|
Erdem; depremin yer kabuğundaki kırılma, çökme veya kayma gibi olaylar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin oluşturduğu ve oluşum noktasından başlayarak dairesel şekilde çevreye yayılan dalgalarla gelişen sarsıntılar olduğunu belirterek depremlerin, tamamen dünyanın doğal yapısından kaynaklanan doğa olayı olduğunu ifade etti.
Erdem açıklamaların devamında; “Bir depremin afete dönüşmesindeki temel unsur, insanlar tarafından yerleşim alanlarına dönüştürülmüş coğrafyaların taşıdığı jeolojik ve sismolojik karakterlerin doğru olarak algılanmaması ve bu özelliklere göre doğru yapılaşmanın yapılmamasıdır. İçinde bulunduğumuz coğrafya (Akdeniz havzası ve Anadolu platosu) depremsellik açısından aktif fay hatlarına sahiptir. Bu da her an yıkıcı şiddette bir yer sarsıntısı ile karşı karşıya kalabileceğimiz anlamına gelmektedir. O nedenle depremlere karşı sürekli hazır halde bulunmak, tedbirleri önceden almak ve buna göre bir davranış biçimini toplumsal bir kültür haline getirebilmek en doğru hareket tarzıdır. Unutulmaması gereken en önemli konu ise afetlere karşı dayanaklı ve hazır bir toplum yapısı oluşturmada toplumun her bireyinin aynı sorumluluğa sahip birer paydaş olduğudur. Bu da hiçbir bireyin başka bir birey veya kurumdan tedbir alma konusunda bir beklenti içinde olmaması gerektiği anlamını ifade eder. Toplumun 7’den 70’e kadar her bir ferdi afete hazır olma konusunda kendi üzerine düşen sorumluluğu tam olarak bilmeli ve yerine getirmelidir” dedi.
Prof.Dr. Günhan Erdem afetlere hazır bir toplum olma yönünde afet öncesi alınması gereken önlemler ve yapılması gerekenlerin; konutların doğal afet sigortalarını yaptırmak, elektrik, su, gaz gibi ikincil tehlike oluşturabilecek faktörlerin nasıl devre dışı bırakılabileceğini öğrenmek, acil durumda aranması gereken ihbar hatlarının telefon numaralarını öğrenmek, ev, işyeri ve okul gibi ortamlarda olabilecek yapısal olmayan risk faktörlerini belirlemek, tahliye planı oluşturmak, tahliye sonrası toplanma noktası belirlemek, yangın söndürme, ilkyardım ve hafif arama-kurtarma eğitimleri almak olduğunu belirtti.
Kişisel deprem çantasının önemine dikkat eden Erdem; deprem çantası hazırlanırken, ilaç gibi kişisel gereksinimler göz önünde tutulması, hazırlanan çanta kolaylıkla erişilebilecek bir yerde saklanması; mümkünse birkaç tane hazırlanıp evin değişik bölümlerine ve varsa otomobillere konulması gerektiğinden bahsederek; “Deprem çantası içinde bir kişiye en az 3 gün yetecek kadar su, dayanıklı yiyecek (bisküvi, konserve gibi), gerekli ise ilaç, yara bandı vb. hijyenik maddeler, fener, radyo ve bunlar için pil, çakı seti, yedek giysi, yağmurluk, uyku tulumu ve kişi için önemli olabilecek belge ve bir miktar nakit paranın bulunduğu, tercihen suya dayanıklı bir sırt çantası olmalıdır” dedi.
Erdem; “Deprem sırasında paniğe kapılmamak gereklidir, olabildiğince sakin kalmak, çevremizdekilere güven vermek olmalıdır. Kapalı bir ortamda isek, derhal hayat üçgenine sığınmalı ve sarsıntı geçene kadar pozisyonumuzu korumalıyız. Şayet açık alanda isek, «çök, kapan, tutun» yöntemi ile güvenliğimizi sağlamalıyız. Eğer yakınımızda tutunabileceğimiz sağlam bir nesne varsa ona sıkıca tutunabiliriz. Deprem sonrasında depreme neden olan sarsıntının geçtiğinden emin olduğumuzda içinde bulunduğumuz durumun koşullarına göre hareket etmeliyiz.. Şayet kapalı bir mekânda ve hareket edebilir durumda isek elektrik, su ve gaz vanalarını kapatmalı, böylelikle ikincil bir kazaya sebep olabilecek en önemli etkenleri bertaraf etmeliyiz. Ardından Deprem çantamıza erişmeli, önceden belirlenmiş olan tahliye planını uygulayarak dış mekana çıkmalı ve en kısa sürede toplanma noktasına gitmeliyiz. Burada toplanma noktası yetkililerine kaydımızı yaptırarak onların talimatları doğrultusunda hareket etmeye özen göstermeliyiz. Deprem sonrasında meydana gelebilecek artçı sarsıntılara dikkat etmeliyiz. Deprem nedeniyle enkaz altında mahsur kalınmış ise, sakin olmaya çalışmalı, Varsa düdükle, yoksa sert bir yüzeye, sert bir cisim ile vurarak aralıklı ve düzenli olarak ses çıkarılmalı, arada sırada seslenilmeli ve çevreden gelebilecek sesleri dinlenmeliyiz. Mümkünse ağzımız ve burnumuzu bir bez ile kapamalı, var ise, su, yiyecek ve ışık kaynağını idareli kullanılmalıyız. Günler sonra bile uzman arama-kurtarma ekipleri tarafından enkazdan sağ olarak kurtarılmış enkaz zedeler olduğunu unutmamalı, umudumuzu asla tüketmemeliyiz. Her geçen gün arama-kurtarma konusunda yeni teknolojiler ve yeni yöntemler hayata girmekte, böylelikle enkaz zedelere hızlı ve güvenilir bir şekilde ulaşmak mümkün olmaktadır” ifadelerini kullandı.
|
|
|
|
|
|
|
FACEBOOK YORUM |
Yorumlarınızı
Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın... |
|
|
|
|
|
|
|
YORUMLAR |
Onay bekleyen yorum yok. |
|
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din,
ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük
harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
|
|
|
|
|