Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında Akdeniz’de Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması Hakkında Anlaşmanın Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasa Tasarısı’nı oy çokluğuyla kabul etti.
28 kabul, 8 ret oyla kabul edilen yasa, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki mevcut iyi komşuluk ve dostluk ilişkilerini daha derinleştirmek ve genişletmek isteğinden hareketle: tarafların kıta sahanlığının doğal kaynakları araştırmak ve işletmek amacıyla egemen haklarını kullandıkları Akdeniz'de kıta sahanlığının ilgili bölgelerinin sınırının saptanmasını ve yapıcı müzakereler ve iyi komşuluk ruhu içerisinde adil ve karşılıklı kabul edilebilir çözümler sağlanması” amacını taşıyor.
Yasa tasarısının oylanmasından önce yapılan konuşmaların son üçünü TDP Milletvekili Mustafa Emiroğulları, CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün yaptı.
EMİROĞULLARI
TDP Milletvekili Mustafa Emiroğulları konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının haklarının, belirli kişilerin ve zümrelerin çıkarları uğruna geriletildiğini savundu.
Emiroğulları, Kıta Sahanlığı Anlaşması’nın, Rum tarafının yaptığı anlaşmalar gibi, 1960 Anlaşmasının ruhuna aykırı olduğunu ileri sürerek, çözüm olmadan yapılacak hiçbir uluslararası anlaşmanın geçerli olamayacağını savundu.
Mustafa Emiroğulları, “Meclis’te görüşemediğimiz, kendi aramızda tartışamadığımız ve savunamadığımız hakkımızı, uluslararası alanda nasıl savunacağız? Biz zaten hangi konuda uluslararası mücadele verebildik ki?” dedi.
Gün geldiğinden Kıbrıs Türkü’nden KKTC’den vazgeçmesi ve Kıbrıs Türk Devleti adını almasının isteneceğini iddia eden Emiroğulları, halka dayatılmak istenen Tayvan modelinin de sanılanın aksine, Kıbrıs Türkü’nü daha da hapsedeceğini ileri sürdü.
Emiroğulları, doğal gaz, petrol ve kıta sahanlığı konusunda imzalanacak her anlaşmanın 1960 Anlaşması’nın dışında olacağından ve uluslararası geçerliliği olmayacağından, ret oyu vereceklerini söyledi.
Faiz ve borç düzenlemesine de değinen Emiroğulları, iktidarı, “finans sistemini bir bütün olarak ele almak yerine sözkonusu düzenlemeyi hazırlayarak, bankacılardan rüşvet almakla” suçladı.
SOYER
CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer de konuşmasında, iki liderin New York’ta gerçekleştireceği üçlü zirve öncesinde Rum tarafında çözüm istemeyen çeşitli kesimlerin, bulunacak doğal gaz ve petrolü, federal devleti dinamitleyeceği düşüncesiyle arzuladığına dikkat çekti.
Soyer, Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması Anlaşması’nın, ilan edilen ekonomik münhasır alandaki girişimi caydırmak amacıyla yapıldığını ancak amacın hasıl olmadığını savunarak, çalışmalarına devam eden Rum tarafının diğer parselleri ihaleye çıkarma aşamasına geldiğini söyledi.
Petrol konusunun yanı sıra Rum tarafının AB Başkanlığı’nın müzakere sürecini geren bir diğer unsur olacağına dikkat çeken Soyer, Türk tarafının bu aşamada bütün siyasi parti başkanlarını çağırıp, petrol ve doğal gaz konusunu birlikte değerlendirmesi gerekirken, sonuçlar üzerine açıklamalar yapmaktan öteye gitmediğini iddia etti.
Soyer, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun seçim döneminde Türkiye’den boruyla gaz getirme öngörüsünde bulunduğuna dikkat çekerek, Kıbrıs Türkü’nün adanın tamamına yayılan haklarını güvence altına alacak formüller üzerinde çalışmak yerine, karşı tarafı suçlayıcı beyanatlardan öteye gidilmediğini savundu.
Tek ve ortak egemenliğe dayalı çözümde ısrar etmek gerektiğini kaydeden Soyer, olaylara geniş açıdan bakıp, alternatif bütün görüşlere açık olmak gerektiğini söyledi.
Ferdi Sabit Soyer, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun New York’a giderken, “Başbakanlığı yedirmem” yönünde açıklama yaptığını ileri sürerek, müzakerelere odaklanması gerekirken, iç siyasetle uğraştığını iddia etti.
Soyer, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun New York’a gitmeden önce tüm siyasi parti başkanlarıyla bir araya gelmesi gerektiğini söyledi.
Soyer, Türkiyeli bir müteahhidin "3 çocuklu aileye yüzde 33 indirim" sloganıyla Girne’de inşaat yapmaya başladığına işaret ederek, bunu onaylamadıklarını belirtti.
Soyer, onay tasarısına oylarının ret olacağını da söyledi.
ÖZGÜRGÜN
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün de konuşmasında, cevaptan çok anlaşmayla ilgili bir değerlendirmede bulunmayı amaçladığını söyledi.
Özgürgün, TBMM’nin de gündeminde olan onay yasasının Türkiye ile eş zamanlı geçmesinin söz konusu olacağını belirtti.
Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması Anlaşması’nın imzalanması sürecini ayrıntılı bir şekilde dile getiren Özgürgün, buradaki sıkıntının, metnin imzalanmasında geçen süre ve iletişim koordinasyonun sağlanamamasından kaynaklandığını söyledi.
İmza prosedüründe yaşanan sıkıntı nedeniyle gecikme yaşandığını belirten Özgürgün, “Kıbrıs adasının jeopolitik konumu ve coğrafik yapısı dünyayı ilgilendiriyor. Farklı güç odakları ve bölgede bir çıkar çatışması içerisinde bulunulduğu biliniyor. Doğal kaynaklar üzerinde var olan hakların hassasiyetle korunması çok önemli .Kıyı şeridinin fazlası Türkiye’nindir. Bu doğal kaynakların adil bir şekilde paylaşılması için Türkiye de önemli bir rol oynuyor ve diğer ülkeler kadar hak sahibidir” dedi.
Rum tarafının tek başına petrol ve doğal gaz arama girişimlerinde bulunmasının ardından Türk tarafının bunun sakıncalarına dikkat çektiğini kaydeden Özgürgün, BM Genel Sekreteri’ne de yazı yollayarak Rum tarafının imzalayacağı anlaşmalar konusunda uyardıklarını söyledi.
Hüseyin Özgürgün, bütün uyarılara rağmen Rum tarafının tek taraflı girişimlerini sürdürdüğünü ve Eylül 2011’de fiilen sondaj çalışmalarına başladığını kaydetti. Özgürgün, Doğu Akdeniz ve adadaki bütün süreci berhava edecek bu girişimler karşısında bu anlaşma gibi güçlü bir mesaj vermenin kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Özellikle İsrail’in adanın bu kadar yakınına sokulmasının, çok ciddi sonuçlar doğurabileceğine işaret eden Özgürgün, gerçekleştirilen üçlü zirvelerde de konuyu gündeme getirdiklerini ve yapıcı önerilerde bulunduklarını ancak Rum tarafının önerileri görmeden reddettiğini söyledi.
Hristofyas’ın attığı adımın nelere yol açacağını henüz bilmediğini de kaydeden Özgürgün, “Siyasette öngörü yapılabilir. İsrail ile yapılan anlaşmaya bakıldığında, gelecekte Kıbrıs adası üzerinde, bu tip ülke ve anlaşmaların yaratacağı ciddi askeri ve ekonomik sorunları görebilmek zordur. Ama ciddi sonuçlar doğabilir” dedi…
Konuşmaların ardından yasa tasarısı madde madde ele alındı ardından oy çokluğuyla kabul edildi.
Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu daha sonra “Birleştirilmiş Borç İlişkilerinden Kaynaklanıp Tahsili Geciken ve/veya Tahsil Edilemez Hale Gelen Borçların Ekonomik İyileştirme Kapsamında Yeniden Yapılandırılması” yasa tasarısını görüşmeye başladı.