Aman Erbakan Hocam dikkat yazım sonrası beni telefonla arayarak bir de diğer Hocayı uyarsan, duyduklarımıza inanamıyoruz ama “ACABA DOĞRU MU?” diyerek seninle paylaşmak istedik dediler.
Ankara ve Antalya ağırlıklı telefonlarla beni arayanların anlattıklarını bir bir not edip, akademik kariyer sahibi bir insanın siyasi hayatta iyi niyetinin ve güveninin nasıl suistimal edilebileceğini bir an film şeridi gibi gözümün önünden geçirdim.
Böyle konularda vebali sevmediğim için, yurt dışı seyahatim sebebiyle şu an Antalya’da bulunmadığımdan dolayı bu konuya daha sonra yer vermeyi uygun buldum.
Siyaset dünyasının çoğuna göre sır sayılan, aslında bize göre sır olmayan herkesinde öğrenebileceği duyumlarla dolu hep uzun soluklu bir maraton olduğuna inanmışımdır. Hatta bu konuda Antalya siyasetiyle ilgili bir kitap yazmaktayım.
Yıllardır CHP Genel Başkanlık aşkıyla yanıp tutuşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün başlattığı ve sayısal anlamda bir milyonun üzerinde üyesi bulunan, Türkiye Değişim Hareketi’ni, tam partileşme hazırlığı içerisindeyken, son anda bırakmasına sebep hatırı kırılmayacak dostların devreye girmesi olmuş.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün , CHP’den kesin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı sözü aldığından, kendisine verilen söze güvenerek parti kurmaktan vazgeçtiğini öğrendim.
Sarıgül’ün, Şişli’deki başarısını kimse göz ardı edemez.
O’nun sadece Şişli’de değil Azarbeycan’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, K.K.T.C.’deki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerindeki stratejik çalışmalarla verdiği destekle neler yapabildiğini biliyorum.
Sarıgül’ün geçtiğimiz pazartesi günü, Seyfi Oktay ve CHP’nin bazı ağır toplarıyla , CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ı evinde ziyaret etmesiyle, aradaki kırgınlık ve küskünlüklerin geride kaldığı havası verildi.
Aklıma geçtiğimiz yıl, makamında sohbet ederken ben Antalyalı’yım diyerek Sayın Sarıgül’ün anlattığı Baykal anılı espirisi geldi.
CHP Genel Başkanlığı döneminde, aynı zamanda Antalya Milletvekili olan Deniz Baykal, Antalya’da ilçe ziyaretlerine çıkıyor.
Baykal, Akseki dolaylarında bir köy muhtarına konuk olmuş.
Muhtar odada hemen saygıyla Baykal’ın ceketini çıkarmasına yardım ederek, ben asayım demiş. Fakat ceketi bir türlü duvara asamamış. Baykal şaşkın vaziyette “Ne oldu muhtar? Ceketimi niye asamadın” deyince muhtar, “Sayın Genel Başkanımız, bizim için bir çivimi çaktınız ki ceketinizi asayım” diyerek espiri yapmış.
O tarihte muhabbet olsun diye Sarıgül’ün anlattığı bu anekdota gülüp geçmiştik.
Şimdi nasıl yorumlanır, bilemiyorum. Bence, sadece siyasette değil, yaşamda da konuşurken dünü bugünü yarını düşünmek lazım