Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu "Türk Boğazlarında Geçiş Güvenliği, Çevre Faktörleri ve İlgili Bakanlar Düzeyinde İstişare Toplantısı" düzenledi. SORULAR
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Misafirhanesi'nde düzenlenen 'Türk Boğazlarında Geçiş Güvenliği, Çevre Faktörleri ve İlgili Bakanlar Düzeyinde İstişare Toplantısı'nın ardından ortak bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Bakan Davutoğlu, Türk boğazlarının Türk ticareti ve uluslararası enerji akışının atardamarlarından birini oluşturduğunu belirterek, "Ülkemizin stratejik bakımdan en önemli geçiş yolu hem de ülkemizin ve dünyanın en güzide eşiği olan tarihi ve kültürel özellikleriyle bütün insanlığın kültür değerlerini muhafaza eden İstanbul gibi çok köklü bir şehrin bulunduğu su geçiş yoludur. Montrö Anlaşmasının oluşturduğu zemin çerçevesinde bütün bu değerler nasıl korunur sorusuna cevap aramak amacımızdır. Türkiye'nin ticaret ve enerji çıkarlarını gözeten, uluslararası ticaret akmışını göz önünde bulunduran kültürün değerlerimizin muhafazası konusunda optimum bir noktaya girmesi gereken bir dönemde bulunuyoruz. Son olarak Meksika Körfezi'nde yaşanan gelişmeler konuyla ilgili bütün taraflar için ciddi bir ders niteliği teşkil etmiştir" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, hükümet olarak etkin tedbirleri aldıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Konuyla ilgili 4 Bakanlık, konuyu tüm kapsamıyla ele aldık. Ulaştırma, Denizcilik Müsteşarlığımızı ilgilendiren yönü, Enerji Bakanlığımızı ilgilendiren yönü ve Çevre Bakanlığımızı ilgilendiren yönü en önemlisi de gelecek nesillere daha güzel bir Türkiye, İstanbul, korunmuş bir İstanbul devretmeyi gerekli kılan yönlerini kapsamlı şekilde ele aldık. Türkiye tam bir sorumluluk bilinci içinde gereken tedbirleri alacaktır. Gerek Karadeniz'e kıyıdaş ülkeler, gerekse kamu ve özel şirketlerin katıldığı bir
konsensüs alanı oluşsun. Bütün bunlar uluslararası hukuk ve Montrö Anlaşması çerçevesinde olsun. Uluslararası ticaretin akışı olumlu yönde etkileyecek, akışı durdurmayacak, aksine düzenli hale getirecek. Ülkemizin çıkarlarını göz önünde bulunduracak, İstanbul korunmasını ve Boğazların uzun süreli coğrafi dengesini koruyacak bir çözüm etrafında çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Diplomatik her türlü tedbiri alacak bu amaca ulaşmayı arzuluyoruz. 1 Temmuz'da ilk toplantısını yapacağımız çok taraflı ilk toplantısı olacak."
Ulaştırma Bakanı Yıldırım da, boğazlardan her yıl 50-55 bin geminin geçtiğini, bunların 10 bininin tanker ve tanker toplam yükünün yaklaşık 150 milyon ton olduğunu belirterek, "Ham petrol veya işlenmiş petrol yükünün 100 milyon tondur. Gemi bakımından beşte biri oluşturmasına rağmen, yük bakımından üçte ikisini petrol oluşturuyor. Bunun anlamı büyük ebatlı gemiler petrol taşıyan gemilerdir. Boğaz'ın fiziki yapısını dikkate aldığımızda, dünyanın en zor su yollarından birisidir. 90 derecelik 8 tane kritik noktası var" şeklinde konuştu.
Yıldırım, kaza riskinin dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar yüksek olduğunu belirterek, "1999 yılında Erika kazasından sonra boğaz geçişlerinde emniyet tedbirlerini arttırmaya yönelik çok ciddi çalışmalar yapıldı. 2003'te gemi trafik bilgi sistemini devreye soktuk. Tek taraflı seyir sistemi, belirli boyutta ve tonajda büyük gemilerin mutlaka römork, aralarında belirli mesafe bırakarak yol almaları ve 3. kişilere karşı sigorta sorumluluğu gibi birçok emniyeti arttırmaya yönelik tedbirleri geliştirdik" diye konuştu.
Bakan Yıldırım, Karadeniz'de petrol üreten ülkeler ve petrolü işlemek üzere dünyanın başka yerlerine taşıyan, pazarlayan şirketler olmak üzere, alternatiflerin, bölge ülkelerinin petrol şirketleriyle birlikte yeni alternatiflerin geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu da, "İstanbul ve Çanakkale'de 15 milyon insan yaşıyor. Boğazlar son derece hassastır. Boğazlarda iki yönlü bir akım var. Marmara'dan Karadeniz'e giden ve Karadeniz'den Marmara'ya giden akıntı var. Bu akıntılar sebebiyle risk var. Bu bakımdan zaman zaman büyük kazalar meydana gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Eroğlu, Karadeniz'de balık hayatının petrol gemilerinin sularıyla değiştiğini, çok büyük bir risk olduğunu, deniz ulaşımına dikkat edilmesi gerektiği ve ciddi şekilde ele alınması gerektiğini söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise, uzlaşı ile konsensüs ile olabilecek bir olgu olduğunu, dünyada 14 bin arama faaliyetinin olduğunu belirterek, geçiş yükünün hafiflemeyeceğini, martıları hiçbir zaman petrole bulanmış görmek istemediklerini belirtti.
Bakanlar, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kısıtlamaya gidilmesi veya şirketlere alternatif sunmayla ilgili soru üzerine Bakan Yıldırım, hükümetin ve Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin alacağı tedbirlerin olduğunu belirterek, "Uluslararası düzeyde ve bu boğazı kullanan şirketlerin dahil olduğu alacağımız tedbirler var. Çok taraflı müzakerelerle şekillenecek. Hem ihtiyacı karşı-lama, hem de dünya cenneti şehri ve insanları korumaktır" dedi.
Deniz kirliliğiyle ilgili alınacak önlemlere ilişkin soru üzerine Bakan Davutoğlu, Amerika, Karayipler ve Meksika Körfezi'nin etkilendiğini söyleyerek, "Bu konuda çok taraflı mutabakat önem taşıyor. İstanbul açısından, İstanbul'da yaa getirecek. Ülkemizin çıkaşayan insanlar ve çevresinde yaşayan ekolojik ortamıyla ilgili, Montrö Anlaşması ile yüklendiğimiz misyonla ilgili alacağımız ulusal tedbirler ve boğazları en çok kullanan ülkelerle oluşturulacak konsensüs, uluslararası anlamda bütün tarafları
katmak gerekiyor. Çevre bilincinin yaygınlaştırılması, İstanbul'u koruma yükümlülüğü, Türkiye'nin hak ve yetkilerini tümüyle kullanması, 4 Bakanlık olarak çalışıyoruz" dedi.
Bakan Yıldırım, deniz kirliliğiyle ilgili üç kuruluşun, Çevre ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olduğunu belirterek, acil bir durumda nasıl hareket edileceği, ne yapılacağı konusunda gerekli tedbirlerin alındığını söyledi. Gemi güvenliğinin Türkiye'nin sorumluluğu olduğunu belirten Yıldırım, "Gelecek yıllara ilişkin taleplere paralel olarak gerek Karadeniz'de petrol araması gerekse Karadeniz'e kıyısı olan petrol üretiminin artması, gerekse dünyadaki petrol ihtiyacının artması boğazlar üstünde baskı oluşturmaktadır. Bu baskı daha fazla gemi geçiş talebini getirmektedir. Bu da bizim itiraz ettiğimiz husustur. Boğazların fiziki durumu belli, tedbirleri ne kadar arttırırsak arttıralım, boğazlar doyuma ulaşmıştır. İşbirliği yapalım" dedi.
Samsun-Ceyhan boru hattıyla ilgili soru üzerine de Bakan Yıldız, iki tane projelendirilmiş konu olduğunu belirterek, "Samsun Ceyhan boru hattının stratejik olması boğaz geçişidir. En önemli konulardan bir tanesidir. Samsun-Ceyhan boru hattının somut olarak 1 Temmuz'da ortaya konacaktır" diye konuştu.
Ulusal ve uluslararası çevre örgütlerinin projeye bakışıyla ilgili soruya Eroğlu, Karadeniz'i korumak ve doğasını koruma çalışmaları yaptıklarını belirterek, "Sivil toplum kuruluşlarının ilgi göstereceğine inanıyorum" dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, "Meksika Körfezi'ndeki olayla duyarlılığın had safhaya ulaştığını görüyoruz. İtalya, Rusya, Amerika, Hollanda, Norveç, İngiltere, Kazakistan gibi ülkelerin iştirak edeceği bir toplantı oluşturulacak. Bunun özel kamu farkı kalmadı" ifadelerini kullandı.
Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, şirketlerin zararları tazminiyle ilgili soru üzerine, gemilerin kazaya sebep olmaması gibi tedbirler alabileceğini, tanker trafiğinden dolayı en riskli şehirlerinden olduğunu, 3 konudan dolayı geceleri kabus gördüğünü ifade etti. Eroğlu, ''Birincisi tanker geçecek de kaza mı olacak diye geceleri kabus görüyorum. İkincisi yangın çıkacak mı diye, üçüncüsü de sel felaketi olacak mı diye kabus görüyorum. Geceleri telefonum yanı başımda duruyor bu konulardan dolayı diken üstündeyim, yani kabus gören bir bakanım'' dedi.