Sağlık Bakanlığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde gerçekleştirilen basın açıklamasında, Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Selçuk Atalay, kamu hastaneleri üzerinde ''tehdit'' ve üniversite hastaneleri üzerinde ''sindirme' hareketi sürdüğünü söyledi.
Atalay, bu süreçte yapılan açıklamaların hekimleri ''küçük düşürücü'' ve halka ''hedef'' gösteren tarzda olduğunu ileri sürerek, hekimlerin bunlardan rahatsız olduğunu belirtti.
''Tam Gün Yasa'sını tek başına düşünmemek lazım. Yasa, kamu hastane birlikleri ve özelleştirilmiş sağlık kentleri ile birlikte düşünülmelidir. Çünkü, Tam Gün olmadan Kamu Hastane Birlikleri ve sağlık kentleri kurulamaz'' diyen Atalay, ''Tam Gün ile hekimlerin ucuz iş gücüne çekilmesi gerekiyordu. Hekimler bugün aldığı ücreti, yasa ile birlikte çok daha fazla süren bir çalışma ile ancak alabileceklerdi'' diye konuştu.
Atalay, Tam Gün'ün kısmen değil de olduğu gibi yasalaşmış olması durumunda vatandaşın mağdur olacağını ifade ederek, şunları söyledi:
'Bu sistem, hekim ne kadar çok hasta bakar, ameliyata girerse o kadar para almasını öngörüyor. Siz, bir hekimin baktığı 100. hasta olmak ister misiniz? O gün içinde ameliyat ettiği 10. hasta olmak ister misiniz? Bir hekim, 100. hastasına ne kadar iyi niyetli olursa olsun iyi hizmet veremeyecekti.''
''YARGI KARARLARINA UYMAMAK SUÇTUR''
Ankara Tabip Odası Genel Başkanı Beyazıt İlhan da Sağlık Bakanı Akdağ'ın süreç sonrasında yaptığı değerlendirmeleri eleştirerek, ''Sağlık Bakan'ını doktorlara yönelik, sevgisiz, hürmetsiz, değerbilmez üslup ve tutumundan vazgeçmeye çağırıyoruz'' dedi.
Sağlık Bakanı Akdağ'ın, ''Tuzu kuru doktorlar'', ''Neden bir üniversite öğretim üyesi, bir anabilim dalı başkanı 'muayenehanem olacak' der? O anabilim dalı başkanlığını, muayenehanesi için bir şekilde kullanıyor da ondan.'', ''Bir şef doktora Tabipler Birliğinin dediği gibi sekiz bin lira verirsem çalışmazlar'', ''TTB, sağlık hizmetlerinin paralı olmasını istiyor'' şeklinde açıklamalarda bulunduğunu dile getiren İlhan, ''Bu ifadelerin (ve Sayın Başbakan'ın 'Bana da kartvizit verdiniz. Beni de muayenehanenize çağırdınız' şeklindeki sözlerinin) meslektaşlarımız arasında büyük bir tepkiye yol açtığını belirtiyoruz'' diye konuştu.
İlhan, söz konusu yasanın, hem kamuda hem de muayenehanelerinde çalışan 4 bin 500 hekimle sınırlı olmadığını, tüm hekimleri ilgilendiren bir ''iş gücü piyasası düzenlemesi'' olduğunu ileri sürerek, şunları kaydetti:
"BAKANIN AÇIKLAMALARI DOKTORLARA ŞİDDETİ TETİKLİYOR"
''Hastalarımıza her bir muayene için 15 TL katılım payı ödeten, özel hastanelere giden sigortalılara yüzde 70, yüzde 100 ilave ücret zorunluluğu getiren TTB değil, Hükümet olmuştur. TTB'nin her zaman ve açık sözlülükle savunduğu, bütün sağlık hizmetlerinin ücretsiz olmasıdır. Sayın Sağlık Bakanı'na hatırlatırız. Hekimlere yönelik her türlü küçük düşürücü ifade, hastalarla aramızdaki güven ilişkisini tahrip etmekte, sağlıkta yaşanan sorunların faturasının hekimler olduğu algısına yol açmakta ve bizlere her gün polikliniklerde, acil servislerde, hastane koridorlarında şiddet olarak geri dönmektedir. Bunun ötesinde Sağlık Bakanı'nı hukuka saygılı olmaya çağırıyoruz.''
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları ortada iken Sağlık Bakanlığı 27 Temmuz 2010'da yayınladığı bir genelge ile kamuda çalışan hekimlerin 30 Temmuz 2010'dan sonra kamu görevleri dışında ikinci bir işte çalışamayacaklarını duyurmakta ve il sağlık müdürlüklerinden muayenehane sayılarıyla ilgili tabloları doldurup çetele tutmalarını istemektedir. Yargı kararlarına uymamak suçtur.''