İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türk tarafının “herkes yoluna” şeklinde siyaset güttüğünü belirterek, “bunun iyi bir yol olmadığını, böylesi bir durumda Rum tarafının tanınmış olması nedeniyle yoluna devam edeceğini, ancak Türk tarafının yolunun şimdiki gibi izolasyonlar altında olacağını” söyledi.
Bu süreç bittiğinde bir daha Kıbrıs sorununun gündeme gelmeyeceği diye bir durum olmayacağını da söyleyen Talat, halkın bu işten bıkıp usandığını, “son şans”ları çözüm yönünde kullanmanın şart olduğunu ifade etti.
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, bir televizyon programında çeşitli gelişmeleri değerlendiren 2. Cumhurbaşkanı Talat, Rum tarafından kaynaklanan kendisiyle yapılan anlaşmalardan bile vazgeçildiğine ilişkin iddiaların gerçek olup olmadığının sorulması üzerine, egemenlik ve çapraz oy konularını örnek gösterdi ve bunlardan başka bir şey olup olmadığını bilmediğini, konu ile ilgili açıklamanın görüşmecilerden beklenmesi gerektiğini söyledi.
Egemenlik hususunda Türk tarafının getirdiği yeni önerinin, yani federal anayasanın sınırları çerçevesinde kurucu devletlerin egemen olacakları önerisinin kendilerine bir şey kazandırmadığını ifade eden Talat, “Bu, sadece Rumları öfkelendirdi ama bizim son derece ısrarcı olduğumuz federal ve kurucu anayasaların eşitliği tezimizi de federal anayasaya zımni üstünlük vererek yerle bir etti” dedi.
“Çapraz oy bizim tarafımızdan kabul edilmiş bir öneri değil, ama 4 Ocak 2010’da sunduğumuz paketin bir unsuru olduğu için onun çekilip geri alınması, paketi berhava etti” diyen Talat, bunu “yanlış bir yaklaşım” olarak değerlendirdi.
Son iki görüşmenin bir ve bir buçuk saat sürdüğüne, bu sürenin içinde tercümelerin de bulunduğuna dikkat çeken Talat, “bu durumda nelerin görüşülebileceğini” sordu.
Tarafların Annan Planına benzer bir şeyin hazırlanması için BM’yi zorlayıp zorlamadıklarına yönelik bir soruyu yanıtlarken de Talat, Rum tarafının “Kıbrıslı süreç” istediğini, baskılara kapalı olduğunu, Türk tarafının ise böyle bir istek ifade etmediğini anlattı.
“HERKES YOLUNA SİYASETİ…”
Türk tarafının “herkes yoluna” şeklinde siyaset ifade ettiğini de belirten Talat, bunun iyi bir yol olmadığını, böylesi bir durumda Rum tarafının tanınmış olması nedeniyle yoluna devam edeceğini, ancak Türk tarafının yolunun şimdiki gibi izolasyonlar altında olacağını söyledi.
Bu süreç bittiğinde Kıbrıs sorununun bir daha gündeme gelmeyecek diye bir şey olmayacağını da söyleyen Talat, halkın bu işten bıkıp usandığını, “son şans”ları çözüm yönünde kullanmanın şart olduğunu kaydetti.
“Rum tarafının neye evet diyeceği” sorusu üzerine de Talat, Hristofyas’ın çok büyük tepkilerin olmayacağı bir çözümü kabul edebileceğini, bunun ötesinde kendisinden büyük bir cesaret beklemediğini vurguladı.
Avrupa Birliği ve Yunanistan’ın Rum tarafına Kıbrıs sorununun çözümü için baskı uygulaması halinde belki bir şey olabileceğini anlatan Talat, aksi takdirde şu sıralarda pek bir umudun olmadığını söyledi.
“60 CUMHURİYETİ’NE DÖNMEK GERÇEKÇİ DEĞİL”
“1960 Cumhuriyeti’ne dönmenin söz konusu olup olmayacağına” ilişkin bir soru üzerine de Talat, böyle bir durumun gerçekçi olmadığını kaydetti. İki bölgenin oluştuğuna ve fiilen yerleşimler olduğuna dikkat çeken Talat, Kıbrıslı Türklerin BM parametreleri çerçevesinde elde ettikleri kazanımları geri vermemesi gerektiğini ifade etti. Talat, bunlar arasında iki kesimlilik, iki kurucu devlet ve siyasi eşitliğin birçok yeni unsurunun kabul edilmesi, karar alma süreçlerine tam katılım gibi örnekleri sıraladı.
EKONOMİ
KKTC’nin bugünkü şartlarda evrensel ekonomik mekanizmaları çalıştırarak ekonomik olarak güçlenebilmesini pek mümkün görmediğini söyleyen Talat, güçlenmesi halinde bir çekim merkezi haline gelebileceğinin bir vakıa olduğunu ancak bunun bugüne kadar başarılamadığını ifade etti.
Ekonomik kalkınmanın Türkiye’nin mutlak ve sürekli desteği ile sağlanabileceğini ifade eden Talat, “Farz edelim ki ekonomik olarak KKTC güçlenmiştir. Bu sadece Türkiye’nin desteğine bağlı olmayacak mı..!” diye sordu.
Talat, cumhurbaşkanı olduğunda da Kıbrıs sorununun çözülmemesi halinde ekonominin istenildiği düzeyde olamayacağını anlattığını hatırlattı.
Talat, dünya hukukunun ve ekonomisinin bir parçası olunmadığı takdirde normal, düzenli ve istikrarlı bir ekonomiye de sahip olunamayacağını kaydetti. “Bu amaçla çözüm için çalışmak gerekiyor. Bu konuda kendimizi dünyaya kanıtlamak durumundayız” diyen Talat, ancak böyle bir durumda, çözüm olmasa da iyileşmelerin olabileceğini vurguladı.
Son günlerde inşaat sektörüne ve süpermarket alanına yönelen yabancı yatırımların ülkeye yararı olmayacağını ifade eden Talat, “Çürümeye terk edilen binlerce konut varken bu alana yatırım akıl karı değildir. Yeterince süpermarketimiz varken onları da batıracak girişimlerden uzak durulmalıdır. Katma değer üretebilecek yabancı yatırımların başımızın üstünde yeri var ama sözünü ettiğim alanlarda neyi paylaşacağız..? İktidarda bulunduğumuz dönemde böylesi yatırımlara hiç sıcak bakmamış ve önünü açmamıştık” dedi.
AİHM KARARI
AİHM’in son aldığı karara da değinen 2. Cumhurbaşkanı, daha önceden kabul edilebilir bulunan davaların artık bittiğine dikkat çekerek, bundan sonra Taşınmaz Mal Komisyonu’nun doğru çalışmalarıyla yeniden tescil edilmiş olacağına dikkat çekti. Rum hak sahiplerinin bundan sonra AİHM’e doğrudan başvuramayacaklarına, iç hukuk yolunu tüketmek zorunda kalacaklarına dikkat çeken Talat, bu durumun 2004-2010 döneminde, yani “dünya dilinin konuşulduğu” dönemde oluştuğunu da ekledi.