Sendika Başkanı Tahir Gökçebel yaptığı açıklamada, “Bizimle diyalogtan kaçan ve her vesileyle öğretmene saldıran, haklarını gasp eden, sendikasını bölmeye çalışan, okullarını gözden çıkaran Eğitim Bakanlığına cevabımızı vereceğiz” dedi.
Yarından itibaren grev ve eylemlerini yaygınlaştırıp bakanlığa “en sert şekilde karşılık vereceklerini” ifade eden Gökçebel, “UBP Hükümeti aldığı talimatlarla Kıbrıslı Türklerin kültürel benliklerini yok edecek, onları daha çok Sünnileştirecek projeyi uygulamak için harekete geçmiştir” dedi.
Gökçebel, “Kıbrıs Türk toplumuna asimilasyon politikaları uygulamak isteyenler, iyi bilmeli ki bu toplum kendi çağdaş yapısı içinde varlığını da, dinini da, dilini da, kültürünü da canı pahsına olsa da korumayı başarmıştır. Bu topraklarda yaşayanlar ya kul, köle, açlık, sefalet içerisinde ümmet olmayı tercih etmek; ya da göç etmeye zorlanmaktadır. Sesiz kalmak suç ortaklığı olacaktır.KTOEÖS sesiz kalmadı ve kalmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Haspolat Meslek Lisesi’nde açılması düşünülen ilahiyat alanının masumane bir girişim olmadığını savunan Gökçebel, özetle şöyle devam etti:
“2011-2012 akademik çalışma takvimi Milli Eğitim Bakanlığı ile sendikamız arasında ortak imza ile ortaya çıkmıştır. Bu takvimde İlahiyat alanının açılması yoktur. Öğrencilerin kaydı yasal değildir. Yıllık çalışma takvimine göre kayıtlar 30 Haziran’da bitmiştir; Kayıt kabul tüzüğüne göre, 9. sınıfı hazırlık sınıfıdır, bütün 9. sınıfların müfredat programı aynı olmalıdır. Bu sınıfta alan açılmasına imkan verilmemektedir. Talim Terbiye Kurulu kararı ile alan açılıp, müfredat programının belirlenmesi gerekirken kurul hiç toplanmamış talimat gereği tepeden inme kararlarla uygulama yapılmıştır. Anayasa, Milli Eğitim yasası, Çocuk Haklar Yasası’na göre 18 yaşından küçük çocuklara bir mezhebin eğitimi (Sünni) devlet eliyle verilmesi yasa dışıdır.
Öğretmenler yasası eğitimle ilgili böyle önemli bir kararı istişare etmeyi ve Teknik Kurul’da görüşüp yasallaştırmayı emrederken, karar öncesi ve sonrası hiçbir görüşme yapılmadan suçlular gibi gizlice alınan talimatlar uygulamaya sokulmuştur. Türkiye’de Atatürk tevhid-i tedrisat kanunu ile medresleri kapatmıştı, Latin alfabeleri ile çağdaş alfabeye geçmiştir. Daha sonraki hükümetler döneminden günümüze kadar bu miras yok edilmiştir.Yüz yıl sonra bu uygulama bizlere de dayatılmıştır: Nüfus politikaları yanlış olan bir ülkede talep var gerekçesi geçerli olur mu? Alevilerin, diğer din mensuplarının da talepleri devlet eliyle, bütçesiyle karşılanacak mı? İlahiyat mezunu din dersi öğretmeni, öğretmenlik sınavını geçmesine rağmen istihdam edilmezken, ülkede din görevlisi yetiştirecek ilahiyat fakülteler açılmışken, TC’den getirilen 150 den fazla öğretmen istihdam edilmesi mantıklı mı…”