Son bir haftadan beri bütün Türkiye basınının gündemine düşen en büyük haberlerden biri bir ailenin yılbaşı akşamı Konyaaltı sahilindeki feci ölümü oldu.
Bildiğiniz gibi yılbaşı akşamı Konyaaltı sahilinde barakadan dönme restoran benzeri bir eğlence mekanında içkinin dozunu kaçıran bir çift geride gözü yaşlı insanları ve ikiz evlatlarını da bırakarak dev Akdeniz dalgalarında ölüme gittiler.
Antalya’yı çok iyi bilen biri olarak bu cinayet gibi iki ölümün arkasından o dünyaca ünlü Konyaaltı sahilini bu hale getiren sorumluların hiç mi günahı yok.
Ben biraz geriye giderek Konyaaltı sahilinin bu hale gelişine değinmek istiyorum.
Yıllar önce 1974 yılı rahmetli Ecevit döneminde kıyı kenar çizgisi kanunuyla sahiller hazinenin eline geçmişti. Benimde çocukluğumun geçtiği bu yerler kamulaştırıldı. O tarihten sonra kanuna göre kıyı kenar çizgisince hiçbir yapılaşmaya da izin verilmiyordu. Hatta olaylı birçok yıkım yapılarak Belvü gazinosu, As gazinosu, Develi restoran. Manavgat tesisleri yıktırılmıştı.
Konyaaltı belediyesince hazineden kiralanan sahiller daha sonra sadece küçük büfeler yapılacak şekilde duyurularak ihaleye çıkarıldı. Bu ihale şartnamesinde yazın şezlong, şemsiye, çay, kahve ve meşrubat satacak bu büfelerin 8-10 metrekareyi geçmemesi gerekiyordu. Bunu ihale eden Konyaaltı belediyesi yetkilileri herhalde hatırlayacaklardır.
Hazineye ait olan bu alanı kullanıma veren defterdarlık yetkilileri de bu şartı bilirler. Evrakları inceleyerek bir hatırlasınlar.
Ama yıllar yılı kovaladı. Bu ihaleyi bu şartlarla alan firma buraları restorana, içkili barlara, gazinolara çevirdi.
Ne hikmetse buralar Antalya Valiliği, Konyaaltı Kaymakamlığı ve Emniyet yetkililerince ve özellikle yerin asıl sahibi Antalya Defterdarlığı tarafından bugüne kadar bu usulsüzlüğe maalesef göz yumuldu.
Şimdi bu büfelerden dönme yüzlerce metrekarelik kapalı alana sahip işletmeler restoran ve gazinolara dönüştürülerek her türlü içki servisi yapılmakta.
Yazın da kışın da sahile denizin kıyısına aşırı alkollü insanlar yüzünden şikayetlere ve hadiselere sebep olmakta.
Bence meselenin aslı buraların kanunların emrettiği şekilde yani ilk düşünüldüğü haline dönüştürülmesinden geçiyor. Yoksa biz daha böyle çok üzüntülü olayları görebiliriz.
Ben yazdığım yazımın arkasındayım.
Konyaaltı Belediye sınırları içerisinde büfe ihalesi yapılarak bir şirketçe kiralanan dünyaca ünlü bu sahilin son durumu konusunda Antalya Valiliğince bir araştırma yapıldığı taktirde her şeyin nasıl gerçekleştiğinin görüleceğini düşünüyorum.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığında bu konuya duyarlılık göstererek konunun bu şekilde soruşturulacağına inanıyorum.
Hiç kimse kusura bakmasın, Antalya’nın geçmişini dolu dolu bilen bir gazeteci bir yazar olarak birileri rant kazansın diye gerçekleri görmemezlikten gelemem.
[email protected]