SP Lideri kurtulmuş Basınla Buluştu

7 Temmuz 2010 Çarşamba  18:22

SP Genel Başkanı Kurtulmuş, Rixos Oteli'nde basınla öğle yemeğinde buluşarak, gündemdeki soruları cevaplandırdı. Kurtulmuş, 26 Ekim 2008 tarihinde yapılan atılım ve açılım kongresinde seçildiklerini belirterek, seçim sürecine girdiklerini belirtti. Kurtulmuş, bu süreçte yeni üslup, siyaset dili, bir takım usulleri kullanmaya başladıklarını söylerken, 29 Mart seçimlerinde yeni oluşuma destek verildiğini gördüklerini dikkat çekti. Seçildikleri dönemde 3 tane hususa bu dönemde dikkat ettiklerine dikkat çeken Kurtulmuş, "Bunların bir tanesi üsluptur. Özellikle son 8 yılda siyasetin, parlamento partileri arasında sürekli bir kavga haline getirildiği, her konudan kavga çıkartıldığı, birbirlerine ayaklarına çelme takıldığı dönemde Saadet Partisi olarak dikkat ettiğimiz nokta üslubumuzu ayarlamaktır. Türkiye'de kamplaşma, kutuplaşma üzerinden siyaset yapmamak üzere zannediyorum ki, Türkiye siyasetinde diğer partilere de ciddi şekilde örnek olduk. İkinci olarak üzerinde durduğumuz husus ve başarılı olduğunu zannettiğimiz alan siyaset yöntemidir. Türkiye'de alışılmış olan bol miktarda söz söylemek, daha sonra da söyledikleri sözleri ne yapalım dün dündür diyerek, bugün tam tersi sözler söylemektir. O nedenle biz, bütün görüşlerimizi yazılı metin haline getirdik" şeklinde konuştu.


Kurtulmuş, örnek vererek, demokratik açılım konusunda iktidar partisinin ne istediğini, buna mukabil CHP ve MHP'nin niye karşı çıktıklarını, onun yerine neyi teklif ettiklerini bilmediklerini, Saadet Partisi'nin 'barış ve kardeşlik için gönüllü birliktelik' adını verdikleri projeyi takdim ettiklerini belirtti. Kurtulmuş üçüncü husus olarak, muhtevanın sağlam tutulması olduğunu söyleyerek, "Türk siyasetinin uzunca bir süredir muhtevasız bir şekilde sürdürüldüğünü görüyoruz. Biz 'nasıl bir muhalefet partisiyiz, ne söylesek yeridir' diyerek, sadece anlamsız boş sözler yerine, gerçekten bütün her satırına sahip çıkacağımız, 'iktidarda olsaydık biz nasıl yapardık, nasıl hareket ederdik' şeklinde görüşlerimizi tartışarak, muhtevayı Türk kamuoyuna sunduk. Yapmaya çalıştığımız bir dördüncü husus, siyaseti fildişi kulelerden yapma alışkanlığını kaldırmaktır. Türkiye'nin kamuoyunun dikkatle üzerinde durduğu konularda Saadet Partisi şartlar ne kadar zor olursa olsun siyasi iradesini ortaya koyan çalışmalar yaptı. Bunların başında mitinglerimiz geliyor" ifadelerini kullandı.


Kurtulmuş, Gazze işgali ile başlayıp en son Mavi Marmara gemisine baskınla devam eden mitinglerle kamuoyunun yakından ilgilendiği konularda bütün dünyaya duyulması için aktif bir siyasi çizgiyi ele aldıklarını söyledi. Kurtulmuş, 11 Temmuz kongresiyle, parti kadrolarını yenileyeceklerini, halkın büyük bir kısmının güvenli limanı olacağını, Saadet Partisi'nin milletin derlenip toparlanacağı adres olacağını, muhtemel bir erken seçime karşı Saadet Partisi teşkilatının hazır hale getirilmesi olarak belirtti.


Bir soru üzerine milletin kısır çekişmelerden sıkıldığını ifade eden Kurtulmuş, ''birçok gereksiz tartışmaya ihtiyacından fazla süre tanındığını" belirtti. Kurtulmuş, ''Terör konusunda bile bir buluşma yeri bile tespit edilemiyorsa, bir şehit evinde buluşulsun'' dedi.
Koalisyona nasıl yaklaştığına yönelik soru üzerine, partisinin siyasette 'anahtar parti' konumuna geldiğini ifade eden Kurtulmuş, ''Saadet Partisi'nin ne Başkanlık Divanı'nda, ne Genel İdare Kurulu'nda, ne de parti koridorlarında herhangi bir seçim ittifakı ya da koalisyon konusunda en ufak bir görüşme olmuştur'' dedi.
Ermenistan konusunda ise Kurtulmuş, ilişkilerin sıfıra indirilmesi için hükümeti desteklediklerini, komşularla sınırların açılması, sınır ticaretinin ve kültürel alışverişten yana olduklarını belirterek, "Komşularla 'sıfır problem' demek sadece bizim isteyerek başarabileceğimiz bir şey değildir. 'Sıfır problem' istiyorsak, komşularımızda en az bizim kadar istemelidir" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Mavi Marmara meselesini eksik okuduğunu, sadece bir sivil toplum örgütüne yapılmış bir İsrail'in kendi imajını kurtarma çabası olmadığını kaydeden Kurtulmuş, "Mavi Marmara operasyonu, Türkiye'ye karşı doğrudan şah-mat operasyonudur. İsrail 1967'den bu yana önündeki bütün engelleri kaldırmıştır. İsrail Mavi Marmara katliamıyla Türkiye'ye 'Haddini bil' demiştir" dedi.
Kurtulmuş, Türkiye'nin söylemleri bakımından çok iyi fakat yaptıkları bakımından çok kötü bir tablo ortaya çıktığını belirterek, "Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın sözleri yüreklere su serpmiştir. Yaralıların ve oradaki tutukluların çok hızlı şekilde Türkiye'ye getirilmesi diplomatik bir başarıdır. Eğer Mavi Marmara katliamından sonra, Türkiye'nin söylemi vardı. İsrail'i yalnızlaştırma. Dışişleri Bakanı Beneliezer ile gizli görüşme yaptı. Dünyanın neresinde olursa olsun bu siyasi ortamda böyle bir
görüşme büyük bir skandal olarak kamuoyuna yansır. Ama bu skandal Türkiye tarafında skandal olarak değil de, İsrail'de skandal olarak algılandı" ifadelerini kullandı.
Bu görüşmeyle İsrail'in elinin güçlendirildiğini, İsrail açısından ticari ilişkiler kuvvetlenmiş, Türkiye açısından ise zayıfladığını, Türkiye ticari ve askeri faaliyetlerini askıya aldığını açıklamadığını belirtti.
Bir başka soru üzerine Kurtulmuş, Refahyol döneminde İsrail ile yapılmış bir tek anlaşa bile bulunmadığını ancak Refahyol'dan önce tesis edilen anlaşmaların sürdürüldüğünü bildirdi. Kurtulmuş, bir soru üzerine, ''Ergenekon konusunda siyasetin düşmüş olduğu hataya Sayın Genelkurmay Başkanı'nın düşmemesi gerekir. Ne siyasetçilyinglerimiz geliyor" ifadelerini kuer ne Genelkurmay ne de herhangi bir kurum, Ergenekon davasının muhatabı değildir. Bu davanın muhatapları bireylerdir şahıslardır'' dedi.
''Siper'' tartışmalarına da değinen Kurtulmuş, bu tür tartışmaların gereksiz olduğunu, ''Siper şov yapmaya ihtiyaç duymadıklarını'' söyledi. Kurtulmuş, Anayasa değişikliğiyle ilgili bir soruyu yanıtlarken Türkiye'de bürokratik oligarşi olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin ''Senato gibi davrandığını'' ifade eden Kurtulmuş, Anayasa başta olmak üzere, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Kanunu ve TBMM İçtüzüğü değiştirilmeden demokratik bir yapının kurulamayacağını savundu. Kurtulmuş ayrıca, bu değişiklikleryapılmadan geçilecek başkanlık sisteminin de ''seçilmiş diktatör'' yaratacağını söyledi.


TBMM'den kabul edilen Anayasa değişikliğinin eksikleri olmasına karşın demokratikleşme yolunda önemli yenilikler getirdiğini belirten Kurtulmuş, bundan dolayı referandumda ''Evet'' oyu vereceklerini bildirdi. Kurtulmuş, ''Anayasa Mahkemesi'nin bazı üyelerinin söylemlerinin ihsas-ı rey anlamına geldiği'' değerlendirmelerine işaret edilmesi üzerine, özellikle yüksek yargıçların sözlerine dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı.
Referandum sürecinde millet ne derse herkesin ona saygı göstermesi gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da çağrımı tekrarlamak istiyorum; Kılıçdaroğlu diyor ki 'Biz milletin avukatıyız'. Yani eskiden Ergenekon avukatlığından şimdi milletin avukatlığına doğru geçtiğini söylüyor. Çok doğru, çok olumlu. Bunu göstermek için de Anayasa Mahkemesi'nde CHP'nin iptal başvurusunu geri çekmelerini tavsiye ediyoruz'' dedi.
Kurtulmuş, başka bir soruyu yanıtlarken Refahyol döneminde İsrail ile yapılmış bir tek anlaşa bile bulunmadığını ancak Refahyol'dan önce tesis edilen anlaşmaların sürdürüldüğünü bildirdi.
Kamuoyunda ''Kayıp Trilyon'' davası olarak bilinen davaya ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Kurtulmuş, ''28 Şubat'ın antidemokratik havası olmasaydı bu dava olmazdı'' dedi.



Sayfa Adresi: http://byturco.com/haber/SP-Lideri-kurtulmus-Basinla-Bulustu/340285