Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'deki anayasa değişikliği ile Türkiye'nin daha da büyüyeceğini belirterek, "Bu anayasa değişikliği bir AK Parti projesi değil, millet projesidir. Kim hangi partiye oy vermiş olursa olsun, 12 Eylülde partilere değil, kendimize, geleceğimize oy vereceğiz. Anayasal hakların genişlemesine, özgürlüklerin artmasına, demokrasi standartlarının yükselmesine oy vereceksiniz. Her "Evet" demokrasiye davettir" dedi. Erdoğan, yola kefenle çıktıklarını yenileyip, yolsuzluk olması durumunda hızlı tren, 435 bin konut, 149 bin derslik, 12 bin kilometre duble yolun yapılamayacağını savundu.
Eskişehir'de halka hitap eden Başbakan Erdoğan, Eskişehir'in Hasan Polatkan'ın memleketi olduğunu hatırlatarak, "Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun tek suçları bu millete hizmet etmiş olmaktır. Hasan Polatkan'ın muhterem eşi diyor ki, '83 kiloluk adam 16 ayda 38 kiloya düşmüştü. Elinin üzerinde sigara söndürmüşler'. Çok eziyet etmişler Hasan beye. Yarı beline kadar gelen soğuk suyun içinde tutuyorlar, sürekli hakaret edip dövüyorlarmış. 'Bizi öldürecekseniz hemen öldürün ama lütfen bu hakaretleri durdurun. Artık tahammül edemiyorum' demiş. İşte 29 Mayıs budur. Türkiye tam 40 yıl boyunca 27 Mayıs'la yüzleşmedi, yüzleşemedi. Bu ülkenin başbakanını, seçimle gelmiş başbakanını asan zihniyet hiç değişmedi. O gün 27 Mayıs'a alkış tutan, çanak tutan, o gün 27 Mayısçılara 'Emrinizdeyiz' diyen zihniyet bugünkü hayırcı ziyniyettir. O gün başbakanı darağacına götüren zihniyet bugün AK Parti'yi yüce divanla tehdit eden, Menderes'in, Polatkan'ın, Zorlu'nun akıbetiyle tehdit eden zihniyet aynı zihniyettir. CHP, MHP ne diyor? 'Başbakan, seni yüce divana götüreceğiz'. Yahu sen ne diyorsun be? Biz bu yola çıkarken beyaz kefenimizle beraber çıktık. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. 12 Eylül 2010'da işte bu zihniyete son vereceksiniz. 12 Eylülde Eskişehirli Hasan Polatkan'ın ruhunu şad edeceksiniz. Sadece 12 Eylülü değil, 27 Mayısın gölgesini bu milletin üzerinden siz çekip atacaksınız. Onun için diyorum ki ileri demokrasiye evet mi? Özgürlüklere evet mi? Milli iradenin güçlenmesine evet mi? 12 Eylül, 27 Mayıs ile yüzleşmeye evet mi? Gücümüz millet? Evet mi?" diyerek, Eskişehirlilerden referandumda evet oyu kullanmaları için söz aldı.
"ANAYASA İLE YEMEK KİTABINI BİR BİRİNE KARIŞTIRIYOR"
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Diğerleri ne diyor? Hayır derken bile ne anlattıkları belli mi? Anayasa paketini konuşmuyorlar. Ana muhalefet partisi lideri Malatya'ya gidiyor. Bu anayasada kayısıyla ilgili bir şey var mı diyor. Giresun'a gidiyor, fındıkla ilgili, benim memleketim Rize'ye gidiyor, çayla ilgili bir şey var mı diyor. Buradan geldi geçti, herhalde o zaman da Tatar böreğiyle ilgili bir şey var mı derdi. Bu anayasa ile yemek kitabını bir birine karıştırıyor. Sıkıntı burda"
Dersim'i uçaklar bombalarken bu ülkenin başında CHP'nin olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Bu CHP'nin, bu ülkede, insanlık adına, demokrasi adına, hayır adına, özgürlükler adına, bu ülkenin çıkarları adına dikili bir şeyi yoktur. 1962 tarihinde çıkarılmış bir yasadan birkaç paragraf aktaracağım. '27 Mayıs 1960 devrimini, söz, yazı, haber, havadis, resim, karikatür veya sair vasıta ve suretlerle gayrimeşru gösterenler, yüksek adalet divanınca verilmiş kararları kötüleyenler, ya da üstü kapalı da olsa kötülemeye çalışanlar, mahkum ve infaz edilenlerin şahıslarını ya da fiillerini övenler, DP'yi müdafaa edenler bir yıldan 5 yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılırlar'. Ben tarihi vesikayla konuşuyorum. Bu kanun metninin altında kimin imzası var biliyor musun? Başbakan Malatya Milletvekili İsmet İnönü'nün. 40 yıl sonra Menderes'i nihayet hatırlayan CHP genel başkanı, acaba 27 Mayıs darbesi sonrasında genel başkanlarının darbecilere 'Emrinizdeyim' hitabını da hatırlayabilecek mi? 'Darbeler hep CHP'nin iktidar olmasını önlemek için yapıldı' diyor. Peki 27 Mayıs'tan sonra CHP nöbetçi hükümet değil miydi? Peki, 12 Mart muhtırasının ardından başbakan olan Nihat Erim CHP'li değil miydi? Çetelere sahip çıkan bunlar değil mi? Silivri'deki süreci adım adım takip edenler CHP'nin milletvekilleri değil mi? Ergenekon'un avukatlığını yapanlar bunlar değil mi?" diye sordu.
"YOLSUZLUK OLSA, BU KONUTLAR, YOLLAR, DERSLİKLER, HIZLI TREN OLMAZDI"
Muhalefete yükselen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Böyle muhafelet olur mu? Karikatür dergilerinden medet uman muhalefet, karikatür muhalefettir. Kendisine bir slogan bulmuş. Hayırda hayır vardır. Şerden hayır olur mu? 1961 anayasasına karşı kullanılan slogandı bu? Şimdi kalkmış darbe anayasını savunmak için kullanıyorlar. 80 anayasası referandumunda evet ve ret yazıyordu. Hayır yoktu. Dediler ki, 'Hayır yazsaydık, 1960'daki hayırda hayır vardır sloganı kullanılır diye ret yazdık. CHP genel başkanı, gittiği her yerde hükümete çamur atmakta, iftira atmakta. Eskişehir'e gelip de Nasrettin Hoca'yı anmamak olmaz. Hoca bir okka ciğer almış. Hanımına emanet etmiş. Lakin hanım pişirip konu komşuyla afiyetle yemiş. Hoca akşam ciğeri sorunca da suçu kediye atmış. Hoca uyanık, teraziyi almış, kediyi tartmış. Hanım, kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede? Eğer yolsuzluk varsa bu hızlı tren ne? Yolsuzluk varsa, 435 bin konut ne? Eğer yolsuzluk varsa 149 bin derslik ne? 12 bin kilometre duble yol ne? Şu Eskişehir şantiye, görüyorsunuz; bunlar ne? Göreve geldik, iktidarda MHP, DSP, ANAP. Gittiler IMF'nın kapısına kapandılar. 30 milyar dolar borç aldılar, bize 23,5 milyar devrettiler. Şimdi MB'nin kasasında 75 milyar dolar var. Yolsuzluk varsa 75 milyara nasıl çıktı? 12 Eylülde oylarınızla bunları sandığa gömeceksiniz" diye konuştu. Kalabalık, "Vur vur inlesin, CHP dinlesin" diye slogan atınca, Erdoğan, "Yalnızca onu söylemeyin, bunların hepsi aynı, al birini vur öbürüne" dedi.
"ANAYASA AK PARTİ PROJESİ DEĞİL MİLLET PROJESİ"
Eskişehir'in savunma sanayiinin merkezi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bizim savunma sanayiimiz eskiden TSK'nın ihtiyacının sadece yüzde 25'ini karşılıyordu, şimde yüzde 46'ya çıktı. Bu yıl sonunda yüzde 50'sini Türkiye'den karşılayacağız. Geçmişte usulsüzlük vardı, adam kayırma vardı. Ufku olmayan hükümetlerle vakit kaybettik, enerji kaybettik. Bu anayasa değişikliği Türkiye'yi daha da büyütecek. Bu anayasa değişikliği bir AK Parti projesi değil, millet projesidir. Kim hangi partiye oy vermiş olursa olsun, 12 Eylülde partilere değil, kendimize, geleceğimize oy vereceğiz. Anayasal hakların genişlemesine, özgürlüklerin artmasına, demokrasi standartlarının yükselmesine oy vereceksiniz. 12 Eylüldeki halk oylamasıyla kapıyı açacağız, bu kapıyı açtığımız andan itibaren diğerlerinin de değişmesinin sırası geliyor. 12 Eylülde Türkiye bir zihniyet değişimini gerçekleştirecek. Demokrasiye, AB standartlarına daha da yakınlaşacak. Farklı bir sürece girecek. İdeal olanı hazırlamanın önündeki engelleri kaldırıyoruz. 12 Eylül günü onaylayacağınız değişikliklik diğerleri için zemin hazırlıyor" diye konuştu.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ ANLATTI
Ülkenin dört bir yanında yapılan adalet saraylarıyla, kurulan bilgi sistemiyle çok şeyi çözdüklerini kaydeden Erdoğan, "Şimdi sistemin aksaklıklarını çözmeye sıra geldi. Hakim ve savcıların her türlü etkiden uzak, vicdanlarına dayalı olarak yargıyı yürütmesinden yanayız. İdeolojik kamplaşmadan kurtarıyor, tarafsızlığını güçlendiriyoruz. HSYK, ülkenin her köşesindeki hakim ve savcılar hakkında tasarrufta bulunuyor. Anadolu'nun değişik yerlerindeki hakim ve savcılar HSYK'da temsil edilmiyordu. Anayasa Mahkemesi aynı şekilde modern bir yapıya kavuşuyor. Almanya, ABD, buralarda yapı neyse aynısını Türkiye'de kuruyoruz. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçiyoruz. Anayasa Mahkemesi bir İnsan Hakları Mahkemesi'ne dönüşüyor. Bu ülkede nice askerler, hakim ve savcılar, haklarında verilen ihraç kararına itiraz edemediler, haklarını arayamadılar. Şimdi büyük bir haksızlığı gideriyor, hakim ve savcılarımızla askerlerimize hakkını arama yolunu açıyoruz. Memurların yargıda hak arama yolu açılmasına evet mi?
Kamu denetçiliğini getiriyoruz. İşçi kardeşime birden fazla sendikaya üye olma hakkı getiriyoruz. Memur kardeşim toplu iş sözleşmesine kavuşuyorsun. Emekli kardeşim, bu toplu sözleşmeden sen de yararlanıyorsun. Çocuklarımıza, özürlülere, yaşlılara, dul ve yetimlere daha fazla sahip çıkmaya evet mi?" şeklinde konuştu.
ESKİŞEHİR'E YAPILAN HİZMETLER
Okullarda öğrencilere bedava kitap dağıttıklarını, fakir kız ve erkek öğrencilerin annelerine harçlık, üniversite öğrencilerine ise 200 lira burs verdiklerini söyleyen Erdoğan, sadece Eskişehir'de yapılan sağlık yatırımının 109 trilyonu bulduğunu, çok sayıda sağlık merkezini hizmete açtıklarını bildirdi. Erdoğan, adalet sarayını açtıklarını, ayrıca TOKİ eliyle 8 bin 225 konut yapıp sahiplerine teslim edildiğini kaydetti. 2003'e kadar 88 kilometre bölünmüş yol olduğunu, kendilerinin 7,5 yılda 187
kilometre duble yol yaptıklarını dile getiren Erdoğan, çiftçilere ve esnafa da düşük faizli kredi desteği sağladıklarını ifade etti. Erdoğan, vakıflar aracılığıyla Eskişehir'de 58 tarihi eseri restore ettiklerini, Mimar Sinan'ın eseri Kurşunlu Külliyesi, Seyit Battal Gazi Külliyesi'ni onarıp hizmete açtıklarını belirterek, şehre yaptıkları hizmetlerden bahsetti.