Mağusa İnisiyatifi’nde görev alan aktivistler, Lefkoşa ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde düzenlediği basın toplantısında, “Ortak Kader ve Ortak Mücadele için Zemin Arayışı” başlıklı deklarasyonu basına açıkladı.
Mağusa İnisiyatifi’nden Mertkan Hamit tarafından okunan deklarasyonda, Kıbrıs Türk basınında KKTC-TC arasındaki işbirliği protokolü, Kıbrıs Rum basınında ise Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Troyka ile üzerinde mutabakata vardığı memorandumun geniş olarak yer aldığına işaret edilerek, birbirinden ayı olan Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların sorunlarının ortak olduğu kaydedildi.
Güney Kıbrıs’ta AB Merkez Bankası, IMF ve AB Komisyonu’nun oluşturduğu Troyka’nın sürdürebilir ekonomik düzen oluşturma amacıyla Kıbrıs Rum Yönetimi’ni “vesayet rejimine” dönüştürmeyi hedefleyen müzakereleri başlattığı kaydedilen deklarasyonda, sözkonusu memorandumda sürdürebilir büyümeyi sağlamak amacıyla rekabetin serbestleştirilmesi, verimsiz kamu teşebbüslerinin özelleştirilmesi ve kamu maliyesinin rasyonalize edilmesinin talep edildiği kaydedildi.
KKTC-TC İşbirliği Protokolü’nün, KKTC makamları ile “Turkoyka” diye adlandırdıkları TC Başbakanlık Kıbrıs İşler Müşavirliği, TC Lefkoşa Büyükelçiliği Yardım Heyeti ve TC Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü üçlüsü ile yapıldığı savunulan deklarasyonda; “yapılan bu anlaşma da makroekonomik istikrar hedefini taşıyor ve Kıbrıs Türk toplumunun ihtiyaçlarının gündemin kaçıncı maddesi olduğunu kimse bilmiyor” denildi.
Söz konusu işbirliği protokolünde özelleştirme ve kamu maliyesinin rasyonalize edilmesinin yer aldığı belirtilen bildirgede, “İmzalanan ekonomik paket, toplumdaki tüm hassasiyetlere rağmen, Kıbrıs Türk toplumuna neoliberal sistemin taleplerini buyuruyor” denildi.
Troyka’nın Kıbrıslı Rumlardan talepleri ile KKTC ve TC İşbirliği Protokolü’ndeki önerilerin birbirine benzediği ifade edilen deklarasyonda, “Ne memorandum, ne de paket Kıbrıs’ta yaşayan insanların hassasiyetlerini dikkate alıyor” ifadesine yer verildi.
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların hayatlarını eş zamanlı olarak doğrudan etkileyen bir problem yaşadığı belirtilen deklarasyonda, Troyka’nın taleplerinin ve işbirliği protokolünde yer alan önerilerin “ızdırap verici” olduğu belirtildi.
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların ekonomik alanda işbirliği yapmasının kaçınılmaz olduğu ifade edilen deklarasyonda, “Artık yalnızca Kıbrıs sorununun çözümü için masaya oturmak yeterli değildir. Çeşitli konularda paydaşların etkilendikleri tüm konularda oturup ortak vizyon oluşturmak için çaba göstermeleri olmazsa olmazdır” denildi.
SİYASİ PARTİLERİNİN DE BÖYLE BİR SÜRECE DAHİL OLMASI ZARURİDİR
Ortak mücadelenin anlamlı olabilmesi için de paydaşların tümünün anlaşana kadar diyalogu sürdürmelerinin gerektiği belirtilen deklarasyonda, “Adamızın karşılaştığı siyasi ve ekonomik problemlerin üstesinden gelinmesi, yeni bir dinamiğin yakalanması için sadece görece iyi niyetli dar grupların veya sendikaların bir araya gelmesi yeterli değildir. Tüm zıtlıklara rağmen iki tarafın yığınsal siyasi partilerinin de böyle bir sürece dahil olması zaruridir” denildi.
DAĞLI
Mağusa İnsiyatifi mensubu Dr. Okan Dağlı da, adanın her iki tarafında ekonomik sıkıntı yaşanmakta olduğunu, halkın günden güne fakirleştiğini belirterek, “Kapsamlı çözümden önce ekonomik alanda işbirliği başlatılmalıdır” dedi.
Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu ile Güney Kıbrıs’taki Futbol Federasyonu arasında başlayan görüşmeleri desteklediklerini belirten Dağlı, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların ekonomik işbirliğine girmeleri durumunda her iki tarafın ekonomisinin güçleneceğini ve dış ülkelerin yardımına ihtiyaç duyulmayacağını savundu.