Genel Kurula Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Nazım Çavuşoğlu, ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler Genel Sekreteri Kutlay Erk, Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, Güney Kıbrıs ve yabancı sendika temsilcileri ile Türkiye Eğitim Sendikası, siyasi parti ve örgüt temsilcileri de katıldı.
Genel Kurul, Kıbrıs Türk öğretmen sendikalarında hizmet veren merhum sendikacılar için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
Divan Başkanlığı’nı Mehmet Öznacar, divan sekreterliklerini ise Mustafa Özyiğit ile Aktan Erdoğan’ın yaptığı genel kurulda sendika yönetimi için, şu anki başkan Adnan Eraslan’ın grubu Demokrat Öğretmenler Grubu ile Öğretmenler Hareketi yarıştı.
KTOEÖS’ün yeni yönetiminin kimlerden oluşacağının bu akşam geç saatlerde belli olması bekleniyor
ERASLAN
KTOEÖS Başkanı Adnan Eraslan genel kurulda gerçekleştirdiği açılış konuşmasında, toplum olarak çok sıkıntılı bir dönemden geçildiğini savundu.
Sendikal Platform’daki misyonlarının devam ettiğini, mitingler düzenlediklerini belirten Eraslan, “Beraber olduğumuz sürece her zorluğu aşıp toplumumuzu layık olduğu yere taşıyacağımıza inancımız tamdır” dedi.
Öğretmenin görevinin, sadece sınıflarda ders vermek olmadığını kaydeden Eraslan “Bizler toplumun her kesimine ışık tutan, karanlıkları aydınlatan, kendini toplumuna adamış kesimiz. Her koşulda en önde yürümeye devam edeceğiz” dedi.
Eraslan, tüm konuklara genel kurula katılmalarından dolayı teşekkür etti.
ÇAVUŞOĞLU
Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Nazım Çavuşoğlu da yaptığı konuşmada, genel kurula nezaketten katıldığını, ancak genel kurulda söz alan pek çok konuşmacıya cevap vermek hasıl olduğunu söyledi.
WFTU temsilcisinin “Türkiye’nin baskıcı yönetimi” ifadelerine karşılık Çavuşoğlu, KKTC’nin özgür bir ülke olduğunu ve her tür fikrin söylenebileceğini, ancak böyle bir söylemde bulunmanın “Kıbrıs sorununun bilinmemesinden veya örtbas edilmeye çalışılmasından veya Güney Kıbrıs’ın lobi çalışmalarının parçası olmasıyla” açıklanabileceğini kaydetti.
Öğretmenin geçmişte hem sınıfta ders verdiğini, geceleri ise silah tutuğunu belirten Çavuşoğlu, bunun nedeninin ise, Rum tedhiş örgütünün Kıbrıslı Türklerin canına kast etmesi olduğunu, Türkiye’nin adaya 1974’te Garanti Antlaşmaları’ndan doğan hakla geldiğini belirtti.
Çavuşoğlu, şehit öğretmenlerin sayesinde KKTC bayrağının altında genel kurul yapabilmekte olduklarını ve rahatça İstiklal Marşı söyleyebildiklerini ifade etti.
Bakan Çavuşoğlu, “Barış içerisinde yaşamak istiyoruz, ancak barışın onurlu ve sürdürülebilir olması prensibimizdir” dedi.
Kıbrıs Türkü’nün 2004’te tavrını ortaya koyduğunu, Güney Kıbrıs ile iyi geçinmek adına tarih kitaplarını da değiştirdiğini belirten Milli Eğitim Bakanı Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs’ta tarih kitaplarının değişiminin mümkün olmadığı yöndeki konuşmaları kimsenin inkar edemeyeceğini ifade etti.
2004 referandumunda Güney Kıbrıs’ta “hayır” diyen kesimin yüzde 95’inin gençler olduğunu belirten Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs eğitim sisteminde çok değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı.
Pek çok konuyu farklı ortamlarda tartışmalarının daha uygun olacağını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, UBP’nin ve diğer partilerin bugün dahi yapılacak bir seçimde oy oranlarının belli olduğunu kaydetti.
WFTU TEMSİLCİSİ CLEANTHOUS
Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu (WFTU) Avrupa Bölge Temsilciliği Başkanı Cleanthes Cleanthous ise, kitlesel halk seferberliğinin tüm WFTU üye örgütler tarafından desteklendiğini ifade etti.
“Türkiye’nin baskıcı yönetimine karşı özgürlük için vermekte olduğunuz mücadeleyi desteklediğimizi ve dayanışma içerisinde olduğumuzu bir kez daha deklere ederiz” diyen Cleanthous, Kıbrıs sorununun çözümünün adaya güvenlik ve refah getireceğini, mevcut durumdan kaynaklanan tehlike ve sıkıntılardan da kurtaracağını kaydetti.
Küresel ekonomik krizin neo - liberal modelden kaynaklandığını, neo liberal model sonucu dünyanın pek çok yerinde halkların sokaklara döküldüğünü ifade eden Cleanthous, “En güzel örnek ise sizlerin, Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin Türkiye tarafından dayatılan neo - liberal politikalara karşı başkaldırıda ortaya konulan kitlesel seferberliktir” iddiasında bulundu.
ECEVİT
Türkiye Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim - Sen) Örgütlenme Sekreteri Mustafa Ecevit ise, “Neo liberal politikaların sonucu, gerek Türkiye, gerek KKTC’de gerek diğer coğrafyalarda daha çok işsizlik, daha az ücret ve yoksulluk. Bize dayatılan yaşam bu” dedi.
Ecevit, “Kıbrıs halkını besleme olarak niteleyenlerin aslında bizlere başka bir yaşam tarzını dayatmak durumunda görüyoruz” dedi.
Mustafa Ecevit, neo - liberal politikalara karşı eş zamanlı mücadele verilmesi gerektiğini kaydetti.
PEO
Güney Kıbrıs “Emek Enstitüsü” (PEO) Örgütlenme Sekreteri Hristos Tombazos, PEO’nun Kıbrıslı Türklerle olan ilişkilerin geçici çıkarlara dayanmadığını, Kıbrıslı Türklerle olan ilişkinin “ortak sınıf çıkarlarına” dayandığını savundu.
Tombazos, “Bugün iki toplum arasındaki işbirliğinin ve ortak mücadelenin tarihi var, somut bir sınıfsal ve siyasi içeriği var. İşte bu ayrılığı kalıcı kılmayı arzulayanlara cevabımızdır” dedi.
Ortak mücadelelerinin, üzerinde anlaşılan somut bir siyasi çerçeveye ve ortak değerlere dayandığını kaydeden Tombazos, “Kıbrıs sorununa BM kararlarında belirtildiği şekilde, siyasi eşitlikli, iki bölgeli, iki toplumlu, federal çözümde ısrar ettiğimizi her fırsatta tekrarlıyoruz. Kıbrıs’ın askersizleştirilmesini, etnik köken din vs. farklılığı nedeniyle herhangi bir ayrımcılığın olmamasını, birleşik bir sosyal sigorta sistemi ve çalışma ilişkilerinde birleşik standartların olmasını istiyoruz” dedi.
Tombazos ayrıca, “(Kıbrıs’ın) kısa sürede yeniden birleştirilmesine destek olacak daha büyük bir dinamizmi yaratmak için faaliyetlerimizi daha fazla yoğunlaştırmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
OLTEK
Kıbrıs Teknik Eğitim Öğretmenler Sendikası (OLTEK) Başkanı George Kollyfas da, dünyadaki ekonomik krizin neo - liberal politikaların bir sonucu olduğunu ve zor dönemlerde birlikte ayakta sağlam durma ve çalışanların haklarının korunması gerektiğini kaydetti.
Kollyfas, komşu ülkelerde yaşanan sosyal olaylardan Kıbrıs’ta net bir mesaj çıkarılması gerektiğini, bu mesajın, en erken zamanda istikrarlı ve saygın bir devlet oluşturulması olduğunu” savundu.
George Kollyfas, Kıbrıs sorununa en erken zamanda “tüm Kıbrıslıların” yararına olacak bir çözüm bulunması için liderlere baskı yapılması gerektiğini öne sürdü.
TARİHSEL DİYALOG VE ARAŞTIRMA DERNEĞİ
Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği Başkanı Chara Makriyianni, adada tarih konusunda eğitim sistemini değiştirmenin öncelikleri olduğunu kaydetti.
Sendikaların mücadelesine destek belirten Makriyianni, sendikaların mücadelesine atıfta bulunarak, “Çocuklarımızın barışın hakim olduğu Kıbrıs’ta geleceğini emniyete alma konusunda daha cesur davranılmasını temenni ederdim” dedi.
VAROĞLU
Sendikal Platform adına Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Başkanı Güven Varoğlu ise yaptığı konuşmada, genel kurulun “toplumsal varoluş mücadelesi” açısından son derece önemli olduğu görüşünü kaydetti.
Sendikal Platform’un hedefinin, “Kıbrıs Türk halkının kendi kurumlarını kendinin yönetmesi” olduğunu kaydeden Varoğlu, “Türkiye’de AKP Hükümeti tarafından Kıbrıs Türkü’nü sindirmek ve ortadan kaldırmak için senaryolar oynanmakta olduğunu” savundu.
Kıbrıs Türkü’nün verdiği mücadelenin dünyaya örnek olması gerektiğini kaydeden Varoğlu, Sendikal Platform tarafından düzenlenen kitlesel iki mitingde “Kıbrıs Türkü’nün kendi kendini yönetmek, adada onuruyla yaşamak isteği ” mesajının verildiğini ifade etti.
Öğretmenlerin görevinin, sadece sınıfta ders vermek olmadığını belirten Varoğlu, öğretmenlerin toplumsal görevi bulunduğunu, bu bakımdan genel kurulun son derece önemli olduğunu kaydetti.
Varoğlu, Türkiye ile imzalanan ekonomik işbirliği paketi ve bu kapsamda alınan ekonomik tedbirlerin geri çekilmemesi durumunda 25 Mart’ta eylemlerini Meclis önüne taşıma sözlerinin arkasında olduklarını da belirtti.
KONULOĞLU
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) adına Çağla Önder Konuloğlu ise, Kıbrıs toplumunu yok edecek politikaları uygulayan kim olursa olsun buna karşı duracaklarını ifade etti.
Ülkedeki olumsuzlukların gittikçe arttığını öne süren Konuloğlu, çalışma yaşamı, sağlık ve eğitimin ülkenin kalkınması için yeterli düzeyde olmadığını savundu.
Bütçede eğitime ayrılan yüzde 13.9’luk payın yüzde 10.5’inin özel okullara ve üniversitelere gittiğini, dolayısı ile devlet okullarına çok az bir miktar kaldığını öne süren Konuloğlu, “Bugün okullarımızda öğrencilerin çoğu, üçte ikisi taşıma nüfustan oluşuyor. Eğitime verilen katkı payı onlar için de yeterli değil” şeklinde konuştu.
Konuloğlu ayrıca, Kıbrıs’ta her sorunun arkasında Kıbrıs sorununun yer aldığını da öne sürdü.
ERK
Cumhuriyetçi Türk Partisi - Birleşik Güçler CTP - BG Genel Sekreteri Kutlay Erk, KKTC’de eğitimde gerileme yaşandığını savundu ve bu gerilemenin bir nedeninin ekonomi, diğerinin ise Kıbrıs sorunu olduğunu söyledi.
“Kıbrıslı Türkler olarak büyük bir abluka altındayız” diyen Erk, KKTC’de hem sermayenin hem de üretimin devşirilme uğraşları altında olduğunu, üretim güçlerinin, siyasi parti ve örgütlerin desteği ile, bu devşirme uğraşlarına karşı direnmesi gerektiğini kaydetti.
Mal ve hizmet veren tüm kurumların korunmasından yana olduklarını ifade eden Erk, özelleştirmeyi Kıbrıs Türk halkının üretkenliğinin sınırlandırılması girişimi ve varlığına karşı bir tehdit olarak gördüklerini belirtti.
Kutlay Erk, “Umudumuz, yapılan bu eylemlerden sonra Kıbrıslı Türkler’in bu ablukasının kaldırılması ve Kıbrıslı Türkler’in kendi kendini yönetme iradesine saygı duyulması ve Kıbrıslı Türkler’in kendi kendisini yönetme imkanlarının sağlanmasıdır” dedi.
Kıbrıs sorununun tüm sorunların anası olduğunu savunan Erk, müzakere sürecinde tıkanma yaşandığını, bunun BM tarafından da dile getirildiğini belirtti.
Kutlay Erk, birleşik bir Kıbrıs’a ve sürdürülebilir bir yapıya ulaşmak için öğretmenlerin katkısının büyük olduğunu da söyledi.
İZCAN
Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Sekreteri İzzet İzcan da, gelişmiş ülkelerde bütçeden eğitime ayrılan payın KKTC’de ayrılandan daha yüksek olduğunu belitti ve “Hem bütçede eğitim için ayrılan pay yetersiz hem de kontrolsüz nüfus akışı neticesinde eğitim sistemi, okullarımız iflas etmiştir” iddiasında bulundu.
Kalabalık sınıflarda verim alınamadığını belirten İzcan, ÖSS sınav sonuçlarında KKTC’nin Şırnak’ın gerisine düşmesinin eğitimin iflas ettiği anlamına geldiğini savundu.
ÇAKICI
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, KKTC’nin bir taraftan Kıbrıs sorunu nedeniyle Türkiye’nin AB sürecinin tıkanması, diğer taraftan ise sadece bir bölgede 50 milyon dolar değerinde doğal kaynak bulunan Güney Kıbrıs arasında sıkışıp kaldığını ifade etti.
Kıbrıs Türk halkının kendi kurumlarını yönetmediği nedeniyle sokaklara indiğini savunan Çakıcı, hükümetin istifa etmesi ve yeni bir sürecin önünü açması gerektiğini iddia etti.
Halk hareketini bozan herhangi bir süreçten kaçınılması gerektiğini belirten Çakıcı, “Başbakan, siyasi parti ve sendikaları çağırıp daha çok çatışma olmadan bu konuları sulh ve barış içinde çözmeliyiz, aksi takdirde bizi kaos beklemektedir” dedi.
Çakıcı, “Biz, Türkiye’deki kardeşlerimize karşı eylem yapmıyoruz, biz kendi haklarımız için kavga ediyoruz” dedi.