HAK Genel Sekreteri Mustafa Ulaş tarafından yapılan açıklamada, basında son günlerde “Türkiye kökenli kişilerin sadece bu kişilere hitap edecek bir partin kuracağı” yönünde haberler çıktığına işaret edildi.
Açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesinin “Bu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayırımcılık yapılmadan sağlanır” ifadesi yer aldığına işaret edilerek, HAK’ın bu anlayışı benimseyen bir sivil toplum inisiyatifi olarak sadece bir kökene dayalı partinin ve/veya örgütlenmelerin doğru olmadığını savunduğu belirtildi.
“Zaten yeterince parti var, siyaset yapmak isteyenler onların birinde yapabilir veya yeni parti kurulsa bile bu köken ya da yöresel olmamalıdır” ifadesi kullanılan açıklamada, HAK’ın partileşmediği de kaydedildi.
Açıklamada, HAK’ın partileşmeyeceğinin kurulduğu günden itibaren hep ileri sürüldüğüne işaret edilerek, “partileşmeye yönelik basında yer alan haberler doğru değildir. Bunun kaynağı ise tespitlerimize göre bazı kişi ve/veya kişilerin ve/veya derneklerin HAK’ın üzerinden nemalanmak istemesidir” ifadesi kullanıldı.
Yazılı açıklamada, HAK’ın, “yöresel derneklerin yürürlükteki yasalara göre kurulduğunu, hukuken de kapatılmayacağını” daha önce de belirttiği savunularak, bir kişilik “kişiye özel” dernekler olduğu gibi, birkaç arkadaş grubuna mahsus derneklerin de var olduğuna dikkat çekildi.
“Her şeyi bir tamam olsa da, açıklamalarını ve faaliyetlerini ‘Adanalılar’, ‘Mersinliler’ gibi yöresel adlar kullanarak yaptıkları için, çocuklarımızın ve gençlerimizin ‘buraya’ uyum sağlamasını ve ‘buralıyım’ demesini geciktirmekte, anayasal anlamda ‘eşit vatandaşlık’ anlayışının oluşmasına da kısmen engel olmaktalar” denilen yazılı açıklamada, bu durumun “Öz Kıbrıslılar” ve “Son Kıbrıslılar” gibi isim topluluklarının oluşmasına da kaynaklık ettiğinin düşünülmesi gerektiği üzerinde duruldu.
Açıklamada, öte yandan yöresel isimlerin ulusal sorunlar bir yana uluslararası konularda da gündeme geldiği ifade edilerek, “Bu arkadaşlarımız, bu isimlere bir de bu gözle baksınlar” denildi.