Yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Atalay, haber ajansları ve gazetelerin üst düzey yöneticileriyle yapılan görüşmede özellikle terörle ilgili haberlerin ele alındığını ve görüşmenin çok verimli geçtiğini söyledi.
Bakan Atalay, "Özellikle terörle ilgili haberlerin verilme şekli konularını irdeledik. Güvenlik ve özgürlük dengesi daima bizim önümüzde önemli bir sorundur. Bu dengeyi sağlamak, demokratik toplumlarda büyük hassasiyet ister. Güvenliğin de amacı vatandaşların özgürce yaşamasını sağlamak. Güvenlik özgürlük dengesinde sapmalar olursa sorunlar yaşanır. Güvenliğin olmadığı yerde özgürlük olmaz, özgürlükler ise asla güvenliğe feda edilemez" dedi.
Terörle ilgili konuların haberleştirilmesinin daha büyük hassasiyet gerektirdiğini belirten Atalay, uluslararası kuruluşların da bu konuda hassasiyetleri bulunduğunu söyledi. İçişleri Bakanı Atalay, "Terör örgütleri daima kendi propagandalarını yapmayı amaçlıyor. Her terör olayının basında geniş yankılanması, terör örgütlerinin önemli bir amacıdır. Hiçbir basın mensubu terör örgütünün propagandasını yapma niyetiyle bunu yapmıyor. Amaç haberi çabuk ulaştırmak ama bu süreçler içinde de istemeden terör örgütünün istediği bazı şeyler de oluyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bütün uluslar arası kuruluşların bu konularda çalışmaları vardır" diye konuştu.
Terörün günlük siyasete alet edilemeyeceğini de belirten Bakan Atalay, şunları söyledi:
"Biz bu konuda özgürlükleri kısıtlayıcı hiçbir şey yapmadık. Biz bundan sonra da bir vesile ile normalleşmeden geri bir dönüş, demokrasinin askıya alınması veya olağan üstü hal gibi bir şey düşünmüyoruz ama basınımızdan da beklediğimiz, terör haberlerinde hassasiyet göstersinler. Terörün, terör örgütünün propagandasını kendi elimizle yapmayalım. Basınımızla bir araya geldiğimiz toplantı istişare toplantısı, biz şablon veya ilkeler demeti falan vermedik.
Bu konuların hükümet eleştirisi ile ilgisi yoktur. Terör konusu çok hassas bir konudur. İç siyasetin malzemesi değildir. Böyle bakılmaması lazım. Terör, özgürlükler kısıtlansın ister, olağanüstü hal gelsin ister. Bunun da en pahalı maliyeti basına gelir. Terör ve basın özgürlüğü bir arada yürümez. Biz basın özgürlüğümüzü yürüteceğiz ve inşallah terör sorununu çözeceğiz."
Atalay, terör nedeniyle yaşanan ölümlerden duyduğu üzüntüyü dile getirirken, terör olduğu sürece güvenlik güçlerinin operasyonlarının da olacağını söyledi.
Güvenlik boyutlu çalışmaların devam edeceğinin altını çizen Atalay, "Dileğimiz terörsüz bir ortam, özgür ortamlarda siyaset yapılsın. Bizim genel demokratikleşme ve insani bakış politikamız böyle devam ediyor ve edecek.
Terör örgütleri bunu istemez, onlar ister ki karşılarında demokratik sistemlerin terk edildiği, karşılarında çatışmacı zeminler oluşsun. Biz diyalog zeminimizi sonuna kadar açık tuttuk, açık tutacağız. Muhatap bulabilirsek tabi. Zamanında ve doğru bilgilendirme basın için daima önemli. Biz güvenlik konularında bunu son zamanlarda daha etkili sağlıyoruz. Olan olayların doğru şekilde basına aktarılması sağlanacak. Bize düşen bu görevi daha etkili yapmaya çalışacağız. Bilgi konusunda basını zor durumda bırakmama düşüncesindeyiz" açıklamasında bulundu.
Açıklamasının ardından bir soru üzerine, kurumlar arasında uyumsuzluk olmadığını belirten Atalay, haberlerin yanlış yollardan iletilmesinin kendilerini de üzdüğünü söyledi. Atalay, "Bunları her zaman birebir bilemiyorsunuz, bulamayabiliyorsunuz. Emniyetin içinde de, silahlı kuvvetlerin içinde de yanlış yapanlar olabilir. Bunlar büyük kitlelerdir. Sayıları çok fazla. Yanlış yapanlar tespit edilirse cezası verilir. O hassasiyetler, bizim de hassasiyetlerimiz. Her kurumun içinde yanlış yapanlar varsa onlarla ilgili yargı yolu sürüyor" dedi.
Sözlerinin sonunda, terör örgütü kamplarına ilişkin açıklamalarda bulunan Atalay, "Hiçbir ülkede, komşu bir ülkeye yönelik terör kampı olamaz. Hiçbir ülke anayasası da buna müsaade etmez. Uluslararası hiçbir etikle de bu bağdaşmaz. Üçlü mekanizma içinde ve bu ülkelerle, bu devletlerle ikili görüşmelerimizde ifade ettiğimiz budur. Bize komşu ülkede, Irak topraklarında bu terör örgütü üsleri kabul edilemez. Bunların kalkması gerekiyor. Bu konuda Türkiye'nin kararlılığı vardır. Bunların artık söz kısmı bitmiştir, icrası bekleniyor. Kara harekatı falan, öyle bir isimlendirme yapılmadı, ben de yapmıyorum. Terör oldukça, güvenlik güçlerimizin cevapları da olacaktır, operasyonlar da olur. Dileğimiz terörsüz, demokratik süreçler içinde sorunların çözümüdür" diye konuştu.