KTEZO, bu isteğini Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na gönderdiği mektupta iletti. Mektupta, Hükümet partisi birçok milletvekillerinin Sosyal Sigortalar (Değişiklik) Yasası’na isteme istemeye onay verdiği ileri sürülerek, Yasanın panik içerisinde Meclis’ten geçirildiği iddia edildi.
Mektupta, KTEZO’nun, yasanın görüşüldüğü İdari ve Sosyal İşler Komitesi’ne görüş sunduğu belirtilerek, emeklilik yaşının toptancı bir yaklaşımla ölüm yaşına bakılarak belirlenmemesi gerektiği savunuldu.
Mektupta, iskele kurup 4-5 metre yükseklikte boya, tuğla ve demir yapmaya başlayan ve ülkenin sosyo-ekonomik yapısından dolayı emekliliğine kadar bu işi bizzat yapmak zorunda olan bir zanaatkarın (işçi veya esnafın) 50-55 yaşından sonra bu işi nasıl yapacağı sorusu soruldu.
Sosyo-ekonomik yapının düzenlenmediği, planlanmadığı, bu nedenle denetimlerin de yapılmadığı sürece, çırak, işçi ve zanaatkar olarak meslek hayatına atılanların son noktaya kadar da aynı şekilde gittikleri hatırlatılan mektupta, bu gibi sektörlerde çalışanlar için emeklilik yaşının 60 olamayacağı, emeklilik yaşının 60 – 63 olduğu ülkelerde ise fırça, çekiçle başlayan iş yaşamının kendi ülkemizden farklı olarak emekliliğe kadar aynı şekilde sürmesine yasalarla müsaade edilmediği belirtildi.
Mektupta söyle denildi:
“Prim oranları ile ilgili tartışma bu ülkede 10 binlerle ifadesini bulan esnaf ve zanaatkarların toplumdan nasıl dışlandığının başka bir örneğidir. Sigortalara prim borcu olan büyük kesim esnaf ve çalışanlarıdır. Yani ödeyemeyen onlardır. Sigortalar ‘af yasasının’ nedeni de buna dayandırılmıştı. Tabi bilindiği gibi esnafımız bu yasadan da yararlanamamıştır. Çünkü harçlık çıkarmaya bile elverişli olmayan bir yapıdan, gelecekle ilgili bir yatırım çıkması beklenemez.
Özetle bizler sorunu bu şekliyle ortaya koyarak, prim artışı yapabilmenin yolunun ekonomiden geçtiğini (kayıt dışılık, haksız rekabet, planlama vb.) anlatmaya çalıştık. Gördüğümüz kadarıyla da onay aldık.”