Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı ve AK Parti Antalya milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile üniversite yıllarından beri arkadaş olduklarını, Çavuşoğlu'nun kendisine daha evvel de Elmalı'yı anlattığını dile getirerek, Elmalı'ya ilk kez geldiğini ve çok beğendiğini söyledi.
Vatandaşı fakir olan bir ülkenin devletinin de yücelemeyeceğini vurgulayan Bağış, ''Bu dünyada fakir bir demokrasi aklınıza geliyor mu? Halkına özgürlükleri gerçekten yaşatmış, bireysel serbestliği yaşatmış tek bir fakir ülke geliyor mu? Yok. Niye? Demek ki zenginleşmeyle demokrasi at başı gidiyor'' diye konuştu.
Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye'nin 50 yıllık bir hayali olduğunu ifade eden Bağış, AB üyeliği için ilk başvuruyu 31 Temmuz 1959'da Adnan Menderes'in yaptığını anımsattı. Adnan Menderes'in başvuruyu yaptıktan 1 yıl sonra başına gelenlerin bilindiğini ve Türkiye'nin o günden bugüne aralıksız olarak ''darbe anayasalarıyla'' yönetildiğini ifade eden Bağış, Türkiye'nin o günden bugüne kadar milletin yaptığı bir anayasayla yönetilme şansı bulamadığını, o günden bugüne kadar da Türkiye'nin AB'ye üye olmaya çalıştığını, ancak bir türlü başaramadığını söyledi.
Bunun bir tesadüf olup olmadığını soran Bağış, şöyle devam etti:
''Sizce bu bir tesadüf mü? Bu milletin fakir kalmasını isteyenlerin nasıl kol kola girdiklerini gördük. Zıt kardeşlerin, MHP ile BDP'nin CHP ile nasıl iç içe geçtiklerini Meclis'te biz gördük. Bunlar birbirlerine zıt gibi görünenleri, Meclis'te bu milletin önünü açacak Anayasayı geçirmemek için sabahlara kadar nasıl mücadele ettiklerine biz şahit olduk. Nasıl orada can kuş olduklarını, nasıl birbirlerine sarıldıklarını, nasıl 'Bu millete bunu soramazsınız' diye haykırdıklarına biz şahit olduk.''
MUHALEFET PARTİLERİNE ELEŞTİRİ
''Şimdi yeni bir Ana Muhalefet Lideri türemiş. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye'nin ikinci büyük partisi, Ana Muhalefetin Lideri genel başkan olmak için kürsüye çıkarken 19. yüzyıldaki bir Hintli'ye özenerek çıkıyor. Genel başkan olma hayaliyle 45 dakika konuştuktan sonra 1970'lerdeki bir sol lidere özenerek iniyor. Yahu bu memleketin yarısı 25 yaşın altında. Bu millet genç bir millet. Allah aşkına bize 19. yüzyıldan, 1970'lerden özentilerle geleceğine, yeni fikirlerle, yeni vizyonlarla gel. Türkiye'nin önünü nasıl açacaksın? Onu anlat. Şimdi tutturmuş, (Bu 12 Eylül referandumu Afyon'un kaymağına iyi gelir mi? Bilmem nerenin aşuresine iyi gelir mi? Şuranın fındığına iyi gelir mi?) Bakın çok açık ve net söylüyorum. Türkiye demokratikleşirse, Türkiye'nin Anayasası gerçekten AB standartlarında bir anayasa olursa, 12 Eylül günü (Evet) çıkarsa Türkiye zenginleşir, Elmalı'nın elması da, Malatya'nın kayısısı da, Ordu'nun fındığı da, Afyon'un kaymağı da değerlenir. Yoksa bu milletin bu kadar güzel ürünleri bütün dünyaya ucuza peşkeş çekilmeye, onların 'Halkçı' dedikleri ezici zihniyetin ürünü olarak ayaklar altında sürünmeye devam eder.''
Son 7,5 yılda en büyük yatırımı demokrasiye, insana ve millete yaptıklarını dile getiren Bağış, şimdi bunu geri dönülemeyecek şekilde sabitlemenin vaktinin geldiğini kaydetti. Anayasa değişikliğinin Cumhuriyet tarihindeki en kapsamlı Anayasa değişikliği olacağını vurgulayan Bağış, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu paket mükemmel mi? Hayır. Biz, hiçbir zaman mükemmel demedik. Keşke muhalefet partileri arıza çıkaracaklarına Mecliste bizimle el ele verselerdi, daha güzelini onlarla beraber yapabilseydik. Uzlaşmak için biz uğraştık, Meclis Başkanımız, Cumhurbaşkanımız, Avrupa'nın liderleri bile uğraştı. Avrupa Komisyonu bile açıklamalar yaptı. Ama Nuh dediler, peygamber demediler. Kimileri (Görüşürüz ama bir çay içerler dönerler) dedi. Kimisi dedi ki, (Görüşürüm ama bir de kamera koymamız lazım) Kamera merakı oradan başlıyor. Biz (millete güveniyoruz) dedik. Bu millet Anayasayı değiştirmeye gönlü varsa biz bu işi yaparız, yoksa da boynumuz kıldan ince.''