Türkiye'nin uzun dönemli perspektifini ortaya koyan, iki ana bileşenden oluşan "mali kural" ile yıllık büyümenin yüzde 5, genel bütçe açığının ise Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranı yüzde 1 olarak belirlenmişti.
Reuters'a bilgi veren yetkililer, TBMM tatile girdiği 22 Temmuz'dan önce yasalaşması beklenen Mali Kural Tasarısı'nda, bazı noktalarında düzenleme yapılması yönünde görüşlerin ortaya çıktığını belirtiyorlar.
Üst düzey bir yetkili, Maastricht Kriterleri'ne göre bütçe açığının GSYH'ya oranında hedef yüzde 3 iken Türkiye'nin çok daha sıkı bir mali disipline ihtiyacı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Bu oranı (bütçe açığı/GSYH) yüzde 2 ya da AB hedefi olan yüzde 3 çekmek mümkün ve büyümeye katkı sağlamak açısından daha uygun bir adım olabilir. Talepler ağırlıklı olarak yüzde 3 yönünde" dedi.
"Bazı bakanlıkların yanı sıra, AK Parti içinde bu görüşe sahip yetkililer var ve bunun değerlendirilmesi isteniyor" diyen aynı yetkili, "Son kararı neticede Başbakan (Tayyip Erdoğan) verecektir" şeklinde konuştu.
Bir başka yetkili, krizden çıkışın yaşandığı bir dönemde hükümetin "gerekenden fazla" şekilde sıkı bir maliye politikası uygulamasının çok gerekmediğini vurgulayarak, "Her ne kadar hükümet bugüne kadar mali disiplinden kopmadıysa da, bundan sonra da popülist uygulamalara gitmeyecekse de, gelecek yıl yapılacak seçim öncesi hükümetin elini bu kadar bağlaması gerekmiyor" dedi.
Yetkililer, mali kuralda uygulama tarihinin ise 2011 yerine 2012 yılına bırakılabileceğini vurguladılar.
Sanayi Bakanı Nihat Ergün, dün akşam gazete ve televizyonların yöneticileri ile yaptığı toplantıda yaptığı, mali kuralın yatırımcı bakanlıkların talebiyle ertelendiğini, formülün daha iyi izaha ihtiyacı olduğunu belirterek, mali kuralda büyüme için yüzde 5 ve bütçe açığının GSYH'ya oranı için yüzde 1 olarak belirlenen oranların değişmez olmadığını söyledi.
MALİ DİSİPLİNE ZARAR VEREN GÖRÜNTÜ ORTAYA ÇIKMAZ
Yetkili, bütçe açığının GSYH'ya oranında 1 puanlık artış durumunda GSYH'nın yüzde 0.33'ü kadar bir kaynağın büyüme için kullanılabileceğini belirterek, "Hükümet bu kaynağı kullanabilir. Bunun önünde engel yok. Maastricht kriterleri uygulansa da mali disipline zarar verecek bir görüntü zaten ortaya çıkmaz" dedi.
Yetkililer, bu görüşün siyasi irade tarafından yerinde bulunması durumunda tasarının yeniden Plan ve Bütçe Komisyonu'na çekilebileceğini ve değişikliklerin komisyonda yapılabileceğini vurguladılar.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan daha önce düzenlediği basın toplantısında, mali kuralın amaçlarını "ekonomide güven ve istikrarı güçlendirmek, mali disiplin anlayışını kalıcı hale getirmek, ekonomi politikalarına uzun vadeli perspektif getirerek, mevduat ve kredi vadelerinin uzamasını sağlamak, kamunun uzun vadede finansman ihtiyacını netleştirerek özel sektörün daha uzun vadeli ve daha düşük maliyetle kaynaklara ulaşmasını sağlamak" olarak sıralamış, Türkiye için en doğru mali kuralı ortaya çıkarmak için akademisyenler, finans birimleri ve iş dünyasının yanı sıra OECD, AB Komisyonu, IMF ve Dünya Bankası ile istişarelerde bulunduklarını ve söz konusu uluslararası kuruluşların desteğini aldıklarını söylemişti.
MALİ KURAL NASIL ÇALIŞACAK?
Babacan, mali kuralın iki ana bileşen oluşacağını ve buna göre orta-uzun vadede bütçe dengesinin GSYH'nın yüzde 1'i oranında açık vermesinin hedefleneceğini, bir diğerinin de eşit büyüme oranı olduğunu, bunun da yüzde 5 olarak öngörüldüğünü söylemiş ve sistemin nasıl çalışacağını şöyle açıklamıştı: "Diyelim bütçe açığımız yüzde 4, ulaşmak istediğimiz hedef de yüzde 1 ve bu sabit ve bundan sonra yıllar boyunca hep sabit olacak. Açığımızın 4 olduğu bir yıl, ertesi yıl için ne kadarlık bir bütçe açığı hedeflemeliyiz. İşte bu noktada 0.33 katsayısı devreye giriyor. Bu da yüzde 4'ten yüzde 1'e ulaşırken, bir sonraki yıl aradaki farkın üçte biri kadar bir uyarlama yapıyoruz. Mali kural çerçevesinde yüzde 4 açık verdiğimiz bir yılın ertesi yılı, bu açığı 3'e indirmemiz gerekecek. Yüzde 1'lik bir mali uyum gerekecek. Bir sonraki yıl kalan farkın yine üçte birini alıyoruz. Yani azalan bakiye sistemiyle gidiyor."
Böylece herhangi bir yılda genel yönetim açığının GSYH'ya oranı, bir önceki yıl genel yönetim açığının GSYH'ya oranına genel yönetim açık uyarlamasının eklenmesi suretiyle hesaplanan değeri aşamayacak. Genel yönetim açık uyarlaması, açık etkisi ile konjonktürel etkinin toplamından oluşacak. Açık etkisi, bir önceki yıl genel yönetim açığının GSYH'ya oranından, genel yönetim açığının GSYH oranına ilişkin uzun dönemli hedef olan yüzde 1'in çıkarılması sonucu bulunan değerin -0.33 ile çarpılması suretiyle hesaplanacak. Bu kapsamda konjonktürel etki, ilgili yıl reel GSYH artış oranından yüzde 5'in çıkarılması sonucu bulunan değerin yüzde - 0,33 ile çarpılmasıyla belirlenecek.
Mali kural kapsamında büyümenin yüzde 5 olarak belirlendiğini açıklayan Babacan, büyümenin hedefin üzerinde olması halinde tasarruf sağlanacağını, altında kalması halinde ise harcamaların artırılacağını söylemişti.