Türkiye'nin, ahdi ve tarihi yükümlülükleri doğrultusunda, her zaman ve her koşulda Kıbrıs Türk halkının yanında yer alacağından emin olunmasını da isteyen Gül, mektubunu ''Bu vesileyle Türk halkı ve şahsım adına Kıbrıs Türk halkının Barış ve Özgürlük Bayramını en kalbi duygularımla kutluyor, kurtuluş mücadelesinde canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, gazilerimizi şükran ve saygıyla anıyor, Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin refah, esenlik ve mutluluğunun devamı için en iyi dileklerimi yineliyorum'' diye tamamladı.
Kıbrıs Türkünün, Ada'nın eşit sahibi olarak hukukuna, hürriyetine ve nihayet varlığına kasteden teşebbüsü bertaraf eden Barış Harekatı'nın 36. yıl dönümü dolayısıyla Derviş'i ve Kıbrıs Türk halkını içten dileklerle kutlayan Gül, şunları kaydetti: ''Kıbrıs Türkü, meşru haklarından vazgeçirilemeyeceğini, varlığının sona erdirilemeyeceğini ve tarih sahnesinde hakkı olandan düşük bir konuma asla razı edilemeyeceğini en güç zamanlarda dahi ispat etmeyi bilmiştir. Keza, Kıbrıs Türk halkı, karşı karşıya bırakıldığı haksız kısıtlamalara rağmen, demokrasiye, barışa, uzlaşıya ve hakkaniyete bağlılığından ödün vermeyecek olgunluğu haiz olduğunu da her daim ortaya koymuştur.
Kıbrıs Türkü, bu temel üzerinde meşru haklarını bugün de birlik ve beraberlik içinde savunmakta, bunu yapıcı bir tutumla Ada'da ve tüm bölgede istikrar ve işbirliğini hakim kılacak adil ve kalıcı bir kapsamlı çözümle taçlandırmak için samimiyetle çaba sarf etmektedir. Ada'da iki eşit taraf arasında iki yıldır devam eden Birleşmiş Milletler müzakerelerinin hedefi de budur.''
Abdullah Gül, müzakerelerin ilanihaye devam edemeyeceğinin de aşikar olduğunu belirterek, ''Kıbrıs Türk tarafının samimiyetini ve süreci başarıya ulaştırmak amacıyla getirdiği yapıcı önerileri daha fazla karşılıksız bırakmamak, bu fırsatı da 2004 yılında olduğu gibi heba etmemek ilgili tüm tarafların sorumluluğudur'' değerlendirmesinde bulundu.