KAMU-SEN Genel Başkanı Mehmet Özkardaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önceki yıllarda yaşanan polemiklerin yeniden yaşandığına dikkat çekerek, “Artık halkımızı çözüm isteyenler, çözüm istemeyenler diye çatıştırıp Rumların çözüm karşıtlığını dahi kendi liderlerimize yüklemekten kurtulmamız gerekir” dedi.
Özkardaş yaptığı yazılı açıklamada, “Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm tek tarafın istemesiyle olmuyor. Olsaydı 2004'te dünyanın hazırlayıp, iki halkın referandumuna sunulan Annan Planı’na tek taraflı evet dememiz yeterli olurdu… Nedense bizim içimizdeki bazı kesimler bile Kıbrıs'taki çözümsüzlüğün sorumlusu olarak sürekli Kıbrıs Türk liderlerini gösterdiler. Sanki de Rum tarafı çözüme hazır ve uzlaşıdan yanadır da biz istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Talat ve Hristofiyas'ın Kıbrıs sorununu çözeceği empoze edilmesine rağmen müzakerelerin başlamasından sonra Rum tarafının Kilise yönlendirmeli uzlaşmaz tutumlarının aynen devam ettiğini kaydeden Özkardaş, Talat’ın "Rumlar ellerinden gelse Kıbrıslı Türklerin aldıkları havayı bile kesecekler, Rum tarafı uzlaşmak istemiyor..." demek zorunda kaldığını hatırlattı.
Özkardaş, o dönemde Talat’ın kendisine yönelik eleştirilere "Rumlar anlaşma istemiyorlarsa ben ne yapayım yani, Saray Önü’ne çıkıp kendimi mi asayım?" şeklinde tepki verdiğini de ifade etti.
Özkardaş şöyle devam etti:
“Yani dememiz o ki, artık halkımızı ‘çözüm isteyenler, çözüm istemeyenler’ diye çatıştırıp, Rumların çözüm karşıtlığını dahi kendi liderlerimize yüklemekten kurtulmamız, çözümün iki tarafında istemesi halinde olabileceğini ve Kıbrıslı Türkler olarak bizlere ve seçilecek liderimize düşenin de Federal bir çözüm için tek yürek olarak, hem Rum liderliğini ve halkını ve hem de uluslararası güçleri zorlayıp ucu açık olmayan sonuç alıcı müzakerelere zorlamaktır.
Halkımızı, ‘Rum yanlısı, Türkiye düşmanı’ ve/veya ‘barış karşıtı statükocu’ gibi, artık modası çoktan geçmiş söylemlerle bölmeyelim ve yarın seçilecek olan hangi aday olursa olsun Rumların uzlaşmaz tavırları karşısında seçilen liderimize Sayın Talat'a söylendiği gibi ‘Denktaşlaştı’ gibi söylemlerden sakınalım.