Soyer, hükümetin, 08.30- 16.00 arasında çalışma saati düzenleme konusunda aldığı kararla kamu yönetiminde insani yapıyı ve verimliliği tamamen göz ardı ettiğini kaydetti. Soyer açıklamasına şöyle devam etti: ‘’Çünkü öğlen arasını öngörmeyen bu düzenleme ile her dairede ilgili müdürün sözde 15 dakika toleransı ile çalışanların kapı aralığında öğlen yemeği yemesi söz konusu olacaktır.
Öğlen yemeği gibi önemli bir insani olayı, ayaküstü; kaç -göç şeklindeki bir lütfe döndürmek, demokratik ve insani bir davranış değildir. Bu ise uygulamada sayısız yeni gerginliklere ve gerilimlere yol açacaktır.
Bu uygulama Devlet dairelerinin yemek kokuları ile dolması ve ağzı alelacele yemek çiğneyen kamu görevlileri ile vatandaşı yüz yüze bırakmak demektir. Bu çalışma saatleri içinde yurttaşla kamu görevlisini karşı karşıya getirmek sonucunu da beraberinde getirecektir.
Bu çalışma saatleri, kamu ile özel sektörün çalışma saatlerini de çelişkili bir hale döndürecektir. Devlet, 08.30 da iş başı yaparken, çeşitli özel sektör kuruluşları, bankalar v.s de öğlen arası vermeden mi çalışma saatlerini düzenleyecektir?
Ayrıca devlet ve yerel yönetimlerde sokak temizliğinden tutun, arazide çalışan insanlarımız,yazın sıcağında, kışın soğuğunda, öğlen arası vermeden nasıl çalışacaklardır? Öğlen arasını nasıl kullanacaklardır?
Ayrıca bu ülkenin koşullarında saat 12.30’dan itibaren okul çıkışlarının başladığı gerçeği varken, bu olayı da “dedelere, nenelere” havale etme anlayışındaki bu mantık, insana, çocuklara ve gençler ile velilere dönük en büyük saygısızlıktır.
Toplu ve güvenli taşımacılığın olmadığı ülkemizde bu kamu çalışanı anne ve babaları, işi ve çocuğu ve evladı arasında sıkıştırmaktan başka bir sonuç getirmeyecektir.
Ayrıca ülke gerçeğimizde iş yapabilmek için kış mesaisini bekleyen küçük ve orta boy restoran ve büfelerinde bu ekonomik kriz içinde daha büyük sıkıntıya girmesine bu uygulama yol açacaktır.
Ayrıca göz göre göre bu kararı almak için son günü bekleyen ve daha önce açıkladığı çalışma saatlerini göz ardı ederek, bu kararı alan hükümet, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetme sürecine de ciddi darbe vurmuştur.
Çünkü bu kararın bazı çevreler ve yardım heyeti ile birlikte alındığına dair izlenim ve kanaat doğmuştur. Bu ise ne Kıbrıs Türk halkının, ne Türkiye’nin, ne de halkın iradesi ile hareket etmesi gereken karar alma mekanizmalarımızın hak ettiği bir şey değildir.
Hükümet iş bilmezliğini, keyfiliğini ve insani verimliliği düşünmediğini, tek amacının iş yapar gibi görünüp yalnızca para alıp maaş ödeyebilmek mantalitesinde olduğunu göstermiştir.
Hükümet daha önce yaptığı açıklamalarda bu konuyu sendikalarla ele alacağını söylemişti. Ancak dayatma ve baskı ile tek taraflı uygulamaya girdi. Bu nedenle hükümeti bu garabetten geri çekilmeye ve sendikalarla görüşerek konuya çare bulmaya davet ederiz"