Referandumun Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıdığını belirten ve "Hayır oylarının yüzde 50 oranının üzerinde olmasını bekliyorum" diyen Kılıçdaroğlu, ancak sonucun halkın takdiri olduğunu vurguladı.
Yüzde ellinin üzerinde "hayır" oyunun çıkmasının Türkiye'nin demokratikleşmesi, önünün açılması, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi açısından çok önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "evet" çıkması halinde ise baskıcı yapının artacağını ve bunun halka fatura edileceğini savundu.
Referandumun iktidar için bir güven oylaması niteliğinde olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, halkın anayasa değişikliğinin içeriği hakkında bilgilenmesi ve buna göre oy kullanmasının önemli olduğuna işaret etti.
Son günlerde gündeme gelen soy tartışmalarının 21. yüzyıla yakışmadığını ifade ederek bu tartışmayı da kendisinin başlatmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan promter olmadığı zaman kafasının arkasındaki düşünceleri hemen söylüyor ve bir süre sonra onların tutsağı oluyor. Soy tartışması da bunlardan birisi. Acınacak bir durum ama Türkiye'nin koltuğunda oturan kişi, kişilerin soylarına, boylarına göre karar veren bir kişi veya karar vermeyi doğru kabul eden bir kişi. Bu kişi 21. yüzyılda 'Türkiye'ye demokrasiyi getireceğim' diye ortaya çıkmış bir kişi" dedi.
Kılıçdaroğlu, yurt gezisi sırasında bazı MHP'li belediye başkanlarının kendisine "hoş geldin demek için seçim otobüsüne geldiği" ifade edilerek, "MHP'den beklentileriniz nedir bu süreçte?" sorusu üzerine bunun sadece MHP'ye özgü bir davranış olmadığını bazı AK Partili belediye başkanlarının da buna benzer davranışlar gösterdiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, bunun demokrasi kültürünün güzelliği olduğunu belirtti.
Anayasaların toplumları birleştiren metinler olması gerektiğini, gündemdeki Anayasa değişikliklerinin ise toplumu "evetçiler ve hayırcılar" olarak böldüğünü ileri süren Kılıçdaroğlu, bunun siyasete ve topluma büyük zarar vereceğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Ayrışan toplumdan hayır gelmez, ayrışan toplum kolay lokma olur. Recep Tayyip Erdoğan Bey'in de arzusu bu toplumu ayrıştırmak, birleştirmek değildir. Bütün söylemleriyle ayrıştırmıştır toplumu. Bölmek istiyor, ayrıştırmak istiyor, kendi tabanını ayakta tutmak istiyor. Sert söylemler ona ait. Öfke bir hitabet sanatıdır diyen ben değilim ki odur. Baktığınız zaman kendini kontrol edemeyen bir kişiliği var Sayın Başbakan'ın. Bundan demokrasiye hayır mı gelir? Gelmez. Keşke uzlaşma kültürünü yeteri kadar geliştirebilseydik. Anayasa hepimizin anayasası olabilseydi. Toplumun yarısı 'bu benim anayasam değildir' dediği zaman ne olacak? Toplum gelişecek mi? Hayır. Oysa uzlaşma kültürünü biz geliştirebilirdik."
CHP'nin anayasa değişiklikleri TBMM'de görüşülürken uzlaşma çağrısında bulunduğunu, ancak AK Parti tarafından kabul görmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Toplumu ayrıştırma görevini üstlenen parti AKP'dir. Onunda başkanı Recep Bey'dir" dedi.
"AKP'ye ordunun içinden özel bilgiler geliyor"
Bir soru üzerine CHP'nin TSK ile ilişkilerinin çok iyi olduğu yönündeki söylemlerin "hayal ürünü" olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz hangi askerle, nerede sıkı bir ilişki kurmuşuz? Öyle bir şey yok. Bir kez Genelkurmay Başkanı ile beraber olduk, özel uçak ile sınıra gittik. Sınır boylarını gezdik ilişki odur" dedi.
AK Parti'nin TSK ile çok sıkı ilişkilerinin olduğuna inandığını bildiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Özel bilgiler geliyor ordunun içinden. Ona göre ordunun içinde bir takım şeyler yapılıyor. Yargı ve ordunun içindeki bazı unsurları AKP çok iyi kullanıyor ve ona göre, kendine göre bazı yerleri dizayn ediyor. Gidip Başbakana bilgi veren kesimler yok mu? Var, yargının içinde de var. YAŞ döneminde neler yapıldığını hep beraber bilmiyor muyuz? Tutuklama kararları çıktı kıyamet koptu. Bütün YAŞ görüşmeleri sürecinde sürekli olarak sayın Başbakan, Adalet Bakanı ile çalıştı. Hatay'dan hemen acele olarak gelmesini istedi. Adalet Bakanı neden gelir? Buradaki olay yargı orduyu dizayn etmek için kullanılmıştır. Adalet Bakanı da bu işin önemli aktörlerinden biridir."
Pazarlık iddiaları
Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de terör örgütüyle "pazarlık" iddialarına değindi.
"Ben hiçbir zaman 'Başbakan gitti görüştü' ya da 'şu bakan gitti görüştü' demedim ama Başbakan'ın bilgisi dahilinde gidilip görüşmeler yapıldığı biliniyor. Bu açıklandı zaten" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Diyalog niye kurulur? Var olan bir sorunu çözmek için. Hiçbir sorun yoksa niye diyalog kuracağız? Başbakan'ın bilgisi dahilinde birileri gidip görüşme yapıyorsa bu diyaloğun pazarlığa dönük olduğu açıktır" dedi.
Yapılan görüşmelerin perde arkasında bazı taleplerin karşılıklı söylendiğini, BDP'nin de bu talepleri kamuoyunda açıkça dillendirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın ise BDP'nin taleplerine ilişkin herhangi bir tepkisinin kamuoyuna yansımadığını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, "demokratik özerlik" taleplerine ilişkin hükümetin tavrını açıkça görmek istediklerini ifade ederek, "Sayın Başbakan'ın, hükümetinin bu konuda net bir düşüncesi yok ya da var da biz bilmiyoruz" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu konuda CHP'nin düşüncesinin ise açık olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin ulus devletten ödün vermesini istemediklerini, bölünmeye yönelik her türlü çabanın karşısında olduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, referandum gezileri kapsamında Diyarbakır'a gideceğini, ancak programının henüz netleşmediğini bildirdi.
Referandumda başarısız olunması durumunda istifa edebileceğine yönelik bazı söylemlerin olduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Sonuç ne çıkarsa çıkısın, olumlu da çıksa olumsuz da çıksa, hiçbir zaman ben yerimde kalayım diye özel bir çaba harcamam. O yetki tamamen kamuoyu ve partinin takdirine bağlıdır. Seçimle geldim eğer bir aday çıkarsa onu da büyük bir saygı ile karşılarım. Hiçbir zaman onun adaylığını engellemek gibi bir girişimde olmam" dedi.