüzden ben Cumhurbaşkanlığı seçiminin erkene alınmasına sıcak bakmıyorum.”