Gölde balık ölümlerinin ardında su kuşlarının da birer birer ölmesi dikkat çekmişti. Gölde tehlike sinyalleri her geçen gün büyürken yavru balıkların da ölmeye başlaması göldeki kirliliğin boyutunu gözler önüne serdi.
Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) ile Azap Gölü için çalışmalar sürdüren Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, "Daha önceki çalışmalarımızda ve Mayıs 2010'da gölde meydana gelen gaz çıkışlarında belirlenen limnolojik sonuçlarına göre Azap Gölü için ciddi önlemlerin alınması gerektiğini belirtmiştik. Bugün gelinen noktada Azap Gölü'nün suyunu parlak yeşil renkli boyayı andıran görünüme sokan MİKROSİSTS (mavi-yeşil Alg-Siyanobakteri)'in çok aşırı oranda artışı söz konusudur. Mikrosistlerin aşırı çoğalması Azap Gölü'nde suyundaki çözünmüş oksijenin azalmasına (hipoksia) ve bazı kesimlerinde de çözünmüş oksiyenin tamamen yok olmasına (anoksia) neden olduklarında Azap Göl'ünde yavru balıklarında tamamen ölmesine neden olmuştur. Azap Gölü'nün dip kesimleri ölü balık ve su canlılarıyla dolu vaziyette olup sıcaklıkla birlikte ortamda ağır kokuların oluşmasına neden olmaktadır. Azap Gölü, adeta beni kurtarın dercesine sudan başını dışarı çıkaran balıklar, nefes almaya çalışarak ölüyorlar." dedi.
Çevre köylerdeki vatandaşları gölden hiçbir amaçla su alınmaması, ölü balıkların hiçbir canlıya yedirilmemesi ve göle girilmemesi konusunda uyaran Kesici, Azap Gölü çalışmalarının sonuçlarının yakın zaman içinde sonuçlanacağını, fakat son manzara karşısında gölle ilgili günü birlik değil daha radikal önlemler ve araştırmalar yapılması gerektiğini vurguladı.
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü ise "Azap Gölü'nde yılan balığı artık yaşamıyor. Balıkların her çeşidi Sazan, Meriç sazanı, kefal ve güneş balıkları, hepsi ölüyor. Azap Gölü'nde balıklar ağızları açık bir şekilde çatlayarak ölüyor. Sadece balıklar değil, bütün canlılar yaşamını yitiriyor. Sulak alanlarımızın korunması ve sularımızın iyi yönetilmesi, hem doğal hayatı, hem göldeki balıkçının ekonomisini, hem de göl kıyısında yaşayan yöre insanlarının geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Azap Gölü, adı gibi 'azap' çekiyor. Göl tamamen bittiğinde, o bölgede yaşayanlar 'azap' çekmeye başlayacaktır. Türkiye'nin belki de en güzel kuş gözleminin yapıldığı bu küçük şirin göle, sorunlara çare bulunması için, ilgili kurumları davet ediyoruz." diye konuştu.
"Ben bu gölün suyundan çay demler içerdim" diyen ve gölün balıklarını avlama ihalesini elinde bulunduran Mehmet Dalkılıç da, "Gölün yıllardır balıkçılığını yapmaktayım. Bu göl aslında en güzel göllerimizden biriydi. Şu an da ölü göl formuna geldi. Gölün balığını avlamak için yıllık 4 bin 500 lira veriyorum. Bu parayı çıkarabilmem mümkün değil. Balıklar ölüyor. Gölün dibi bu kocaman sarıbalık ölüleriyle dolu. Ben bu gölü ekmek yemek için kiraladım. Ancak ekmek yemekten de vazgeçtim yeter ki, bu gölü kurtarsınlar." dedi