Hristofyas, Rum Haravgi gazetesine yaptığı açıklamada, "Kıbrıs sorunu çözülmeden Türkiye üyeliği umut edemez. Avrupa perspektifi Kıbrıs'tan geçer" ifadelerini kullandı.
Rum iç siyasetine Kıbrıs müzakerelerinde, "sadece istemediklerini öne çıkarmaları halinde yalnız kalacakları" uyarısında bulunan Hristofyas, "Bunu yapmakla kalırsak yalnızlaşacak ve geride kalacağız. Politika yapmak ve hedefleri ileri götürmek, inisiyatifler ve bazı somut hareketler gerektirir. Biz bunu yapıyor ve öne çıkıyoruz" diye konuştu.
Müzakerelerde Eylül 2008'den Mart 2010'a kadar Yönetim ve Güç Paylaşımı, Avrupa Konuları ve Ekonomi başlıklarında "önemli görüş birlikleri sağlandığını", bu konulardaki görüş birlikleri ve anlaşmazlıkların bir uzlaşı belgesinde kaydedildiğini ve bu belgenin Rum Ulusal Konsey üyelerine de verildiğini anlatan Hristofyas, KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Kıbrıs Türk tarafının müzakereciliğini Derviş Eroğlu aldıktan sonra mülkiyet başlığının müzakeresine başlandığını hatırlatarak, bu başlıkta hiç ilerleme kaydedilemediğini ifade etti.
"Kıbrıslı Türk'ün bıçaklanması"
Açıklamasında, Rum tarafında son dönemlerde artan ve "ırkçılık" olarak nitelenen olaylara da değinen Hristofyas, "Milliyetçiliğin şovenizmin, ırkçılığın hortlamasıyla ilgili hiç bir yorum veya açıklama yapılmıyor. Gözlerini kapatıyorlar ve yalnız müphem şekilde ifade özgürlüğünden söz ediyorlar. Bizi her gün eleştirenler aşırı milliyetçi sloganları ve aşırı ve çok tehlikeli davranışları görmüyorlar mı? Bazı unsurların yollarda maskelerle, coplarla, kasklarla yürüdüğünü görüyorlar mı?" ifadelerini kullandı.
Hristofyas, şöyle devam etti:
"Larnaka'daki etkinlikte (5 Kasım'da) Kıbrıslı Türk'ün bıçaklanmasından endişe duymuyorlar mı? Kıbrıslı Türklerin arabalarına yapılan vandallıktan endişe duymuyorlar mı? Çok üzgünüm ama bunlardan söz ettiğimizde Türk propagandasına gerekçe sağladığımız iddiası tahriktir. Türkiye'ye bahane verenler, olayları çıkaranlar ve şiddet uygulayanlardır. Milliyetçiliğin ve ırkçılığın hortlamasına göz yumanlar, milliyetçilik ve ırkçılığın sözcülüğünü yapanlarla aynı şekilde sorumludur."
Türkiye'ye baskı uygulanmasını istiyor
Hristofyas, müzakere masasında KKTC Cumhurbaşkanı ile karşılıklı kabul edilebilecek ve ayrı ama eş zamanlı yapılacak referandumlarda iki toplumun onayına sunulacak bir çözüme varmaya çalıştıklarını belirterek şöyle devam etti:
"Çabalarımız bununla sınırlı kalmıyor. Türkiye, çözüm için hareket etme kararı almadan hiçbir noktaya ulaşamayacağımız genel kabul gören bir şeydir. Bu nedenle Kıbrıs sorunundaki stratejimiz; geleneksel tezlerini değiştirip, bu şartlar altında adil, yaşayabilir ve kapsamlı çözüm bulunmasında işbirliği yapması için, Türkiye'ye nüfuz ve baskı uygulanması için, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin kullanılmasını da kapsıyor. Biz, çözüme katalizör olarak işlemesi için Türkiye'nin üyelik sürecini değerlendirmeye kararlılıkla devam edeceğiz."
"Türkiye'nin şu anda çözüme hazır görünmediği" iddiasında da bulunan Hrsitofyas, özetle şöyle devam etti:
"Sayın Erdoğan'ın partisi AK Parti açısından seçimlerin kritik önemi vardır bu nedenle karşı karşıya bulunduğu sorunlar arasında Kıbrıs sorununun da olmasını istemiyor. Şu anda Kıbrıs sorunu Türk liderliğinin öncelikleri arasında üst sıralarda değil. Bu, bizim pasif şekilde hazirana kadar zamanın geçmesini bekleyeceğimiz anlamına gelmez. Türkiye'nin AB'ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmesinde ısrar edeceğiz. Bunu yapmak zorundadır, Avrupa Birliği de Türkiye'den, istisnasız bütün AB üyesi bütün ülkelere yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesini talep etmek zorundadır."
"Avrupa perspektifi Kıbrıs'tan geçer"
"Kıbrıs sorunu çözülmeden Türkiye üyeliği umut edemez. Avrupa perspektifi Kıbrıs'tan geçer" görüşünü savunan Rum lider, şunları kaydetti:
"Biz Türkiye'ye yardım etme konusunda iyi niyete sahibiz ancak onun da her şeyden önce kendisine yardımcı olması gerekir, şu ana kadar bunu yapmadı. Dolayısıyla, karşılaştığı zorluklar konusunda Kıbrıs Cumhuriyeti'ni suçlamasın. Türkiye'nin tutumu, Kıbrıs sorununun çözümünü asla kabul etmemek ise o zaman bu görüşe sahip olanlar Kıbrıs halkına çözümün olamayacağını söylemeli. Türkiye kabul etmezse çözüm nasıl bulunacak; savaşla mı? Türkiye ya çözüm bulunmasının kendisinin de çıkarına olduğunu anlar ve bunda işbirliği yapar veya işbirliği yapmaya zorlanır. Biz müzakere masasında esneklik göstererek ve yapıcı tezler koyarak ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin erişebildiği her uluslararası kürsüyü kullanarak ve işbirlikleri ihdas ederek bu yönde çalışıyoruz."