Merkezi Viyana'da bulunan UAEK yetkilisi Dennis Flory, Fukuşima ile Çernobil'in "tamamen farklı" kazalar olduğunu ifade ederek, 1986'de Çernobil'in yaydığı radyasyon miktarının "oldukça daha fazla" olduğunu kaydetti.
UAEK, Japonya'nın nükleer felaket düzeyini en üst seviyeye çıkarmak için bugüne kadar beklemesini de bunun Japon yetkililerin "felaketi hafifsediği" anlamına gelmediği görüşünü de dile getirerek, savundu.
Flory, Japonya'nın 11 Mart'taki şiddetli deprem ve tsunamide zarar gören nükleer santralden bugüne kadar yayılan toplam radyasyon miktarını belirlemesinden sonra kazanın şiddet derecesini 5'ten 7'ye çıkardığını belirtti.
Japonya Nükleer Güvenlik Kurumu bugün, Fukuşima Daiçi nükleer santralindeki nükleer sızıntıyla ilgili tehlike derecesini "geçici olarak" en üst seviyeye çıkarmıştı.
Kurumdan yapılan açıklamada, felaket düzeyinin, Çernobil felaketiyle aynı seviye olan Uluslararası Nükleer ve Radyolojik Durum Ölçeği'ne göre 7'ye yükseldiği belirtilmişti. Kurum, felaket düzeyini en üst seviyeye çıkarma konusundaki nihai kararın uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından daha sonra verilebileceğini de kaydetmişti.
DSÖ
Merkezi Cenevre'de bulunan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de Fukuşima'daki nükleer kazanın derecesinin artırılmasından sonra kamu sağlığına tehditte bir artış olmadığını bildirdi.
DSÖ sözcüsü Gergory Hartl, kamu sağlığına ilişkin değerlendirmelerinde dün ile bugün arasında bir fark bulunmadığını söyledi.
Hartl, "Şu anda, nükleer tesisinin çevresindeki 30 kilometrelik tahliye bölgesi dışında çok az kamu sağlığı riski bulunduğunu" ifade etti.