Sabahın erken saatlerinde çalan cep telefonumu ‘’Hayırdır inşalllah’’ diyerek açtım. Amsterdam’da görev yapan bir banka müdürü arkadaşımdı arayan. ‘’Hayırdır Antalya’yı batırmışsınız’’ diyerek soruları üst üste sormaya başlayınca önce espri yapıyor zannettim.
İşin şakası olmadığını yıllardır Antalya’nın ekmeğini yiyen, suyunu içen turizm sektöründeki işadamlarının verdiği demecin Cuk diye bazı internet haber portallarında manşete oturduğunu öğrenmiş oldum.
Sabah sabah keyfimin kaçtığını belli etmek istemesem de benim Antalya konusunda ne kadar hassas olduğumu bildiği için bam telime bastığını hissettirerek bir okuyayım, bakayım, öğreneyim diyerek konuşmayı bitirdim. Merakımdan her şeyi unutup hemen internette Arama motoruna ‘’Antalya Bitti’’ diye yazınca o kara haberler güp diye gözümün önüne geldi.
İşin özü Antalya Bölgesinde ki Satılık ve kiralık Oteller.
Benim masamın üstünde bile bir sürü satılık, kiralık otel, tatil köyünün listesi varsa bana göre bu ilanlarda olağan dışı bir durum yok. Kimisi sıkıldığından, kimisi ekonomik durumundan, kimisi de acaba bu yıl benim otel kaç para eder diye satılık oteller kiralıkların listeleri yeni bir şey değil. Peki bu konuyu kim malzeme yapıyor?
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Turistik Otelciler Başkanı Timur Bayındır, Güral Porselenin Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Güral. Antalya için ahkâm kesiyorlar, dozacı kaçmış demeç veriyorlar.
Yazık çok yazık Antalya ekonomisine turizmine zarar verecek bu demeçleri verenleri kınıyorum.
Antalya Asla Bitmez. Hiç kimsenin boynuna kement atılıp ta zorla yatırım yaptırılmadı. İnternet ortamında Amerika’da geçtiğimiz gün sahte bir haber yüzünden 3 dakikada 168 milyar dolar borsada kayıp yaşandığı göz önünde dururken bu tür haberlerin Antalya’ya zararı ne olur bilinmeli.
Bölgede ki yatak kapasitesi kimin neresine batıyor anlamış değilim. Kardeşim 600 km’nin üzerinde sahil kıyısı olan Antalya’da Allah’ın verdiği doğal güzelliği denizi, kumu, güneşi, tarihi güzelliği ile daha binlerce tesis yapılacak yer varken kimsenin boynuna ip atılıp zorla tahsis edilmiyor, arazi satın alın denilmiyor.
Nedense bu insanlar aşağıda ki yazacağım sebepleri hiç dile getirmiyorlar.
Şimdi bir yetkili 5 yıldızlı otel, tatil köyüne gitse kaç tanesi asli projesi uygun ilavesiz kaç tesis var. Öyle oteller biliyorum, duyuyorum ki 500-600 yatak kapasitesini kaçak 1800’e çıkarmış.
Turistik işletmelerin denetimi Turizm İl Müdürlüğü yapılamadığını biliyorum. Ankara’dan kim gelecek, kim kontrol edecek hak getire. Herkes etrafı duvarlarla, güvenlikleriyle ayrı bir düzen içerisinde. Kıyı kenar uygun, kanunu kim tanıyor. Belediyelerin denetimi malesef olamıyor. Ancak bir ihbar neticesinde savcılıkça yapılan soruşturmalarla denetime gidilebiliyor.
Böylesine şartlara sahip otel ve tatil köylerinin de bol olduğu Turizm Otelciliği Antalya’da öğrenen patronların bol olduğu Antalya Bölgesinde ki işletmelerin satılık olması kendi rantlarıdır.
Bir başka konu bıçakla kesilmiş gibi ekim sonu kapatılan oteller, tatil köyleri ve işten çıkarılan yüzbinlerce turizm çalışanı ile sektör Antalya'da 12 ay turizm olamıyor.
Herkes kaderine boyun eğmiş gidiyor. Bu konuyla ilgili geçtiğimiz yıl yaptığımız Antalya Turizminin 12 aya çıkmasıyla ilgili çalışmalar inşallah meyvesini verecek.
Diğer bir konu ise çoğu otel ve tatil köyü her şey dâhil sistem çalışıyor. Fiyatlar da belli Avrupa’dan, Rusya’dan 10 günlük iyi bir otelde 500 EU’ya (daha da düşük fiyatlar var) 24 saat yiyip içip kalınabiliyor.
Çoğu tatil köyü otel sahibinin Antalya harici İstanbul’da, Ankara’da otelleri var. Burada ise oda, kahvaltı 90 EU’dan aşağı vermeden 12 ay dolup taşıyorlar. Böyle bir kazanca alışmış insanlar Antalya’yı neden beğensin ki. Yıllardır alıştığı rahat para kazanmayı Antalya’da bulamıyorlar.
Çok yakinen tanıdığım bir dostum bu yüzden 1000 yatağın üstünde yaz kış çalışacak oteline inanın fiyatlar ucuz diye müşteri almıyor.
Bütün bu anlattıklarıma daha ilave edeceğim birçok sebep var.
Asıl mesele benim için Antalya’yı insanlar anlatırken konuşurken hele hele ekmeğini, suyunu içerken biraz daha dikkatli olmaları. Acaba konuşurken kelimelerim üslubum zarar verir mi diye düşünmeleri lazım.
Bu şehrin Valisi, Milletvekili, Bürokratı, Belediye Başkanı, Esnafı, Tüccarı kısaca yaşayanı kırılır mı, darılır mı, benim konuştuklarım zarar verir mi diye dikkat etmeleri gerekmez mi?
Bugün hangi sektörde satılık, kiralık, devir işlemi yapılmayan ticaret yok ki. Koç grubundaki Migroslar, Hüsnü Özyeğin’in sahip olduğu Gimaya, Şoklar, Diasalar, Ülker’in sahip olduğu Yıldız Holdinge satılıyor, devrediliyor.
Dünyada otomobil sektöründe ki dev markalar, ilaç sanayinde ki ünlü isimlerle el değiştirebiliyor. Bu her sektör için olabilecek ticaret biçimi.
Sen dünyaca ünlü Türk Turizminin Başkenti Antalya için ‘’ Antalya Artık Bitti ‘’ diye bir demeç veremezsin. Buna asla hakkın yok. Kusura bakmayın olmaz kardeşim. Senin ağzından çıkanı kulağın duymalı. Kim olursan ol. Antalya konusunda herkes sınırını, haddini bilmeli.
Ben bir Antalyalı olarak tepkimi koyuyor ve yazıyorum. Herkesin ağzından çıkanı kulağı duysun. Kimse Antalya’ya zarar verecek beyanlar da bulunmasın. Antalya’yı babasının çiftliği sanmasın. Bu şehrin Bürokratından, Belediye Başkanından, Milletvekillerinden, Ticaret Odası Başkanından, Esnaf Odası Başkanından, İşadamlarından bir tepki almadık diyorlarsa bu onların ayıbıdır. Suya sabuna dokunmadan Antalya’da yaşamak ayrı, Antalyalı olmak ayrı herkes tarafından biline.
Antalya’nın ismini kirletebilecek Antalya’nın ekonomisine zarar verebilecek kelimeleri ister bilerek ister bilmeden kullanan bu insanların Antalya’ya, Antalyalılara özür borcu olduğunu hiçbir zaman unutmayacağım.
[email protected]